17 Ekim 2012 Çarşamba

Dynamics NAV & TTK Çözümümüz Semineri Başarı ile Gerçekleştirildi!

Tradesoft Business Services, ERPGazetesi ile birlikte 12 Ekim 2012 Cuma günü “Dynamics NAV & TTK Çözümümüz” seminerini Microsoft Türkiye ofisinde başarı ile gerçekleştirdi. Seminerin açılış konuşmasını Microsoft İş Ortağı Yöneticisi Güçlü Bilgi sonrasında Tradesoft Danışmanlık Servisleri ERP Grup Müdürü Ümit Gürbüz Microsoft Dynamics NAV üzerinde TTK Çözümleri ile ilgili sunumu ile katılımcıları bilgilendirdi.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, herkesin merakla beklediği konuların başında geliyor. 1 Ocak 2013'te yürürlüğe girecek Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatımızda pek çok şey değişecek gibi gözüküyor. İş hayatındaki değişiklikler aynı zamanda ERP için de hareketlilik demek. Firmalar kullandıkları yazılımların en azından muhasebe modüllerinin yeni TTK ile uyumlu olmasını bekliyor. ERP yazılım sağlayacıları ve İş Ortakları firmalara çözüm sunmaya çalışıyor.

50’nin üzerinde katılımın olduğu Microsoft Dynamics NAV ve TTK Çözümümüz konulu seminerimize desteklerinden dolayı tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz.






11 Ekim 2012 Perşembe

Davetlimizsiniz : Yeni Türk Ticaret Kanunu için Microsoft Dynamics NAV çözümleri

Yeni TTK ... Herkesin merakla beklediği konuların başında geliyor. 1 Ocak 2013'te yürürlüğe girecek Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatımızda pek çok değişecek gibi gözüküyor. İş hayatındaki değişiklikler aynı zamanda ERP için de hareketlilik demek. Firmalar kullandıkları yazılımların en azından muhasebe modüllerinin Yeni TTK uyumlu olmasını bekliyorlar. ERP yazılım sağlayacıları ve İş Ortakları firmalara çözüm sunmaya çalışıyorlar.

ERP Gazetesi ile birlikte Tradesoft olarak 12 Ekim'de Microsoft Türkiye Ofisi'nde Microsoft Dynamics NAV üzerinde Yeni TTK Çözümlerini sunacağı bir etkinlik gerçekleştiriyor olacağız.


7 Ekim 2012 Pazar

Kamu bulut bilişim harcamaları 2016’da 100 milyar doları bulacak

IDC’nin yaptığı araştırmaya göre 2012-2016 yılları arasında şirketlerin bulut bilişim servisleri için yaptıkları harcamalar artmaya devam edecek.
“Worldwide and Regional Public IT Cloud Services 2012-2016 Forecast” başlıklı raporda ticari olarak kullanımı geniş alanlar için yapılan bulut bilişim servis harcamalarının 2016’da 100 milyar doları bulması bekleniliyor.
Geniş kitlelere sunulan hizmetlerin buluta taşınması anlamında kullanılan kamu bulut bilişimdeki harcamaların 2012’de ise 40 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Rapora göre 2012-2016 yılları asında kamu bulut bilişim servislerindeki birleşik gelir artış oranı yıllık bazda yüzde 26,4 düzeyinde gerçekleşecek. Bu aynı zamanda bu dönemde tüm bilişim sektörünün 5 kat üzerinde bir büyüme oranı demek.
Kamu bulut bilişim harcamalarında önümüzdeki beş yıl içinde en büyük paya ise “servis olarak yazılım” alanının sahip olacak
 
 

Yeni TTK ile ilgili 3 yeni yönetmelik yayınlandı

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'na Dayanarak Hazırlanan 3 Yeni Yönetmelik Resmi Gazete Yayınlandı
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren ticaret şirketlerinin denetimleri, yıllık faaliyet raporunun içerik ve şekli ile anonim şirket genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılma ve öneride bulunma ile ilgili konulara açıklık getiren üç yeni yönetmelik, Resmi Gazete'nin bu günkü (28.08.2012 tarih ve 28395 Sayılı) sayısında yayınlandı.

Yayınlanan Yönetmelikler:

29 Ağustos 2012 Tarihli ve 28396 Sayılı Resmî Gazete yayınlanan tebliğler:

Interpromedya İlk 500 Bilişim Şirketi 2011 sonuçları açıklandı

Interpromedya’nın bu yıl 13. kez düzenlediği Türkiye’de bilişim alanında yapılan araştırmanın, Bilişim 500’ün sonuçları açıklandı. 2011 yılı ilk 500 bilişim şirketi listesinde  Tradesoft her geçen sene büyüyen cirosu ile bu sene de geçen senelere göre bir adım daha yukarı çıktı ve 150’inci olarak ilk 500 firma arasına girmeyi başardı.
 Tradesoft son 4 yıl içerisinde olduğu gibi ilk 500 arasında yer almayı başardı;
2008 yılında 182., 2009 yılında 157., 2010 yılında 156. sırada, ve 2011 yılında ise artan toplam satış geliri ile 150. sırada yerini alan Tradesoft’u başarısından dolayı tebrik ediyoruz.
"BİLİŞİM PAZARI 2012'DE 30 MİLYAR DOLARI AŞACAK"
Araştırmanın Türkiye bilişim pazarına ilişkin ortaya koyduğu verilere göre, BT donanımı, yazılım ve hizmetleri içeren bilgi teknolojileri pazarı yüzde 12,7 büyürken, telekom donanımı ve taşıyıcı hizmetleri içeren iletişim teknolojileri pazarı yüzde 1,9 küçüldü.
Bilgi ve iletişim teknolojileri toplamı olarak bilişim pazarı ise 2011'de yüzde 2 artışla 29 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.
Gecede, İnterpromedya yetkilileri, bilişim pazarının 2012'de yüzde 6 büyüyerek 30 milyar doları aşacağı tahminini de paylaştı. Büyüme tahmini bilgi teknolojileri pazarı özelinde yüzde 14,1, iletişim teknolojilerinde yüzde 2,6 olarak ortaya kondu.
“CEO'LAR 2012'DE HEDEF BÜYÜTTÜ”
Bu arada törende, araştırma kapsamında, ilk 500'deki 446 bilişim şirketinin üst yöneticilerinin (CEO) katılımıyla gerçekleştirilen anket sonuçları da açıklandı. Buna göre CEO'ların yüzde 55'i 2012 büyüme hedeflerini artırdıklarını belirtirken, hedeflenen sektörler arasından yüzde 50,4 ile kamu, yüzde 43,7 ile finans, yüzde 41,5 ile telekom ilk üçte yer aldığı açıklandı.
Anket sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 58'inin Ar-Ge yatırımı yaptığı tespit edilirken, Ar-Ge harcamalarının toplam ciro içindeki payının önceki yıla oranla yüzde 1 artışla yüzde 13'e ulaştığı gözlendiği belirtildi.
CEO'lar en önemli sorunlarının başında nitelikli insan kaynağı sıkıntısını yüzde 65,2'lik oranla birinci sırada gösterirken, gündemlerinde yer tutan başlıklardan öne çıkanları sırasıyla markalaşma, çevrecilik, yeni sektörlere yatırım, Ar-Ge ve inovasyon yatırımları, sosyal sorumluluk ve reorganizasyon olarak sayıldığı araştırmalar sonucu ortaya çıktı

Customization (Özelleştirme) ERP İmplementasyon Projelerinin Dipsiz Kuyusu

ERP çözümleri başlı başına kompleks çözümlerdir. Özellikle son dönemde gitgide fonksiyonelliği artan yeni jenerasyon ERP çözümlerinin işletmenizde neredeyse dokunmadığı departman, operasyon ve kişi yok gibidir.
Bu kadar kapsamlı bir yazılımı aldığınızda o yazılımın size sunduğu standartları mı kullanacaksınız yoksa her şeyi kendi işleyişinize göre özelleştirecek misiniz? Ya da ne kadar özelleştireceksiniz? Nerede duracaksınız? Bu size yarar mı getirecek, zarar mı?
ERP çözümlerinin kapsamı ve karmaşıklığı arttıkça bu soruların cevaplarını vermek de gitgide zorlaşıyor. Customization temel olarak bir ERP sisteminin, işletmenin iş süreçlerini birebir yansıtmadığı durumlarda yazılımı işletmenin süreçlerine uyumlandırmak için ek kod yazılması anlamına geliyor. Bu, ERP implelementasyonu yapan işletmelerin çoğunluğu tarafından tercih edilen yöntemlerden biri.
Öyle ki Panaroma Consulting şirketinin yaptığı araştırmaya göre 2010 yılında, ERP implementasyonu yapan işletmelerin sadece %15’i yazılımı olduğu haliyle ya da çok az bir özelleştirme ile kullanıma almış.
Özelleştirme çoğu durumda üzerinde çok iyi düşünülüp taşınılması gereken bir süreçtir. Avantajları olduğu kadar pek çok dezavantajı da olabilir ve siz bunu projenin başlangıcında çok da kestiremeye bilirsiniz.
Özelleştirme Yaparken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Bir işletmede ERP projesi başladığında ilk akla gelen şey yazılımı işletmenin süreçlerine birebir adapte hale getirilmesi olur. Bir dakika! Siz zaten süreçlerinizi çok iyi yönetemediğiniz için böyle bir yazılıma ihtiyaç duymamış mıydınız? Özelleştirme belki iyi bir yöntem gibi görünebilir ama aynı zamanda tüm ERP projenizi büyük zorluklar içerisine çekecek bir dizi sorunun da başlangıcı olabilir. Seçim işletmenizdeki proje yöneticinizin ellerinde ama öncesinde çok iyi düşünüp taşınmak ve pek çok soruya açık cevaplar vermek gerek.
ERP danışmanlarının büyük çoğunluğu satın aldığınız yazılımda çok da fazla özelleştirme yapmamanızı size tavsiye ederler. Bu aslında çok doğru ve haklı bir tavsiyedir.
İşte danışmanların özelleştirme önermemelerinin nedenleri:
Özelleştirme Subjektif Bir Yöntemdir
Özelleştirme talebinde bulunan son kullanıcılar genellikle nerede durmaları gerektiğini bilemezler. Bu gün istedikleri değişikliklerin, gelecekte yazılımda ve projede finansal, teknik, performans ve zamanlama açısından doğurabileceği etkileri, yazılımdaki diğer modüllerle olan entegrasyonda oluşturabileceği karışıklıkları önceden göremezler, bilemezler. Elbette bu öngörülerde bulunmak onların işi değildir. Bu konuda genel yaklaşım “Biz bu yazılıma para ödedik o yüzden bizim her istediğimizi yapabilmesi gerek” yönündedir. Ancak çoğu zaman son kullanıcılar isteklerinin doğru bir analizini ve tanımlamasını bile yapamayabilir. O yüzden ortaya herkesin kendi isteğine göre çekiştirdiği ve maalesef özel istek ve beklentileri ile yazılımın işletmenin bütününe katacağı faydaları büyük oranda yok ettikleri bir yap boz tahtası çıkabilir

Özelleştirme Pahalı Bir İştir
Yazılımı satın aldığınız tedarikçi yazılımı size olduğu haliyle (-as is) satmıştır. Bu yüzden yazılım üzerinde istediğiniz her değişiklik için vereceği danışmanlık, kod geliştirimi, test-analiz v.b. hizmetleri size belli fiyatlarda adam/gün ücretleri üzerinden faturalandırılacaktır. Ayrıca özelleştirmeler için yapılan analizler, kod geliştirimleri ve bu kodların detaylı olarak test edilmesi proje süresini ciddi biçimde uzatacaktır. Zamanında bitiremediğiniz bir ERP projesi, bitene kadar sizin maliyet hanenize yeni kalemler eklemeye devam eder.

ERP Projeleri Re-Engineering için En Doğru Zamandır
Yazılımı özelleştirme opsiyonundan önce şirketin iç süreçlerini gözden geçirmek ve bunu yaparken de ERP yazılımının size sunduğu süreçlerle ilgili uygulama danışmanlarının önerilerine kulak vermek doğru bir yaklaşım olacaktır. ERP yazılımları yüzlerce işletmede hayata geçmiş pek çok başarılı uygulama ile her geçen gün bir işletmeyi daha verimli yönetmek üzere geliştirilmektedir. Bu yüzden önerileri dikkate almanız size çok şey kazandıracaktır.

Özelleştirmeyi Talep Eden Kullanıcı İşten Ayrılabilir
ERP projelerinde herhangi bir özelleştirme durumunda bu özelleştirmeyi talep eden kişi işten ayrılabilir. Bu ERP projelerinde sık karşılaşılan bir durumdur. Onun yerine işin başına geçen kişi öncelikle bu özelleştirmenin nasıl, nerede ve ne için yapıldığını anlamaya çalışır ve bir ihtimal bu özelleştirmeyi o kadar da gerekli bulmayabilir ve hatta süreci tersine çevirebilir. Bakış açıları doğru yanlış demek mümkün olmasa da bir konu üzerinde çalışan herkes aynı bakış açısına sahip olmayabilir. Bu yüzden yukarıda da belirtildiği gibi özelleştirme çoğunlukla subjektif bir iştir.

Özelleştirmeye ilişkin dokümantasyon yapılması genellikle unutulur
Özelleştirmeyi yapan veya yaptıran çalışanın işten ayrılmasının üzerine bir de bu konuda elde hiç doküman olmaması işin tuzu biberi olur. Genellikle özelleştirmelerde hangi ekranda, hangi fonksiyon için ek kod yazıldı, hangi değişiklikler yapıldı bunların kayıt altına alınması unutulur. Binlerce kod satırı arasında, temel ürünün kod yapısında yapılan değişikliklerin veya ek olarak yazılan kodların nerede olduğunu bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer.

Özelleştirilmiş Kodların Upgrade Edilmesi Zordur
Ana ürünün kod yapısında değişiklik yapmak her zaman içerisinde büyük riskleri barındırır. Bu kodların her ürün upgrade’inde düzenli olarak ayrıca upgrade edilmesi gerekir. Bu da zor bir iştir. Özellikle sisteminizi yasal değişikliklerin sonucu oluşan hesaplama ve ek fonksiyon geliştirimlerinin yer aldığı yeni versiyonlara upgrade ettiğinizde bu yeni fonksiyonların sizin kurumunuza özelleştirdiğiniz yazılım üzerinde de sorunsuz çalışacağını kimse garantileyemez. Bu durumda ne yaparsınız yeni versiyonu da tekrar customize edersiniz ve bu kısır döngü böylece sürüp gider. Üstelik her defasında bu işlemler için tedarikçinize epey bir para ödemek durumunda kalırsınız.
Bu yüzden özelleştirmede ana ürün yapısına ve kod bütünlüğünde değişiklik yapmak şimdi işinizi görse de ileride sizi pek çok sorunun yaşanacağı bir sistem ile baş başa kalmanız anlamına gelebilir.

ÖZETLE
Customization ERP implementasyonu yapan işletmelerin %100 kaçınabilecekleri bir şey değildir. Öyle ya da böyle satın aldığınız ERP çözümü üzerinde kurumunuza özel uygulamalar hayata geçirmek istemek sizin en doğal hakkınızdır. Asıl mesele bu özelleştirme sürecinin iyi planlanmasında ve nerede duracağınız iyi belirlemenizde yatar.
ERP çözümünüzün size rekabet avantajı kazandırma özelliği temel fonksiyonlarında yaptığınız özelleştirmelerden ziyade bu sistem üzerinde sahip olduğunuz güçlü analiz ve raporlama yeteneği ve sistem üzerine inşa ettiğiniz mobil aplikasyonlar, B2B, B2C v.b. uygulamalar sayesinde müşterileriniz ile etkileşiminizi ne ölçüde artırdığınız ile alakalıdır.
Özlem Açıkel Turhan

Hizmet Sektöründe ERP Uygulamaları

“Mamul”ün tanımlanabilir olmasına karşılık “hizmet” kavramıyla ilgili olarak, hizmete özgü nitelikleri yansıtan herkesçe kabul görmüş bir hizmet tanımı bulunmamaktadır. Bununla birlikte temel ve ortak özelliklerine bakıldığında hizmetler; maddi olmama (fiziksel varlığa sahip olmama), türdeş olmama, üretim ve tüketimin aynı anda gerçekleşmesi ve stoklanamama gibi özellikleri ile ön plana çıkmaktadırlar.
Maddi olmayan ve depolanamayan malların pazarlandığı bu sektörde ERP uygulamalarını anlatmadan önce bu sektörün mallarının satışı sırasında tüketici ve üretici arasında yaşanan ve yüz yüze etkileşimle ortaya çıkan değişimi anlamak gerekir.
Hizmet sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli fark %100 tanımlanamayan, müşteriden müşteriye değişiklik gösterebilen malların pazarlanmasındaki zorluktur. Bu zorluk sayesinde bu sektördeki firmalarda yönetimsel ve operasyonel anlamda ciddi esneklik ihtiyaçları ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda bu zorluk ERP gibi standart yapıların öngörüldüğü sistemlerin bu sektörde kullanılabilmesini de zora sokmuştur. Ürünleri genelde standart olan ve seri üretim yapan işletmelere uygun olarak geliştirilmiş ERP yazılımları, depolanamayan, gözle görülmeyen, net tanımları olmayan malların satıldığı bu sektörde nasıl bir çözüm getirebilirdi ki.
İşte bu noktada bazı ERP yazılım firmaları, önce kendi firmalarında bizzat sıkıntı çektikleri hizmet satışını çözmek için kendi yazılımlarını konfigüre etmeye ve kullanmaya başladılar. Kendi yazılımları ile hizmet satışını kusursuz bir biçimde yöneten bu firmalar pazarda ciddi bir sıkıntı olan boşluğu da görerek doldurmaya başladılar.
Hizmet sektöründe “Satış - CRM uygulamaları”, “Satış sonrası servis ve bakım uygulamaları”, “Proje - Aktivite” uygulamaları adapte edilmeye ve diğer ERP unsurları ile entegre olmaya başladı.
Geldiğimiz noktada artık;
* İşi sadece yüzlerce müşterilerine teknik servis hizmeti vermek olan,
* Çağrı merkezinden binlerce müşterisine sanal ürün/hizmet satışı yapan,
* Birçok firmaya temizlik, güvenlik, bahçe bakımı vb. konularda personel tedarik eden/kiralayan,
* İşi kalibrasyon ve ölçüm hizmeti vermek olan,
* Ve daha birçok örneklendiremediğimiz diğer tüm hizmet sektörleri için,
satıştan satın almaya, envanterden servis yönetimine, bakıma, proje- aktivite yönetimine ve entegre finans uygulamalarına kadar tek bir yazılım kullanarak süreçlerini yönetebilme imkanı var.
Bu durum ERP işini standart bir çözüm olarak görmeyen, altyapısı müşteriye göre geliştirilebilen ve hatta değiştirilebilen, her türlü ilave çözüme açık olan sistemlerle bu noktalara gelmiştir.
Yazımın başında da ifade ettiğim gibi, hizmet sektörü esnek yönetimi gerektiren bir sektör ve bu işi yazılımla yönetmek istiyorsanız esnek bir yazılımla yola çıkmanız şart.
Erhan Sunguroğlu
IAS Türkiye
Satış ve Pazarlama Müdürü

CFO'lar IT'cilerden ne ister?



Teknoloji olmaksızın bir firmayı işletemezsiniz ama finans departmanının sağladıkları olmadan da teknolojiye yatırım yapamazsınız. Uzun zamandır durgun olan ekonomi yüzünden, finans ve IT arasındaki güç dengesi bu günlerde CFO (chief financial officer) tarafına ağır basıyor.Atlanta merkezli Tatum LLC firmasının CFO partnerlerinden Bob Martins, “ekonominin sıkıntıya girdiği zamanlarda yönetici tarafındaki güç dinamiği değişiyor,” şeklinde konuşuyor. “Şu anda her türden kararın verilmesi her zamankinden daha fazla hassasiyet gerektiriyor.”Finans müdürü olarak şimdi gerçekten ihtiyacınız olan şeyi ortaya çıkarmak için IT liderinize başvurma zamanı. Birkaç CFO, teknoloji önderleriyle olan görüşmelerini bizimle paylaştı.
Bana Bulut Bilgişlem Deme
Hemen hemen tüm işletme yöneticileri bulut bilgiişlem hakkında söylenenleri duymuştur. Ancak bunların büyük bir kısmı abartıdan oluşuyor. Dolayısıyla bulut bilgiişleme yatırım yapılmasını talep eden herhangi bir CIO’nun söylentilerden daha fazlasına ihtiyacı var.Yeni başlayanlar için, CIO’ların kendi işlerinde onu nasıl kullanacaklarını tanımlamaları gerekiyor, diyor Martins.“Onun ne olduğu ve ne yaptığı konusunda belirli tanımlamalar yok. Bu yüzden neler olacağıyla ilgili olarak net tanımlamalara gereksinim var,” diye konuşuyor Martins. “CFO parasal olarak elde edilecek avantajları, gerçek maliyetleri ve gerçek riskleri görmek ister.”Bu analizin sunulması güç olabilir.Waltham, Massachusettes merkezli Accounting Management Solutions Inc.’in CFO’su Don MacKenzie, CFO’ların muhtemel faydalara (genişletilmiş depolama kapasitesi, azalan maliyetler, daha kolay yönetim) alışkın olduklarını ancak tüm bu avantajların gerçek olduğunu ispatlayan verilerin çok zor gösterildiğini ifade ediyor; bilhassa maliyet azaltmayla ilgili olanlarının.“İyileştirilmiş ROI’yi göstermek zor. Bulut bilgiişleme geçerek tonlarca maliyet tasarrufu elde edebileceğimizi henüz göremiyoruz,” diyor MacKenzie.Bununla birlikte, bulut bilgiişlemin riskleri hususunda CFO’ların CIO’lardan daha fazla ilgilendiklerini de ekliyor. Özellikle güvenlik konusunda endişeliler. Şunu merak ediyorlar: Materyal firma sunucularının dışında bir yerde tutuluyorken, güvenli bir erişim ve yedekleme nasıl sağlanacak?MacKenzie, CIO’ların bulut bilgiişlemden abartılı bir biçimde bahsetmeyi bırakarak daha ileri gitmelerini ve iş tanımlarına uygun bir biçimde IT olarak neden bulut bilgiişlemi kullanmaları gerektiğini açıkça ortaya koyan bir çalışma yapmaları gerektiğini vurguluyor. Bu çalışmayla gerçek maliyetlerin ve kazanımların, potansiyel risklerin ve bunların nasıl yönetileceğinin de gösterilmesi elzem.Sonrasında CIO’lar bu raporları örnek olay analizleriyle desteklemeli, diyor MacKenzie.“Eğer bir CIO bana gelip bulut bilgiişleme geçmek istediklerini söylerse, gayet güzel, bana bunu gerçekleştiren bir firma örneği ver derim ve işe yaramış mı diye sorarım.” diyor Martins.
Hoşçakal Abartı
Ekonominin daha iyi olduğu dönemlerde, Mackenzie, daha pahalı bir sistemi satın almaya ikna edilebilirdi; tabi ekstra fonksiyonlar veya daha iyi bir kullanım seçenekleri sunduğu takdirde. Fakat bu günlerde, maliyet ve fonksiyonellik arasında süregelen savaş maliyet tarafından kazanılıyor. Dolayısıyla firması yeni bir müşteri ilişkileri yönetim yazılımına gereksinim duyduğunda, MacKenzie CIO’suna “Belki de ihtiyacımız olan bir Cadillac değildir. Problemimiz bir Chevrolet ile daha iyi çözülebilir.” dedi.Her zaman olduğu gibi (hem iyi hem de kötü zamanlarda) MacKenzie, CIO’nun birden fazla sisteme bakarak bir analiz yapmasını bekledi. Bu, her birinin maliyeti, ne gibi özellikler sundukları ve her bir bileşenin ne tür bir ROI sağlayabileceği gibi ayrıntılı bir analiz olmalıydı. Fakat finansal baskı yüzünden MacKenzie ağırlığın neredeyse tümüyle maliyet tarafına kaydığını itiraf ediyor.“Geçmişte finansal bir analizin yapılmadığını söylemiyorum ama o zamanlar daha çok fonksiyonellik ve yazılımın diğer uygulamalarla olan bağlantısı ön plandaydı. Mali endişeler sebebiyle bu durum değişti,” diyor MacKenzie.Günümüzde durum bu şekilde değil. CIO’nun sunduğu seçeneklerden bir tanesi “üzerinde yok yok olan bir gorildi,” diyor MacKenzie. “Ama biz analiz yaptıktan sonra, çok daha ucuz olan daha uygun olanına yöneldik.”
Elinizdeki Oyuncakla Oynayın
Palo Alto, Kaliforniya’daki Tibco Software, geçmişte IT’ye önemli yatırımlar yaptı. Bunlardan bir tanesi de bir ERP sistemini satın almalarıydı. Dolayısıyla idari başkan yardımcısı ve CFO Sydney Carey, daha fazla donanım veya yazılım satın almak için kesenin ağzını açmadan önce, firmanın mevcut kaynaklardan tam olarak yararlandığından emin olmak istiyor.“Resesyonla birlikte yaptığımız yatırımları daha hassas değerlendiriyoruz. Yani bunlardan tam olarak yararlanabiliyor muyuz sorusunu sormamız gerekiyor,” diye konuşuyor.Carey bunu şöyle açıklıyor. “Doğru insanlarla, doğru zamanda, doğru kararları vermek için kendi sistemlerimizi kurmamız gerekiyordu; altyapıya herhangi bir büyük yatırım yapmadan,”.Bu da ERP sisteminden daha iyi faydalanmak için CIO ve IT ekibiyle birlikte çalışma anlamına geliyor. Bu itibarla, Carey firmanın sipariş sistemini daha verimli yapmak üzere IT çalışanlarının iş süreçleri yönetim yazılımı ve diğer programları ERP’nin ön yüzüne eklemesini sağladı.Her ne kadar ek yazılımlar bir takım şirket içi geliştirmeleri gerektirse de, yapılan yatırım tamamen yeni bir sistemi satın alarak devreye sokmaktan daha hızlı ve daha ucuz bir çözüm oldu. Belirgin sonuçlar elde edildi: Carey’in açıklamalarına göre, siparişlerden sorumlu olan departman hem doğruluk yüzdesini arttırdı hem de herhangi bir yeni çalışana lüzum kalmadan işlem adedini iki katına çıkardı.
İşin Mevcut Gereksinimlerini Bilin
Teknoloji yöneticilerinin, firmalarının iş stratejisinin farkında olması her zaman için öncelikler arasındadır. Bununla birlikte CFO’lar, zor zamanlarda IT’nin güncelliği sağlaması ve neredeyse günlük bazda kurumsal değişikliklere yardımcı olmaya hazır olmasının, bir zorunluluk olduğunu söylüyor.Örneğin, gelişmiş polimer yapıları üzerinde çalışan Teknor Apex firması yakın zamanda Hollanda Merkezli Sarlink firmasını satın aldı. CFO Jim Marrison, IT ekibinin söz konusu birleşmenin zorluğunu anladığından emin olmak zorundaydı.O IT’ye şu mesajı verdi. Öngörülebilir gelecek için yeni satın almayı mevcut yapıya entegre etmek sizin 1. inci önceliğiniz. Altı ila dokuz ay için IT fazlasıyla bu satın almayla ilgili çalışacak. Esasında sadece IT değil tüm firma için aynı durum söz konusu, şeklinde konuşuyor Morrison.Morrison, bu satın almayla birlikte IT’nin firmanın stratejisini daha ileri taşımasına yardımcı olmasının önemli olduğunu, departmanın hızlı bir biçimde önceliklerini ayarlaması gerektiğini ifade ediyor. Emin olmak adına Morrison, CIO’sunun verimliliği artıracak ve tasarruf sağlayacak uzun vadeli stratejik yol haritasını destekliyor. Ama o aynı zamanda firma büyürken, IT’nin kaynakları arttırabilmesine de ihtiyaç duyuyor.Tatum’dan Bob Martins bunda hemfikir. Bir CIO’nun firmasının kısa vadeli finansal durumunu, yakın dönem teknoloji gereksinimleriyle birlikte mevcut risk tolerans seviyesini ve gelecek vizyonunu anlaması gerektiğini ifade ediyor.Tüm bunları anlamanın CIO’ya firmasının ihtiyaçlarını hemen karşılayan projeleri daha iyi belirleyerek öncelik vermede yardımcı olacağını belirtiyor Martins.
Bana Güvenebileceğim Bir ROI Göster
Martins, CIO’ların fiyat etiketlerinin ötesine ve bir teknoloji yatırımı için çalışma yaptıklarında gelecekte elde edilmesi hedeflenen kazanımlara bakmalarını istiyor. Martins fiyatların bir IT yatırımından elde edilecek gerçek kazançları hesaplamada yeterli olmadığını belirtiyor.“ROI’ler her zaman gözümün önünde ve bunlar yaptığınız değerlendirmelere bağlı olarak geniş çapta değerlere sahip olabilir,” diye konuşuyor.Washington bölgesinde bir hükümet yüklenici firması için geçici CFO olarak çalışan ve başka iki firmaya da finansal danışmanlık yapan Martins, CIO’ların sundukları ROI tablolarında daha fazla ayrıntı vermeleri gerektiğini ifade ediyor.Örneğin, 500,000 dolarlık bir yatırım gelirlerde 2 milyon dolarlık bir artışa yardımcı olacaksa, ROI’nin gerçekleşmesi muhtemel kazanca göre oluşturulması gerekir, diyor Martins.Ve IT yöneticilerinin aynı zamanda her bir yatırımla bağlantılı riskleri belirlemesi gerekiyor.“Eğer 500,000 dolarlık bir harcama varsa, başarının büyüklüğünü, başarı olasılığını ve başarısız olma riskini hesaba katmalısınız. Çünkü yatırımın geri dönüşünü uygun bir biçimde hesaplasınız dahi, risk maliyetini değerlendirmediğiniz takdirde tam doğru bir ROI oluşturmuyorsunuz demektir,” şeklinde konuşuyor Martins.Martins, doğrudan üzerinde çalışmadığı ama bilgi sahibi olduğu bir vakaya dikkat çekiyor. Bu olayda bir IT departmanı 2 milyon dolarlık bir CRM sistemi geliştiriyor ancak söz konusu sistem ilgili maliyetlerin tümü hesaplanmaksızın veya ne kadarlık bir geri dönüş sağlayacağı değerlendirilmeksizin onaylanıyor.Sonuç olarak firma umulanın ancak yarısını verebilen bir sistem ortaya çıkartıyor; maliyetler ise beklentilerin iki katına çıkıyor. Ve bunlar bozulan bir ekonomide ve firmanın pazarı küçüldüğünde gerçekleşiyor.“Bu olay firmanın performansın üzerinde ciddi anlamda olumsuz etki yaptı,” diyor Martins. Dahası, firmanın önemli bir zamanda yeni işler oluşturma yeteneğini sınırladı. Daha doğru yatırım öncesi projeksiyonlarla, firma şu anda çok daha iyi bir pozisyonda olabilirdi; ya da en azından daha ucuz bir CRM sistemi kullanıyor olabilirdi.
Kısa Vadeli Kazançları Vurgula
Breslin Longsreth, CIO’sunun faydaları hızlı bir biçimde gerçek yapan projeleri bulmasını istiyor.“Bu tamamen kısa ve uzun vade geri dönüşlerle ilgili,” diyor Seattle merkezli A Place for Mom firmasının finans müdür yardımcısı Longstreth.Onun durumunda, firması tüm yazılım lisanslarını yeniden yapılandırma, ekipmanları standart hale getirme, telefon ve bilgisayar servislerini terfi etme kararı almıştı. Longstreth söz konusu projenin tamamlanması için firmanın altı maddeye baktığını (kendisi ortaya çıkan fiyatı paylaşmadı) ancak ROI’nin bir yıl içinde gerçekleşebileceğini belirtti.“Eğer sağlam, hızlı bir ROI olduğunu düşünürsek çabuk hareket ediyoruz. Ama eğer net değilse muhtemelen onu gerçekleştirmeyiz,” diye konuşuyor Puget Sound Business Journal’ın 2010 Yılın CFO’su yarışmasının finalistlerinden Longstreth.Longstreth firmasının çok hızlı bir biçimde büyüdüğünü ve bu yüzden önümüzdeki birkaç yıl içinde IT’den nelere gereksinim duyacağını tahmin etmenin güç olduğunu ifade ediyor. İşte bu yüzden lider IT çalışanlarını, hızlı ROI’lere sahip projeler üzerinde düşünmeleri için cesaretlendiriyor.Bir başka neden de ekonomi, diye konuşuyor. Her ne kadar firma mali açıdan sağlıklı olsa da, Longstreth uzun vadeli bir ROI’ye sahip bir teknolojiye nakit yatırmak istemediğini, çünkü aksi halde bunun firmayı nakit sıkıntısına sokabileceğini belirtiyor.“Geri dönüşü üç ila beş yıl içerisinde olacak bir şeye yatırım yapmak şu an için fazlasıyla riskli,” diye ekliyor.
Uzun Vadeli Olanları İptal Etme
Sıkıntılı bir ekonomiye rağmen, Teknor Apex’ten Morrison, CIO’sunun firmanın uzun vadeli hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak projeleri önermeye devam etmesini istiyor.“Stratejik refahımız için gerekli bir proje varsa, ekonomi kötüye gidiyor diye onu IT’nin geri planda tutmasını istemem,” diye konuşuyor Morrison.Özel ve bir aile şirketi olarak Teknor Apex, daha çok uzun vadeli sonuçlara odaklanabilme lüksüne sahip, diye ekliyor Morrison. Ama bu kurumsal ajandayı desteklemeyen IT projelerini fonlayabileceği anlamına gelmiyor; özellikle günümüz ekonomisinde.“Donanım terfilerinin dışında, IT perspektifinden yaptığımız her şey stratejik olmaya veya verimliliği artırmaya yönelik,” diye açıklıyor Morrison.2007 yılında pazar güneye kaydığında, Morrison firmanın çalışan sayısını % 5 ila % 10 oranında azalttığını, ama aynı dönemde kredi departmanı için 150,000 dolarlık bir yazılım harcamasına onay verdiğini ekliyor. “O muhtemelen şimdiye kadar yaptığımız en iyi projelerden biriydi,” diye konuşuyor. Çünkü bu projeyle kredi departmanındaki çalışan sayısı azaltılırken aynı anda performans artışı sağlanmış. Sonuç itibariyle yeni sistemi iki yıl içinde kendini amorti etmiş.Morrison IT yöneticilerinin bu türden teknoloji yatırımlarını öne çıkardıklarını görmek istediğini ifade ediyor.“Biz IT’yi, verimsiz bir firmaya imkan tanıyan fırsat olarak görüyoruz. IT sistemlerinin, performansları için elzem olmadığını düşünen bir fonksiyon yoktur herhalde. Dolayısıyla, onlara ihtiyaç duyduklarını sağlıyoruz. Onların yapması gereken iyi bir geri kazanımın olduğunu göstermek.” şeklinde konuşuyor Morrison.
CFO’ya Nasıl Satacaksınız?
Çoğu CFO IT’yi halen bir kara kutu gibi görüyor; onlar IT’nin organizasyonları için yarattığı değeri göremiyorlar, diyor araştırma ve danışmanlık servisleri firması The Corporate Executive Board’un yöneticilerinden Gregg Rosenberg.Dolayısıyla IT yöneticilerinin bugün finans müdürlerini yeni bir teknolojiye yatırım yapmaları konusunda ikna etmek için uzun zaman harcamaları şaşırtıcı değil, diyor Rosenberg.Bazı değişiklikler yaparak, IT yöneticileri önlerine çıkan engelleri aşabilir ve CFO’ların daha fazla projeyi onaylamalarını sağlayabilir, diyor Rosenberg ve diğer danışmanlar. Bu değişiklikler, önerilerin farklı bir açıdan hazırlanmasını ve teknolojinin yarattığı iş değerlerini öne çıkartan harcama taleplerini de içermeli.Rosenberg hazırladığı bir raporunda, IT projelerinin maliyet ve geri dönüşlerini net bir biçimde ortaya koymak için CIO’ların atması gereken yedi adımı yazıyor.
· Gereksinimleri tespit et
· İlişkiyi yansıt
· Sorumluluğu merkezileştir
· Esnek olarak faturalandır
· performansı özendir
· stratejik olarak fiyatlandır
· kaynak haritasını çıkart
Her bir adım altında daha küçük görevleri barındırıyor elbette ama Rosenberg, IT’nin maliyetlerin hesaplanması ve sunumunu değiştirmek için yaptığı her hamle CFO’lar tarafından olumlu karşılanacak, şeklinde konuşuyor.
Bunun ötesinde, IT yöneticilerinin büyük altyapı geliştirmelerini daha küçük, belirli departman seviyesinden taleplere yönelmesi gerekiyor. Örneğin, eğer IT departmanı firmanın yeni bir ERP sistemine ihtiyacı olduğunu düşünüyorsa, CIO muhasebe bölümünün talep ettiği yeni bir uygulamanın mevcut ERP sistemi terfi edilerek daha iyi ve efektif bir sonuç alınmasını sağlayabileceği üzerinde çalışabilir.
Rosenburg ayrıca iki sistem karşılaştırılırken, hem mevcut hem de talep edilen senaryolara ait toplam sahip olma maliyetini (TCO) dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor. IT departmanının yeni bir ERP sistemini istediği durumda, örneğin, CIO mevcut ERP sistemi içerisindeki muhasebe uygulamasının TCO’sunu, ardından da terfi edilmiş ERP sistemindeki uygulamanın TCO’sunu hesaplayabilir.
Taleplerini kabul uygun hale getirmenin yanı sıra, başarılı teknoloji yöneticileri firma yöneticilerinin dikkate aldığı önemli iş ölçülerini ve anahtar göstergeleri kullanmak durumundalar, diye konuşuyor Georgia Institute of Technology profesörlerinden Saby Mitra.
IT, önerilen teknolojinin iş süreçleri maliyetlerini nasıl iyileştireceği veya platform performansındaki geliştirmelerin birim maliyetleri nasıl aşağı çekeğini gösteren rakamlara CFO’ya sunum yapabilir. “CIO, işin başındakiler için gerçekten önemli olan şeyler hakkında konuşuyor,” diye konuşuyor Mitra.

Kaynak : www.cfo.com.tr

Yeni Windows 8 Özellikleri

Bilinmesi gereken Windows 8'in 6 özelliğini burada açıklıyoruz!
Windows serisinin en baş ağrısı sorunları sayalım: Sistem çökmesi, Yükseltme ve güncellemeler, Destek baş ağrıları, sistem uyuşmazlığı vs.. Peki bu kültlerin Windows 8 serisinde %90'a varan bir oranla çözüleceğini söylssek?
Windows 8 şubat ayının sonunda beta arayüzünden çıkacak ve büyük olasılıkla 2012 sonbahar ayında tanıtılacak. BT kullanıcıları için en ilgi çekici özellikleri belli olmaya başladı.
Bugüne kadar en çok konuşulan özellikler şüphesiz Windows 8'in metro arayüzü. Dokunmatik bilgisayarlar ve tabletler için tasarlanan ve SkyDrive, Flickr gibi internet uygulamalarını HTML5 ve CSS3 ile metro bağlantılar ile içine aktarıp inşaa eden Windows 8, aynı Windows Phone 7 gibi canlı haberleri anlık olarak metro kanallarda gösterilecek. Uygulamalar arasında gezinmek oldukça hızlı olacak.



Ama şüphesiz bu özellikler dışında en çok tartışılan özellik şunlar
1. HIZLI AÇILIŞ
Windows 7 açılış süresi 90 saniye gibi bir süreydi. Windows 8'de bu süre tam tamına 2 katı düşüyor. Sebebi ise süzülmüş metro arayüz ve optimize edilmiş yazılım teknolojisi.





2. CEBİNİZDEKİ WİNDOWS
Bulut veri depolama teknolojisi ile bilgisayarınız ve cep telefonunuz paralel olarak senkronize olacak, cep telefonunuzu yanınıza aldığınız anda bilgisayarınızdaki son çalışmayı cep telefonunuzdan devam edebileceksiniz.



Ayrıca usb belleğe yükleyeceğiniz işletim sistemi ile son çalışmanızı herhangi bir bilgisayara taktığınızda cloud teknolojisine bağlı kullanıcı adınızı ve şifrenizi girdiğinizde anında masaüstünüze ulaşabileceksiniz.
3. WİNDOWS APP STORE
Windows 8 ile entegre kolay işletim sistemi olma yolundaki en büyük özelliklerinden birisi uygulama mağazası açması. Artık zahmetsizce program indirme arayışı son bulacak, uygulama mağazasından Android ve Windows 7 uygulamalarını bilgisayarınıza indirip çalıştırabileceksiniz. Kısaca aynı Apple Store mağazası gibi uygulamaları kullanabileceksiniz.




4. NFC DESTEKLİ
Alan iletişimi olarak adlandırılan NFC teknolojisi ile bir başka kablosuz teknoloji entegresi gelecek. NFC sistemi kimlik doğrulama teknolojisinde en çok kullanılan bir teknoloji olma yolunda ilerliyor. Özellikle banka işlemlerinde son dönemlerde entegrasyonunun hızlandığı teknolojiyi en son Samsung Galaxy Nexus'da görmüştük.
5. HYPER-V
Windows Server Hyper-V kurumsal sanallaştırma aracının bt yöneticileri için Windows 8'de lanse edilmesi. Hyper-V Windows 7'de bulunuyor ama daha gelişmemiş sanal bileşenlere mevcut. Windows 8 ile çok karmaşık olan Hyper-V daha anlaşılabilir olması için katkı sağlanacak.



6. WİNDOWS LİVE SKYDRİVE ENTEGRASYONU
Windows 8 içerisinde tam bütünleşik bulut teknolojisi ile çalışacak SkyDrive teknolojisi. Hali hazırda kullanıcıların büyük ilgisini çekmiş olan SkyDrive metro arayüz ile kullanıma gelecek. Hızl bir tarayıcı ile SkyDrive sayesinde dosyalarınızı görebileceksiniz.

www.erpgazetesi.com

Gartner bulut bilişimin ne olmadığını açıkladı

Gartner, şirketlerin bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerini silebilmek amacıyla beş madde yayınladı.
Teknoloji dünyası aslında bulut bilişim kavramının anlam ve çerçevesi üzerinde hem fikir olmuş durumda. Ancak teknolojiyi almak isteyen şirketler açısından bakıldığında bazı noktalar üzerinde hala yanlış ön kabuller söz konusu.
Araştırma şirketi Gartner bu yanlış ön kabulleri ortadan kaldırabilmek amacıyla bulut bilişimin sadece “ne olmadığını” beş madde ile sıraladı.
İşte Gartner’ın madde ve açıklamalarıyla bulut bilişim “Ne değildir?”:
Bulut bilişim sadece sanallaştırma değildir
Sanallaştırma bulut bilişimin sadece bir bileşenidir. Bulut bilişimin kendisi değildir. Sanallaştırma teknolojisi şirketlere verilerini birleştirme ve dağıtma imkanı sağlar. Ayrıca verilerin bir sunucu üzerindeki “hypervisor”a aktarılması da tek başına özel bir bulut yaratıldığı anlamına gelmez.
Bulut bilişim sadece para tasarrufu değildir
Bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerden birisi de şirketlerin bulut bilişimle hemen para tasarruf edebileceklerini düşünmeleridir. Elbette şirketler bulut bilişimin önemli bir parçası olan otomasyon teknolojisi sayesinde kaynaklarını daha verimli kullanabilir ve bu sayede giderlerini önemli ölçüde azaltabilirler. Ancak bu bulut bilişimin temelinde para tasarrufu olduğu anlamına gelmez. Gartner, şirketler tarafından bulut bilişimin tercih edilme nedeninin para tasarrufu değil, hızla çapının genişletilebilir olması ve dinamik yapısı olması gerektiğini söylüyor.
Özel bulut, şirket içinde olmak zorunda değildir
Birçok şirket özel bulut denilince şirket içindeki veri merkezinde özel bir bulut alanı yaratılmasını anlıyor. Ancak her zaman öyle olmak zorunda değil. Ortak bir bulut alanında şirketlere özel bir bulut alanı tahsis edilebiliyor. Bu da sahip olma ve yönetim sorumlulukları açısından özel ancak paylaşılabilir bir kaynak alanının yaratılmasını sağlıyor.
Özel bulut sadece altyapı alanında değildir
Bulut bilişim denilince genellikle akla gelen sanal altyapı hizmetleri oluyor. Ancak bu alanın aynı zamanda yazılım ve platform yapılarının olduğu da unutulmamalı. Gartner bu açıdan “Hizmet olarak Altyapı – Infrastructure as a Service” alanın hızla büyüdüğüne dikkati çekiyor.
Bulut her zaman özel değildir
Özel bulut alanı, şirketlerin bulut ağına geçişlerinde genellikle ilk adım oluyor. Şirketlere bir yandan bulut bilişimin faydalarını gösterirken diğer yandan şirketin bu alandaki endişelerini de dindiriyor. Ancak Gartner gelecekte özel bulut alanlarının yerlerini ortak kullanılabilen hibrid bulut alanlarına bırakacağını söylüyor. Bu sayede kaynaklar daha etkin kullanılabilecek.
 
 

ERP sizi Excel'e zorladığında


İş kullanıcılarının kurumsal yazılımlarını Excel’le “atlatmaya” çalışma maceralarını takip etmek eğlenceli. Gelişmiş ERP uygulama paketi geliştiricisi IFS tarafından Ekim ayında gerçekleştirilen bir ankette, katılımcılar kurumsal yazılımların hantal doğalarının onları işten ayrılmaya sürükleyebileceğini belirttiler. 281 üretim müdürünün (yüzde 65’inden fazlası 35 ve daha genç olan kişiler) katıldığı ankete göre ERP gibi kurumsal yazılımların kullanımından kaynaklanan olumsuz deneyim yerine en azından pozisyon değiştirme eğiliminde olabileceklerini açıkladılar.

İş değiştirmek mi? Eğer teknolojiye yatkın bir neslin üyeleri güç kazanılmış bir işi terk edebileceklerini söylüyorlarsa (kurumsal bir uygulama yüzünden) bir şeyler çok yanlış demektir.

Kullanıcılar sıkıntılarını nasıl yatıştırıyor? Çalışmaya göre, tabloları kullanarak. Kullanıcıların büyük bir bölümü bunaltıcı uygulamalardan kaçmak için Excel ve diğer benzer yazılımları kullandığını kabul ediyor. Onlar aynı zamanda Google Docs gibi ücretsiz ve düşük maliyetli Web tabanlı uygulamalara da yöneliyorlar.Karmaşık uygulamalar yüzünden kullanıcıları geçici çözümler için başka yerlere bakmaya zorlamak, sadece finans yöneticilerini sıkıntıya sokmuyor, aynı zamanda verilerin güvenliğini de tehlikeye atıyor. IFS Kuzey Amerika CTO’su Rick Veague, firmasının çalışmasında benzer bir açıklama yapıyor. “Çalışanlar ERP’nin dışında çalıştıklarında onlar kurumsal görüş mesafesini düşürüyor, kurumsal riski arttırıyor ve kurumsal yazılım yatırımının değerine zarar veriyorlar,” şeklinde konuşuyor. Kullanıcıları tabloların kollarına sürükleyen diğer uygulamalar: müşteri ilişkileri yönetimi ve tedarik zinciri yönetimi. CFO’lar ve diğer yöneticiler konuşlandırmadan önce bu gibi çekirdek uygulamaların kullanılabilirliklerini incelemeliler. Onlar eğitime zaman ve bütçe ayırmalı ya da kullanıcıların çalışma alışkanlıklarına göre uygulamayı ayarlamalı. Kullanıcı ile uygulama arasında zorlayıcı bir ilişki oluşturmaya çalışmak ne çalışan ne de işletme için bir amaca hizmet etmez ve kaçınılmaz olarak genel bir olumsuz deneyime yöneltir.   

www.erpgazetesi.com
           

İnşaat Sektörü ve ERP

İnşaat sektörü çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesini kapsar: proje mühendisliği, imalat, ve evler, hastaneler, otoyollar, binalar, alışveriş merkezleri, ve daha fazlasının yapımı için özel hizmetler. Tipik inşaat sektörü işletmeleri, konut inşaatı şirketleri, ticari ve idari (konut olmayan) yapı şirketleri, kamu müteahhitleri (yollar, köprüler, elektrik, su ve diğer projeler), inşaat mühendisliği şirketleri, rehabilitasyon ve bakım şirketleri, yapı ve inşaat ekipmanları firmalarını içermektedir.
Genel olarak, bu endüstri, her ölçekte, mülkiyet tipinde ve işalanındaki firmalardan oluşur. Ancak, her şeyden önce sektörün doğası gereği türeyen bazı benzerlikler vardır:
Her proje benzersiz olduğundan ve proje yönetimi yöntemlerinin kullanılmasını gerektirdiğinden, inşaat şirketleri tamamen proje yönetimi odaklıdırlar.
İnşaat şirketleri yüksek düzeyde uzmanlıkla karakterize edilirler, ister vertical (dikey) (çalışan becerileri, araçlar ve kullanılan malzemelere bağlı,örneğin sıhhi tesisat, çatı) ister horizantal (yatay) (proje tiplerine bağlı,örneğin köprüler, konutlar, yollar gibi).
Diğer endüstri segmentleri gibi, inşaat kuruluşları da küresel ve bölgesel ekonomik koşullar, yoğun pazar rekabeti, ve standartlara uyumdan kaynaklanan bazı genel sorunlar ile uğraşmak durumundadırlar. İnşaat sektörü bazı çok özel sorunlarla da karşı karşıya gelmek zorundadır:
Yerel inşaat şirketleri küresel şirketler ile rekabet halindedirler ve bu nedenle küresel şirketlerde olmayan rekabetçi avantajlar göstermeleri gerekir-ve tersi.
İnşaat firmalarının, pahalı ve hem müşteriler hem de müteahhitlerden uzun vadeli yatırım kaynaklarını gerektiren projeleri yönetmeleri gerekir.
İnşaat sektöründeki organizasyonlar birçok alanda (inşaat süreçleri, sağlık ve güvenlik konularında, ihale, vb) birtakım ulusal bina mevzuatı ve yönetmeliklerine uymak zorundadırlar.
İnşaat şirketlerinin, daha fazla enerji-verimli binalar, daha sağlıklıkapalı ortamlar ve inşaat kalitesi geliştirmeleri için piyasa talebi ile uğraşmaları gerekir.
Malzeme ve parça fiyat artması, ulaşım kısıtlamaları ve yakıt fiyat dalgalanmaları, inşaat sektörünü önemli ölçüde etkileyen mikro ve makro-ekonomik faktörlerin örnekleridir.
İnşaat şirketleri sabit kıymetlerin (demirbaşların) düzgün bir şekilde yönetilmesi ihtiyacını ele almalıdırlar
İnşaat sektörü sermaye-ağırlıklı olduğundan, inşaat şirketleri, kalite ve iş modeli geliştirmeyi teşvik ederken, bir yandan da kar artırmak için tüm kaynakların doğru bir şekilde yönetilmesini sağlayabilmelidirler. İnşaat sektöründekişirketler, diğer işlemlerin yanı sıra spesifik inşaat proje portföy yönetimi (PPM) ve arka ofis işlemlerini de desteklemek için hizmet sunumu üzerinde uzmanlaşmışkurumsal kaynak planlama (ERP) sistemlerinden yararlanabilirler.
İnşaat Sektörü için Yazılım Çözümleri Kullanmanın Avantajları
Hizmet şirketleri için ERP sistemleri, finans, insan kaynakları, tedarik yönetimi, ve diğer önemli operasyonel görevler için arka-ofis süreçleri gibi temel operasyonel görevleri yönetmek için inşaat sektöründeki kuruluşlara yardımcı olabilir.
İnşaat sektörünün çoğu proje bazlı olduğundan, inşaat şirketleri, riskleri, proje iş akışlarını, bilgi, vb yönetmek için PPM fonksiyonundan yararlanabilirler. Doğru proje bütçeleme ve kurumsal stratejilere uyum kadar, zamanında proje teslimi sağlamak için proje zaman çizelgelerini de kontrol edebilirler.
ERP sistemleri, aynı zamanda sabit sermaye ve kaynakları yönetmek için belirli işlevlere sahip olabilir.
Bu endüstri için tasarlanmış ERP çözümleri, muhasebe ve bordro sistemleri ve özel proje yönetim sistemleri gibi inşaat sektörüne spesifik (özel) ihtiyaçları karşılamak üzere diğer birçok uygulamayı entegre edebilir. Bu, özel inşaat yazılım fonksiyonu gerektiren kuruluşlara ihtiyaç duyulan esnekliği getirebilir.
İNŞAAT SEKTÖRÜ İÇİN HATALI BİR YAZILIM SEÇİMİSÜRECİNİN RİSKLERİ
Bir ERP sistemi olmayan İnşaat şirketlerinin temel arka ofis görevlerini yönetmesi mümkün olmayabilir, bu da temel bir operasyonel kontrol eksikliğine yol açar.
Yatırım portföyleri ve projelerin, bu tür bir işlev ile tasarlanmış bir yazılım çözümü olmadan kontrol edilmeleri daha zordur. Yatırım ve projeleri doğru bir şekilde yönetmekteki yetersizlik, proje kaynaklarının boşa kullanılmasına olduğu kadar proje teslimindeki gecikmelere de yol açabilir. Buna karşılık, kurumun genel yatırım stratejilerinde karlılığın azalmasına ve ciddi sapmalara neden olabilir. Ve inşaat sektörü çok sermaye-ağırlıklı olduğu için, doğru yatırım yönetimi iş başarısı için çok önemlidir.
Hizmet kuruluşları için tasarlanmış ERP sistemleri olmadan, inşaat sektöründeki şirketler, varlık, maliyet ve sözleşmelerin düzgün bir şekilde yönetilmesi için gerekli olan yazılım fonksiyonuna sahip olmayabilirler. Bu, tekrarlanan görevler veya verimsizlik yüzünden zaman ve para kaybına götüren birçok kontrol problemine neden olabilir.

İnşaat sektörü için ERP zamanı

İnşaat sektörünün bugünkü ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz önüne alıp, ERP yazılımlarının da geldiği noktayı düşündüğümüzde aslında ERP yazılımlarının inşaat ve taahhüt sektöründe çok daha etkin bir rolü olabileceğini görüyoruz. Bu yazıda temel olarak aşağıdaki soruya beraber cevap arıyor olacağız;
Sizce de inşaat sektörü için ERP yatırımının vakti gelmedi mi?
İnşaat Sektörü Dinamikleri
Her şeyden önce inşaat sektörü proje tabanlı çalışan bir endüstridir ve bu nedenle diğer üretim endüstrilerinden çok farklı iş süreçlerine sahiptir. Alınan her iş aslında yeni bir projedir. Kimi zaman aynı kimi zaman farklı kaynaklar ile planlanabilen, bazı noktalarda standartlaşabilen ancak birçok noktada proje bazlı özelleşen iş süreçlerine sahip bir yapı içermektedir.
Farklı coğrafyalarda yer alabilen şantiyeler, depolar ve merkezi birimler ile çok lokasyonlu bir yapıya sahip olan sektörde tüm bu birimlerin koordinasyonu da ciddi bir önem taşımaktadır. Üstelik birçok projede çok sayıda alt yüklenici ile çalışılmaktadır. Bu da sadece birimler arası koordinasyon değil aynı zamanda müşteri, ana yüklenici ve alt yükleniciler arasında da bir koordinasyonun sağlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu karmaşık yapı da iş programının oluşturulması ve daha önemlisi takibi konusunda sıkıntılara yol açmaktadır.
Çoğu kez uzun proje süreleri (özellikle değişken ekonomik yapılarda) bütçeleme ve maliyet takibinde isabetli tahminlerin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bununla beraber birçok firma farklı büyüklüklerde makina parklarına sahiptir ve bu makinaların bakım&onarım süreçleri, yakıt giderleri ve sigorta, amortisman gibi giderlerinin takibi birçok sektörden çok daha kritik bir önem taşımaktadır.
Sektörün bu yapısal özellikleri nedeni ile mevcut yazılımlar kapasitelerini doldurmuş, bahsedilen süreçlerin planlanmasında ve takibinde oluşmaya başlamıştır.

IT'cilerin 12 alışkanlığı

Miskinlikten kurtulun ve verilerle ilgili pis işlere atılın; işte IT içerisinde ileriye dönük bir iş hayatı bu şekilde elde edilir.
Yeni işe alımların dondurulduğu ve bütçelerin giderek kısıldığı bir dönemde işinizi nasıl korursunuz (ya da daha iyisini nasıl kaparsınız)? Buradaki 12 düsturu izleyerek bunu öğrenebilirsiniz.
Buradaki fikirlerin bazıları muhtemelen daha önce işittiğiniz (ve göz ardı ettiğiniz) tavsiyeler. İş hedeflerinin farkında olmak ve teknolojinin kâr zarar tablosunu nasıl geliştireceğini bilmek her zamankinden daha önemli bir hal aldı. Ancak IT yetenek portföyünüzü genişletmek de aynı derecede ehemmiyet taşıyor. Bulut servislerine veya veri yönetimine hâkim olmak hızla değişmekte olan iş ortamına uyum sağlamanıza yardımcı olacaktır. Aynı zamanda organizasyon çapında iş arkadaşlarınıza erişmek ve onlarla iletişim kurmak isteyecek, hiç kimsenin arzu etmediği pis işleri üstlenmek isteyeceksiniz. Sonuç olarak bu büyük bir organizasyonun rahatlığını terk edip kendi işinizi kurmanız anlamına gelebilir.
Ancak şunu unutmayın: “Vazgeçilmez” olmak iki kenarı keskin bir bıçak halini alabilir. Aşırı derecede vazgeçilmez olmak sizi daha öteye gidemez hale getirebilir.

İş tarafına eğilin
Organizasyonunuzdaki en yetenekli geliştiricisi veya atanmış sistemler yöneticisi olabilirsiniz. Fakat işletmenizin ne sattığını ya da ne gibi servisler sağladığını bilmezseniz, işsizlik istatistikleri içerisinde yer almaya adaysınız demektir.
İlk adım: İş hakkında mümkün olduğunca fazla şey öğrenin, önerisinde bulunuyor stratejik danışmanlık firması Wired Integrations’ın kurucusu ve başkanı Mark A. Gilmore.
“’Firma nasıl para kazanıyor? Güçlü ve zayıf olduğu yanları neler?’ sorularını kendinize sorun, diye konuşuyor Gilmore. “Firmanın nasıl işlediğini bir kez anladınız mı, onu iyileştirmek üzere IT bilginizi kullanabilirsiniz. Bu da sizi daha değerli ve daha vazgeçilmez yapar.”
Organizasyonun kritik altyapılarını derinlemesine anlamak ve teknoloji trendlerini yakından takip etmek buna yardımcı olur, diye ekliyor Gilmore. Ancak bu aynı zamanda daha geniş bir dünya görüşünü gerektirebilir.
“Meselelere katı bir biçimde IT perspektifinden bakmayın,” diyor Gilmore. “Konuların etrafınızı çevreleyen iş dünyasıyla olan ilgisini görmek için vizyonunuzu genişletin. İşte bu size 20 tane teknik sertifika ve master derecesinden daha değerlisini katar.”

Gözünüz kâr zarar tablosunda olsun
Sizin işiniz sadece ışıkları açık tutmak ve veri merkezinin çalışmasını sağlamak değil. Aynı zamanda işleri geliştirmek için organizasyonunuzun teknolojiyi kullanmasında yardımcı olmaktır; bilhassa maliyetleri aşağı çekerek ve verimliliği arttırarak.
Sunucular kapasitelerinin küçük bir kısmını mı kullanıyor? Eğer veri merkezinizi henüz sanallaştırmadıysanız işte şimdi tam zamanı. Yazılım lisansları bütçenizi zorluyor mu? Sadece kullandıklarınız için ve kullandığınız süre kadar ödeme yapmanıza imkân tanıyan düşük maliyetli bulut tabanlı uygulamaların çeşitliliği giderek artıyor. Bu belirgin bir biçimde öne çıkıyor.
“IT profesyonellerinin sanallaştırma, bulut bilgiişlem ve tümleşik ağlar gibi maliyetleri aşağı çeken alanlara odaklanması gerekiyor. Bununla birlikte sosyal medya, mobil pazarlama ve SEO (arama motoru optimizasyonu) gibi alanların yardımıyla gelirleri arttırmaya odaklanmalılar,” şeklinde konuşuyor Cloud Computing Concepts’den Rick Mancinelli. “Sonuç olarak kâr zarar tablosu üzerinde pozitif bir etki bırakan IT profesyonelleri işverenleri nezdinde en değerli kişiler olacaklar.”

Başınızı buluta kaldırın
Çok sayıda geleneksel IT fonksiyonu bulut ortamına taşındığından (herhangi bir iş kullanıcısı bir telefon aramasıyla ya da kredi kartı üzerinden bunu yapabiliyor) firmanız artık switch değiştirme, kabloları birleştirme veya makinelerdeki sorunları giderme gereksinimi duymuyor. Ancak yine de hangi servislerin mevcut olduğunu, hangilerinin incelemeye değer olduğunu ve hangilerinden uzak durulması gerektiğini onlara söyleyecek birilerine ihtiyaçları var.
“Eğer organizasyonunuz daha çok genel bulut sağlayıcılarına dayanmayı planlıyorsa (özellikle temel altyapı gereksinimleri için) firma içinde sistemleri yönetecek, yamalayacak ve terfi edecek daha az sayıda dahili çalışana gereksinim duyabilirsiniz,” diye konuşuyor Deloitte Consulting’in teknoloji uygulamaları bölümünden Mark White. “Fakat yine de bulut servisleri katalogunu yönetme, üyeleri kontrol etme, bulut sağlayıcılarıyla anlaşmalar yapma ve problemler ortaya çıktığında müdahale etme deneyimine sahip kişilere gereksinim duyacaksınız.”
“Bulut, teknik yetenekleriniz üzerinde daha fazla talep oluşturuyor. Eğer CIO iseniz, yapabileceklerinizi bir sonraki seviyeye çıkarmak için bu bir fırsat.”

Teknoloji ufkunuzu genişletin
Kendi alanlarını kontrol etmenin yanı sıra, uzman IT profesyonelleri diğer uzmanlık alanlarındaki deneyimlere sahip olmak için yetenek takımlarını genişletiyor. Söz konusu alanlardan birinde kriz oluştuğunda (ve bu durumu kontrol etmesi gereken insanlar ortada yokken) ortaya çıkıp günü kurtarabilirsiniz.
“Bu, işverenlerin bu tip çalışanları diğer işleri kolaylıkla kontrol edebilecek değerli takım oyuncuları olarak görmesine yardımcı olur,” şeklinde konuşuyor Touro Üniversitesi Teknoloji Bölümü dekanı Dr. Issac Herskowitz. “Ayrıca, birden fazla uzmanlık alanına sahip bir çalışan, bir departman küçüldüğü esnada daha değerlidir.”
Yeni yetenekler geliştirmenin (ve patronunuzu etkilemenin) en kolay yolu IT’nin diğer alanlarında hizmet vermeye istekli olmak ve gelecek vaat eden teknoloji trendlerini yakından takip etmektir, diye ekliyor Herskowitz. En son ve büyük teknolojiler hakkında ne kadar fazla bilgi sahibi olursanız, söz konusu teknolojilerin benimsenmesi düşünüldüğünde bunu görüşmeye davet edilmeniz o kadar olası.

İş arkadaşlarınızla teknolojiyi konuşturun
IT ve iş tarafı arasındaki duvarları yıkmak, aynı zamanda süreç içerisinde biraz saygınlık kazanmak ister misiniz? En son teknolojiler hakkında daha az uzman olan çalışanlar için bir dizi eğitim oturumları tertip edin, önerisinde bulunuyor teknolojinin askeri taraftaki satışına yardımcı olan danışmanlık firması Sixthree Technology Marketing’in kurucusu Ben Dunnay. Ayrıca yolunuz boyunca işle ilgili olarak bir ya da iki şeyi de öğrenmelisiniz.
“Ufak ufak gayrı resmi küçük seminerlerle başlasanız dahi, bu normalin dışına çıkmak ve kariyerinizi ilerletmek için oldukça iyi bir yoldur,” şeklinde sürdürüyor konuşmasını. “Teknik tanımları iş tarafında bulunanların anlamasını sağlayarak ve iş tanımlarının da teknik personel tarafından anlaşılır olmasını sağlayarak, hızla patronunuzun gözdesi olabilirsiniz. Teknik bir şeyin açıklanmasına ihtiyaç duyduğunda günü kurtaracak kişi olarak size yönelecektir,” diyor Dunnay.
Bunun aksi de doğru. İş tarafındakilerle bir araya gelerek onların ihtiyaç ve endişelerini daha iyi anlayacak, onların nasıl iletişim kurduğunu göreceksiniz, diyor Microsoft SQL Server veritabanları için talebe bağlı destek sağlayan DBA in a Box’ın CEO’su Jay McVinney.
“Teknik insanların en yaygın hatası iş tarafını yeterince anlayamamalarıdır,” diye konuşuyor. “Gelecekte efektif olmak için teknik bir kişi önemli iş konseptlerini öğrenmeli, iş birimleri tarafından konuşulan endüstri dilini öğrenmeli, teknik ve iş birimleri arasında akıcı bir biçimde tercüme yapabilmelidir.”

Miskinlerden uzak durun, bir kılavuz bulun
Uzun öğle tatilleri vermeyi ve akşam beşten önce (ya da daha erken) işten çıkmayı sevenlerle mi takılıyorsunuz? Kariyeriniz için iyi bir şey yapmıyorsunuz, diyor “Her şeyi değiştirin: Kişisel Başarının Yeni Bilimi,” kitabının (kariyerleri kısıtlayan alışkanlıkları değiştirmeye yönelik bir çalışma) yazarı David Maxfield.
“Sizi geride tutan alışkanlıklar muhtemelen başkaları yüzünden ortaya çıkıyor, göz yumuluyor ya da cesaretlendiriliyor,” diye konuşuyor. “Sizinle aynı kariyer hedeflerine sahip, sıkı çalışan arkadaşlarınızı çevrenizde tutarak pozitif bir arkadaş baskısı oluşturun. Diğer ofis tembelleriyle aranızda mesafe bırakın.”
Maxwell, kariyerinizi pozitif bir yöne doğrultmak için daha deneyimli bir kişi aramanızı tavsiye ediyor. “Güvenilir bir kılavuz bulun,” diyor Maxwell. “Bu size organizasyon içerisinde var olan kariyer geliştirme fırsatlarını bulmanızda yardımcı olacaktır.”

Verileri kontrol edin
İş kullanıcılarınız halihazırda bilgi içerisinde boğulmuyorlarsa, çok yakında bu gerçekleşecek. Veri baskınını ehlileştirmek tüm organizasyonlarda sizi çok değerli yapacak.
“İş verilerine anlam kazandıran, bunları güvenli bir biçimde saklayan, kategorilere ayıran, bunlara tekrar erişen ve bilhassa analiz eden IT insanları fazlasıyla değerliler,” şeklinde konuşuyor PA Consulting Group’tan Scott Lever. “Bunlar iş kararlarının verilmesine yardımcı olmak için müşteri verilerini kullanan kişiler.”
İş analitiği platformu sağlayıcısı Alteryx’in başkanı ve COO’su George Mathew, önümüzdeki beş yıl içerisinde teknoloji alanındaki en gözde mesleklerden birisinin “veri sanatkârı” olacağını öngörüyor. Bu, veri analizini iş tarafındaki uzmanlıkla birleştiren melez bir rol; pazar anlayışını, rekabet bilgilerini ve müşteri verilerini ortaya çıkartarak iş zekâsı sistemleri içerisine yerleştiren bir rol.
“Veri sanatkârlarından, organizasyon içerisindeki en önemli kararlarda (bir sonraki perakende noktasının nerede olması gerektiği, yeni bir pazarın aranıp aranmayacağı ve hangi ürünlerin öne çıkartılacağı gibi konularda) etkili olmak üzere, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerden faydalanmaları istenecek,” şeklinde konuşuyor Mathew.

Hiç kimsenin istemediği işleri üstlenin
Sağlam, tahmin edilebilir işler sizi tehlikeye atmayacak fakat onlar aynı zamanda sizin zafer kazanmanızı da sağlamayacak. Değerinizi ortaya koyabileceğiniz yerler zorlu işlerdir, diye konuşuyor butik yönetim danışmanlığı firması Knowledge Capital Consulting’in başkanı John Paul Engel.
“Şu ana dek aldığım en iyi kariyer tavsiyesi Citibank Kaliforniya’nın o zamanki başkanındandı; bana ‘En büyük probleme bak ve onu çöz çünkü işte orada en büyük fırsatın yatıyor’ demişti,” diyor Engel. İyi gitmekte olan bir projeyi aldığınızda, umabileceğinizin en iyisi iyi gitmeyi sürdürmesidir. Çok kötü giden bir şeyi üstlendiğinizde ve onu terse çevirdiğinizde (ya da sadece biraz daha iyiye) işleri tamamlayan birisinin ününü elde edersiniz, diye ekliyor Engel. “Eğer bir problemi azcık da olsa iyileştirebilirseniz, ilerleme kaydediyorsunuz demektir.”

Can sıkıcı olmayın
Dünyadaki en parlak kod yazarı ya da endüstrinin kullanıcı arayüzü tasarımındaki önde gelen uzmanı olabilirsiniz. Fakat hiç kimse sizi sevmiyorsa, baltanın ucundasınız demektir. Bu durum bilhassa IT için doğrudur.
“Bir organizasyonda küçülme söz konusu olduğunda, kişilik oldukça önem taşıyor,” diyor PC güç yönetimi yazılımı üreticisi PowerWise USA’in pazarlama direktörü Nathan Letourneau. “İşletmeler pozitif davranışlara ve iyi bir iş ahlakına sahip insanları tercih eder; diğerleri kadar çok yetenekli olmasalar dahi. Problemli ya da aşırı olumsuz birisi olmayın. Bu demek değildir ki beyninizi konuşturmayacaksınız. Ancak bunu yaparken sadece saygılı olduğunuzdan emin olun.”
Sonuç itibariyle, yöneticiler ilk olarak problemli ve hoşnutsuz kişilerden kurtulmayı sever, diyor Engel. “Günün sonunda, çalışma ortamını diğer iş arkadaşları için daha iyi bir hale getiren kişi terfiyi alır ve o işten çıkartılacak en son kişidir.”

Halka açılın
Bu kişisel bilgilerinizi yayınlamanız anlamına gelmiyor. Ne kadar fazla insan sizi tanır ve size güvenirse (özellikle departmanın ya da organizasyonun dışında) işten atılmanız o kadar zorlaşır, diyor Engel.
Eğer müşteriye dönük bir işiniz varsa, baltayı ensenizde hissetme ihtimaliniz daha düşüktür çünkü işletmeler genellikle anahtar hesaplarla ilişkilere sahip olan insanları işten atmaz. Tabi 9 nolu kuralı işlettiğiniz taktirde.
Eğer işiniz müşterilerle düzenli irtibatı sağlamıyorsa, farklı departmanlar çapında iyi bilinmek için çaba sarf edebilirsiniz. Özellikle daha büyük organizasyonlarda.
“Farklı departmanların dahil olduğu proje ve fırsatları araştırın çünkü bu sizin iç ağınızı inşa eder; dolayısıyla firma tarafında sizi daha değerli kılar,” şeklinde konuşuyor Engel.

Tam anlamıya “Vazgeçilmez” olmayın
Vazgeçilmez olarak etiketlenmekle ilgili problem bunun bir tuzak olabilmesidir. Yetenekleriniz bir organizasyonun hayatta kalması için çok kritik olabilir ve bu yüzden firma içerisinde hiçbir zaman yeni bir pozisyona geçemezsiniz, diyor danışmanlık ve özel yazılım geliştirme firması Innovator LLC’nin CEO’su Steven A. Lowe.
“Bir arkadaşım çalıştığı firma için birkaç kritik yazılım geliştiren mükemmel bir geliştirici,” diyor Lowe. “Onun yaptığını kimse yapamıyor ve firması da ona daha kıdemli bir pozisyona terfi etmeyi ya da daha fazla para vermeyi ‘karşılaşamıyor’. Bu yüzden canı sıkkın ve mutsuz; ama o kesinlikle vazgeçilmez!”
Bu tuzaktan kurtulmanın yolu: Bilgi ve uzmanlığı istiflemeyin. Sorumluluğu dağıtın. Şimdiden yerinize geçecek kişiyi eğitmeye başlayın ya da mevcut sorumluluklarınızı dışkaynağa aktarmanın yollarını arayın ki bu şekilde daha mücadeleli görevleri üstlenebilesiniz.
“Hem vazgeçilmez hem de vazgeçilebilir olduğum zamanlar oldu. Vazgeçilebilir olduğum dönemlerde işim daha güvendeydi ve daha mutluydum,” şeklinde konuşuyor “Mutluluğa İnsancıl Yaklaşım: Pratik Hikmetler.” kitabının yazarı Jen Hancock.
Hancock şunları söylüyor; “Vazgeçilmez olduğumda, işler güçleşti. Uzun bir haftasonu tatili yapmaya çalıştığımda, geri döndüğümde temizlemek zorunda olduğum karmaşayla karşılaştım. Ne kadar uzun süre uzak kalırsam, karmaşa o kadar kötüleşiyordu. Ne zaman yetki paylaşımına yönelip düzgün bir biçimde yönettiğimde, her şey akıcı bir biçimde çalışmaya başladı.”

Kendinizi ne zaman kovacağınızı bilin
Bir IT profesyoneli olarak bazen vazgeçilmez olmanın en iyi yolu, boğucu kariyer yörüngesinden uzaklaşmaktır; kendi işinize yönelmeniz anlamına gelse bile.
“Ben kariyerimi kendi firmamı faaliyete sokarak hızlandırdım,” şeklinde konuşuyor Innovator LLC’den Lowe. “İkramiyelerimi ikiye katladım, çalışma saatlerimi kendim belirledim ve motivasyonu yüksek insanlarla gerçekten ilginç şeyler üzerinde çalışmaya başladım.”
“Başarılı bir kariyer” kavramı, bir firma veya endüstri içerisinde daha fazla ücret ödenen işlere doğru istikrarlı bir ilerleyiş anlamına geliyor,” diyor Lowe.
“Bugün ise başarılı bir kariyer, keşifler yaptığınız ve yaptığınız şeyi sevdiğiniz bir yolculuktur,” şeklinde konuşuyor Lowe. “Eğer bu işlerine üretkenlik ve verimliliğin yeni seviyelerini kazandırmak üzere yeni yolları vaat ediyorsa, harika bir şey.”
Kendi başınıza olduğunuzda, vazgeçilmez olmak problemleri çözüp diğerlerinin bunun meyvelerini toplamasına izin vermek anlamına gelir, diye konuşuyor Lowe. “Benim danışmanlık kariyerimin esası bu. Ben yenilik sağlıyorum, onlar başarılı oluyor ve her ikimiz de kazanıyoruz. Müşteri karşılaştığı bir sonraki zorlukta, ilk önce beni arıyor.”

Kaynak : www.cio.com.tr