25 Aralık 2012 Salı

Microsoft Dynamics Zirve 18 Aralık'ta Gerçekleşti



Microsoft Dynamics ürünlerini kullanmakta olan müşterilerimiz, ürünlerimizin kurulumunu gerçekleştiren iş ortaklarımız, kendi firmaları için ERP/CRM arayışı içinde olan firma çalışanları ve Dynamics ürünleri üzerinden seçmeli ERP/CRM dersleri açan üniversitelerimizin hocaları ve öğrencileri ile çok dolu bir gün yaşadık. Yılda bir kere de olsa, büyük bir aile olarak bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık.

Zirvemizde üç farklı amacımız vardı. Yeni sürümleri tanıtmak, sektörel çözümlerimizi göstermek ve müşterilerimizin başarılı projelerini paylaşmak.
Bunlardan ilki ürünlerimizin yeni sürümlerini tanıtmaktı. Sabah seanslarında, yurt dışındaki merkezlerimizden Microsoft Dynamics ERP ve CRM ile ilgili en donanımlı bilgi ve vizyona sahip uzmanlarımız firmalara ve çalışanlarına değer katma noktasında öne çıkan özellikleri anlattılar. Microsoft Dynamics AX 2012 ve Microsoft Dynamics NAV 2013 sürümleri ile gelen yenilikler özetlenirken, Kinect kamerasının Kurumsal Bilgi Sistemlerine veri giriş ya da veri analizi için nasıl kullanılabileceği canlı demo ile gösterildi.
Bu sunumlardan sonra zirvemizin konuk konuşmacısı olan Sn. Serdar Kılıç “Doğada Hayatta Kalma” konusunda bazı bilgiler aktardı. Bizim için doğada hayatta kalmak ile iş hayatında rekabette ayakta kalma arasında pek çok benzerlik bulunmakta. Sn. Serdar Kılıç’ın sunumunda kendisini doğa ile mücadelede başarıya götüren bazı araçları tanıttı. Biz nasıl firmalara kullanacakları yazılımlar ile firmalarına güç ve esneklik kazandırmayı hedefliyorsak, Serdar Kılıç da yanımızda taşıyacağımız, hafif ama zor anlarınızda sizi hayatta tutacak kadar etkili ve kullanımı kolay araçların aynı yardımı yapacağını örnekleri ile gösterdi. Gerekli bilgi ve araçlar olduktan sonra doğa ile çok rahat mücadele edilebileceğini bir kaç saniye içinde yaktığı ateş ile gösterdi.. Aynı şekilde Microsoft Dynamics ürünleri de firmalara rekabette öne çıkmaları, maliyetlerini denetim altına almaları ve gelirlerini arttırmaları için önerdiğimiz, toplam sahip olma maliyeti açısından en avantajlı araç.
Zirvemizin diğer önemli amacı sektörel çözümlermizi ve müşeri deneyimlerini ise öğleden sonraki seanslarda ele aldık. 30’dan fazla paralel seansda Üretim, İnşaat, Tekstil, Perakende, Enerji, Finans ve Profesyonel Hizmetler sektörüne yönelik çözümlerimizi ve bu çözümleri kullanan müşterilerimizin deneyimlerini paylaştık. Coca Cola’dan Türk Havayolları’na, Sinpaş’tan Tümosan’a, Turkcell’den Collezione’ye kadar farklı sektörlerden müşterilerimiz Dynamics ürünleri ile elde ettikleri kazanımları dinleyiciler ile paylaştılar. Ayrıca Microsoft Dynamics kullanamakta olan Nissan, Elvin Teksitl, Colin’s, Sunar Mısır, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, Dumankaya, Yapı Kredi Emeklilik ve Dünya Göz Hastaneleri, zirvemizde sponsor iş ortaklarımız ile aynı alanda stand açarak, kendi ürün ve hizmetlerini tanıtırken, Dynamics ürünlerini nasıl kullandılklarını, bizzat stand ziyaretçileri ile paylaştılar.
Gelecek hafta içinde www.microsoftdynamicszirve.com sitesinden sunumlara ve videolara erişim sağlayarak, ortaya çıkan bu yoğun deneyim ve bilgi paylaşımını zirveye katılamayan bilişim kahramanları ile paylaşacağız.

6 Kasım 2012 Salı

Yeni Office , Sharepoint ve Office Mağazası İçin Oluşturulan Yeni Uygulamalar

Cihazlarımızda kullandığımız uygulamaların ne kadar değerli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda ve uygulama mağazalarında bugün kullanılan hafif ve bağlı modeli alıp bu değeri Office kullanıcılarına nasıl ulaştırabileceğimiz konusunda önemli çalışmalarımız oldu. Başarılı olmak için üç konuya odaklanmamız gerektiğini biliyorduk. Son kullanıcılar için uygulamaları bulma, deneme, satın alma ve paylaşma hem basit hem de güvenli olmalıydı. Geliştiriciler içinse genel geliştirici şablonlarına odaklanmamız ve uygulamaların satışını yapmaları için kolay yöntemler sağlamamız gerekiyordu. Sistem yöneticileri içinse kurumlarında kullanılan uygulamaları için görünürlük ve yönetim özellikleri gerekliydi. Bu yazıda son kullanıcı deneyimi konusundaki çalışmalarımız hakkında bilgiler vereceğim. İlerleyen yazılarımda ise ayrıca geliştirici ve yönetici konularındaki çalışmalarımızı anlatacağım.


Yeni Office ve SharePoint’te geliştiricilerin, HTML5 ve CSS3 gibi internet standartlarını kullanarak ölçeklendirilebilir ve esnek uygulamalar hazırlamasına imkân veren yeni bir bulut uygulaması modelini sunuyoruz. Aynı zamanda içerisinde geliştiricilerin uygulamalarını yayınlayabilecekleri ve insanların uygulamaları bulup güven içerisinde deneyebilecekleri yeni bir Office Mağazası sunuyoruz.
Bu Office ve SharePoint platformları için çok önemli yeni bir yönelim anlamına geliyor. Office ve SharePoint üzerinde, VBA, Com eklentileri, web bölümleri gibi birçok araç kullanarak çözümler geliştirmek için önemli yatırımlar yapmış olan çok sayıda kurumla çalışıyoruz. Bu çözümleri desteklemeye devam edeceğiz ama aynı zamanda internet standartlarına dayanarak yeni bir yola da giriyoruz, yani Office ve SharePoint herhangi bir yerde çalışabilen web çözümleriyle entegre olabilecek. Peki o zaman bir uygulama tam olarak nasıl görünecek? Size temel bazı bilgileri ilettikten sonra Office Mağazasından hepinizin deneyebileceği bir çözüm konusunda size daha detaylı bilgi vereceğim.

Office ve SharePoint için yeni bir uygulama seti

Bir referans noktası olması açısından burada Office ve SharePoint uygulamalarıyla ilişkin kavramları anlatan bir video bulabilirsiniz. Buradan izleyebilirsiniz:

Bu uygulamalar tam olarak ta Office belgelerine veya SharePoint sitelerine eklenen web uygulamaları. Office ve SharePoint ile entegre olup etkileşime girebiliyor ve onları tipik internet çözümlerinizden daha güçlü bir hale gelebiliyor.
İşte bazı örnekler.

Office için Uygulamalar


Office için uygulamalar pek çok form faktörüne sahip. Belgelerin içerisine veya görev bölmeleri üzerinden belgelere eklenebiliyor veya
Son birkaç haftadır oluşturduğumuz ve bu yeni modelin gücünü ortaya koyan bir çözüme sahibiz ve Olimpiyatları takip ettiyseniz bu çözümle uğraşması eğlenceli. Office şablonları galerisinde Excel için bir şablon yayınladık. Bu şablon Olimpiyat sonuçlarını gerçek zamanlı olarak görebilmenize ve bu sonuçları çok yeni ve ilgi çekici yöntemlerle görselleştirmenize imkân sunuyor. şablonların bir parçası olarak kullanılabiliyor. Outlook içinde e-postalar veya randevular içerisinde otomatik olarak aktive edilebiliyor.
Kendiniz denemek isterseniz yeni Office Customer Preview sürümünü indirin, Excel’i açın, başlangıç ekranında kullanabileceğiniz şablonlar içerisinde bu ve bunun gibi pek çok şablon göreceksiniz.

Olimpiyatlar çalışma sayfası Office için oluşturulmuş üç farklı uygulamadan yararlanıyor. Office uygulaması bir belgeye ekleyebileceğiniz herhangi bir başka uygulama gibi çalıştığından (bir resim veya grafik gibi) kullanıcılar artık birlikte güçlü bir çözüm oluşturan birden çok uygulamayı ekleyerek hızla mashuplar ve panolar oluşturabiliyor. Bu deneyim daha önceden mümkün değildi. Olimpiyatlar şablonu aşağıdaki üç uygulamanın bir araya getirilmesiyle oluşturuldu:

  1. Kabarcık Grafiği (Bubbles Chart): Uygulamayı bir Excel hesap tablosuna ekleyip, tıpkı bir grafikte yapacağınız gibi, ardından hangi tablo verilerine bağlanmasını istediğinizi belirtebilirsiniz. Beklenen veri şeklinin ne olduğunun belirlenmesi için örnek verileri bile girmenize izin veriyor.
  2. Madalya İzleyicisi (Medal Tracker): Excel hesap tablolarında kullanılabilecek bu uygulama hem devam eden karşılaştırmalardan hem de tamamlanmış karşılaştırmalardan verileri hızla girmenize imkân veriyor.
  3. Bing Haritaları: Bu ise Bing ekibi tarafından oluşturulmuş ve veri setlerini coğrafi olarak hızla görselleştirmenize imkân veren bir uygulama. Herhangi bir mekan listesi ile kullanılabiliyor.
Office uygulamaları için özgün olan bir alan ise Word ve Excel içindeki uygulamaların belgelerinize ekleyebileceğiniz sadece bir içerikten ibaret olması. Bu heyecan verici yeni bir tür içerik anlamına geliyor ve insanların sevdikleri uygulamaları diğerleriyle paylaşmasını çok daha kolay bir hale getiriyor. Bir geliştirici olmasanız bile uygulamaları doğrudan bir Office belgesi içerisine atarak kendi yaratıcılığınız sayesinde güçlü çözümler oluşturma imkânı elde edeceksiniz.
Olimpiyatlar şablonunda üç farklı grup ile oluşturulmuş üç uygulamaya sahiptik. Ardından Office.com’da göreceğiniz şablonların büyük çoğunluğunu hazırlayan şablon yazarlarımızdan birisi bu üç uygulamayı aldı ve güçlü hesap tabloları oluşturmak için bir arada kullandı. Sadece birkaç uygulamayı bir belgeye ekleyerek oluşturabileceğiniz harika çözümleri ve sonra kendi mashup çözümünüzü hazırlamak için Office’ten nasıl yararlanabileceğinizi düşünün!!
Preview sürümlerinde Office uygulamaları Word 2013, Excel ve Excel Web App 2013, Project 2013 ve ayrıca Outlook ve Outlook Web App 2013 için sunuluyor. Aynı zamanda nihai sürümde PowerPoint 2013 uygulamalarını da destekliyor olacağız.
Outlook içerisindeki uygulamalar diğer uygulamalardan biraz daha farklı çalışıyor. Bir Outlook uygulaması e-posta içeriğine bağlı olarak görüntüleniyor ve kullanıcıların işleri posta kutusundan çıkmak zorunda kalmadan tamamlamasına yardımcı olan bağlamsal bilgiler sunuyor. İşte bir örnek. Yandaki şekilde gösterilen e-posta mesajına bir bakın. Bu örnekte yemek için buluşma isteğine, buluşulacak konum bilgisi de eklenerek gönderilmiş. E-postanın üst kısmında kullanabileceğim birkaç uygulama mevcut:
  • LinkedIn: Bu uygulama LinkedIn’e bağlanarak e-postaya dahil edilen insanların oradaki bilgilerini gösterip bu kişiler hakkında daha fazla bilgiyi sunuyor veya kişileri ağınıza ekleme imkânı sunuyor.
  • TakeNote: Bu eğlenceli uygulama, e-posta mesajında yer alan kişiler hakkında hızla bir not almanıza imkân veriyor. Aldığınız not o kişiden gelen her postada görüntülenebiliyor.
  • Who’s Who: Bu da Microsoft içerisinde kullanılan bir iç uygulama ve e-postada yer alan kişilerin şirketin organizasyon şeması içerisindeki yerini görmenize imkân sağlıyor.
  • Bing Maps: Bu uygulama e-posta içerisinde bir adres varsa açılıp konumu harita üzerinde gösteriyor.
Bu uygulama sekmesine tıklamış olsaydım uygulamalar gözükecek ve bana ilgili bilgileri sunacaktı. Örneğin LinkedIn’e ve ardından Bing Maps’e tıkladığımda e-postamda doğrudan gözükecek şey şu:

Outlook uygulamalarına örnekler
Outlook için uygulamalar veya Mail uygulamaları Outlook ve Outlook Web App 2013 Preview’de destekleniyor ve Exchange Server 2013 Preview gerektiriyor. Daha fazla bilgi için Rolando Jimenez Salgado’nun Office uygulamalarının anatomisi konulu blog yazısını okuyabilirsiniz.

SharePoint için uygulamalar

SharePoint 2013’te, tıpkı telefonunuzda veya Windows 8 cihazınızda olduğu gibi her şey bir uygulamadır. Listeler ve belge kütüphaneleri arasındaki farklar konusunda endişelenmek yerinde sadece uygulamalardan oluşan bir listeye sahip olacaksınız. Burada bir SharePoint kişisel sitesinden bir ekran alıntısı var ve birçok uygulama burada görünüyor. Belgeler listesi SharePoint ile gelen bir uygulama ama aynı zamanda ürün ekibinin üzerinde görevlendirildiği yazılım hatalarını izleyebilmeleri için hazırladığı “Bug Champion” uygulaması da yüklenmiş durumda. Listede ayrıca Office Store’dan alınan Nintex Workflow tasarımcı uygulaması da yer alıyor.
SharePoint uygulamaları, SharePoint Şeridini ve menülerini genişletebiliyor. Bu uygulamalar, sitenin bir parçası olarak veya kullanıcılara kapsamlı bir deneyim sunmak için tam bir internet sitesi olarak da kullanılabiliyor.
Access 2013 Preview ileri seviye kullanıcıların SharePoint için Demirbaş İzleme gibi kendi uygulamalarını oluşturmasına da imkân sağlıyor. Access 2013 ile nasıl uygulama oluşturabileceğiniz hakkında daha fazla bilgiye bu makaleden erişebilirsiniz. Geliştiriciler için başka bir iyi kaynak ise Howard Crow tarafından yazılmış olan SharePoint ve Office 365 için uygulamalar hazırlamak adlı makale.

Office ve SharePoint uygulamaları kontrolün sizde kalmasını sağlıyor

Uygulamaları almayı ve paylaşmayı nasıl kolaylaştırabileceğimiz hakkında çok çalıştık fakat bu aynı zamanda güvenlik ve bu uygulamaların Office üzerindeki deneyiminiz için negatif bir etkisinin olmaması için çok yoğun bir şekilde çalışmamız gerektiği anlamına geliyor. Bir uygulamayı denerken daha rahat hissetmenizi sağlayacak bazı özelikler şunlar:

Uygulamalar engel oluşturmaz

Uygulamalar ayrı ve izole halde çalışır. Bir uygulama çökerse Office etkilenmez ve isterseniz uygulamayı yeniden başlatabilirsiniz. Uygulamadaki performans sorunları Office performansını etkilemez. Uygulamalar kullanıcı biriminden de izoledir. Office kullanıcı arabirimi üzerine yazma veya etkinlikleri engelleme iznine sahip değildir. Yani belgeniz içerisinde birçok uygulamaya sahip olsanız da birbiriyle çakışma ve Office kullanıcı arabirimini korku filmine dönüştüreceği gibi bir endişe duymazsınız. Bu yaklaşım, eklentilerin etkinlikleri engelleyebildiği, şerit üzerine yazabildiği, yani birden fazla eklentiyi çalıştırmanız durumunda öngöremeyeceğiniz deneyimlere kapı açan geçmiş modellerden farklı bir yaklaşım.

Neyin etkinleştirileceğine siz karar verin

Fark edeceğiniz bir başka özellik Office’i aşırı yükleme korkusu yaşamadan yüzlerce uygulama ekleyebileceğiniz. Excel ve Word içerisindeki uygulamalar sadece belge içerisine eklemeniz veya bir uygulamaya zaten sahip bir belgeyi açmanız halinde çalışır. Uygulamanın durmasını isterseniz tek yapmanız gereken belge içerisinden silmek, aynı bir resmi veya bir grafiği siler gibi. Outlook uygulamaları ise e-postanın içeriğine bağlı olarak kendilerini gösterebilir fakat o uygulama sadece uygulama üzerine tıklamanız halinde çalışır ve bir başka uygulamaya tıkladığınızda veya uygulamanın kendisini kapattığınızda çalışmayı durdurur. SharePoint içerisinde uygulamayı hangi siteye kuracağınızı siz belirlersiniz ve uygulama sadece o site seviyesinde çalışır.

Bir uygulamayı almanın ve paylaşmanın pek çok yolu var

Bir uygulamayla ilk karşılaşmanız muhtemelen uygulamanın bir arkadaşınız tarafından yüklenerek size sunduğu bir belgeyi açışınızla gerçekleşecek. Word ve Excel içerisinde bir uygulama belgenin bir parçasıdır. Uygulamayı belge içerisine aynı bir resim veya grafik eklermiş gibi ekleyebilirsiniz. Ardından bu belgeyi iş veya özel arkadaşlarınıza gönderebilirsiniz ve arkadaşlarınız belgeyi açtıklarında uygulamayı etkinleştirme seçeneğine sahip olur. Eğer bu ücretli bir uygulamaysa arkadaşınız uygulamanın ücretini ödeyebilir veya deneme sürümünü kullanabilir. Uygulamalar Office uygulamasının bir uzantısı olarak görülmemeli bunun yerine belge içeriğinin bir uzantısı olarak görülmelidir.

Office Mağazası

Uygulamalara aynı zamanda Office Mağazası üzerinden de erişebilir ve “uygulamalarım” listesine ekleyebilirsiniz. Mağazadan gelen uygulamalar doğrudan Office Şeridi ve SharePoint Siteleri üzerinden kolayca bulunabilir.

Mağazaya eriştiğinizde ve Microsoft hesabınızla (eski bilinen adıyla Live ID) oturum açtığınızda, kurduğunuz tüm uygulamalar hesabınızla ilişkilendirilir ve o uygulamalar Office’i çalıştırdığınız her yerden erişilebilir hale gelir. Zorlu bir kurulum işlemi yoktur… aslında bilgisayarınıza kurulan bir şey de yoktur. Her şey sunucu üzerine kaydedilir ve uygulamalar sizinle birlikte dolaşır. Yani nereye giderseniz gidin uygulamalarınız her zaman kullanılabilir olur. Tek yapmanız gereken Office’e giriş yapmaktır ve “uygulamayı ekle” düğmesine tıklar tıklamaz uygulamalarınız yerine gelir.
Office Mağazası hakkında daha fazla bilgiyi Vivek Narasimhan’ın Office Mağazası açıldı! yazısından alabilirsiniz.

Uygulama Kataloğu

Kurumlar ayrıca kendilerine özel “Uygulama Kataloglarını” da oluşturup şirketleri için kritik öneme sahip uygulamaları kendi içlerinde dağıtıp yönetebilir. Bir Uygulama Kataloğunun nasıl hazırlanabileceği konusuna sonraki blog yazılarında değineceğiz. Fakat Uygulama Kataloğu hakkındaki güzel şey doğrudan Office Şeridi veya SharePoint Siteleri üzerinden entegre olması. Bu sayede kullanıcılar kurumları tarafından dağıtılan uygulamalara veya Office Mağazası üzerinden kullanılabilecek uygulamalara kolay ve tutarlı yollarla erişebiliyor olurlar.

Aşağıdaki ekran görüntüleri SharePoint için uygulamaların kullanıcı deneyimini gösteriyor. Office için hazırlanmış uygulamalar gibi bu uygulamalara da doğrudan SharePoint siteleri üzerinden erişilebilir. Bu sürümde SharePoint bileşenlerine kullanıcı uygulamaları adı verildi. Bu yüzden bir web sitesini hazırlarken veya özelleştirirken kullanılacak site içeriği > uygulama ekle seçimi ile kullanıcılar, hem dahili hem de Uygulama Kataloğunda yer alan veya herkese açık Mağaza üzerinden alınan kullanılabilir uygulamaları keşfedebilirler.



Nasıl başlayabilirim?

Office uygulamalarındaki deneyimleriniz hakkındaki geri bildirimleri almayı çok isteriz. Henüz yapmadıysanız Office 365 Preview sürümüne www.office.com/preview üzerinden kaydolun ve kendi SharePoint sitenizi, Exchange Server ve yeni Office’inize sahip olun. Bunun ardından uygulamaları denemek için tek yapmanız gereken Office Mağazasına gitmek. Her bir uygulama için bir derecelendirme sistemi bulunuyor, yani bir uygulamayı deneme şansını elde ettikten sonra lütfen yorumlarınızı bildirin. Pek çok uygulama geliştiricisi neler düşündüğünüzü bilmekten çok memnun kalacaktır.
Uygulama oluşturmak isteyen bir geliştiriciyseniz, başlamak için birkaç yer mevcut (http://dev.office.com ve blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz). Bu yazıda uygulamalarla ilişkili kullanıcı deneyiminden bahsettik ve daha sonra yayınlayacağımız yeni yazımızda geliştirici deneyimini iyileştirmek için neler yaptığımızı anlatacağız.
Bu blog yazısını okurken ayırdığınız zaman için teşekkür ederiz. Blog sayfaları ve haber gruplarından ekibimizin bu alanda büyük bir tutku ile çalıştığını ve bu yeni modelin tüm yönleri ve bu yeni yolda nasıl ileriye gideceğimiz hakkında bir tartışma başlatmayı çok istediğini göreceksiniz.
Yeni Office ile harika deneyimler elde etmenizi dileriz!!

1 Kasım 2012 Perşembe

Elektronik Genel Kurul Yapan İlk Borsa Şirketi Galatasaray

 
 
Galatasaray Sportif’in 30 Ekim 2012 tarihinde yaptığı elektronik genel kurul, Türkiye’de borsaya kote şirketler açısından bir ilki ve yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.
53 yıllık eski Ticaret Kanunu uygulamasından sonra yeni Ticaret Kanunu’nun getirdiği en ilginç ve önemli gelişmelerden biri olan elektronik genel kurul uygulaması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan düzenlemeler çerçevesinde Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun (MKK) geliştirmiş olduğu Elektronik Genel Kurul Sistemi (EGKS) adı verilen bir elektronik platform üzerinden gerçekleştirildi.
Galatasaray Sportif A.Ş.’nin genel kurul toplantısına elektronik ortamda yerli ve yabancı 12 pay sahibi toplam 32.400 TL itibari değerde payla katıldı. Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre ve Japonya kökenli yabancı kurumsal yatırımcıların tamamı aracı kuruluşları vasıtasıyla toplantıya elektronik ortamda katıldı ve oylarını kullandılar.
Tüm bileşenleri ve yazılımı MKK tarafından yerli kaynaklarla tamamlandı
MKK tarafından uluslararası standart ve düzenlemelere uyumlu, dünyadaki emsal örneklere göre kapsamlı bir sistem olarak geliştirilen EGKS, İstanbul Finans Merkezi çalışmaları temelinde hayata geçirilen önemli projerden biri. Tüm bileşenleri ve yazılımı MKK tarafından yabancı kaynak kullanılmadan tamamlanan EGKS, yerli/yabancı tüm ortaklık haklarının elektronik ortamda kullanımını ve genel kurulların tek bir merkezden yapılabilmesini sağlayan bir platform. Sadece borsaya kote şirketlerin değil, KPMG Türkiye örneğinde olduğu gibi isteğe bağlı olarak Türkiye’deki tüm anonim şirketlerin MKK üzerinden EGKS’yi kullanması ve elektronik genel kurul yapabilmesi mümkün.
Şirketler, pay sahipleri, temsilciler, aracı kuruluşlar ve diğer tüm paydaşlar, genel kurul öncesinde, genel kurul toplantı anında ve sonrasındaki bütün işlemlerini elektronik imzayla yapabiliyorlar. EGKS, tüm bilgilerin elektronik olarak arşivlenebildiği ve gerekli görülen her türlü iletişimin e-MKK Bilgi Portalı üzerinden elektronik yöntemle sağlanabildiği bir bilişim sistemi olarak da hizmet veriyor.
EGKS üzerinden dileyen hak sahipleri fiziki ortamda yapılmakta olan toplantıyı internet erişimi olan her yerden canlı olarak izleyebiliyor, görüşülen gündeme ilişkin görüş, öneri ve sorularını eş zamanlı olarak gönderebiliyorlar. İlgili gündemin oylamasına geçilmesi ile birlikte oylar toplantıya fiziken katılanlarla eş zamanlı olarak kullanılabiliyor ve tüm süreçlere ilişkin bilgi ve bildirimler anlık olarak alınabiliyor.
Canlı yayın altyapısı TTNET ve Medianova işbirliğiyle oluşturuldu
Türkiye’nin iletişim ve eğlence şirketi TTNET ve önde gelen teknoloji şirketlerinden Medianova işbirliğiye oluşturulan “canlı yayın altyapısı” sayesinde pay sahipleri, temsilciler ve aracı kuruluşlar fiziken genel kurula katılmaksızın internet erişimi olan her yerden genel kurulu canlı olarak izleyip oylarını kullanabiliyorlar.
EGKS’ye ilişkin eğitimler, MKK ve Sermaye Piyasası Lisanslama, Sicil ve Eğitim Kuruluşu A.Ş. işbirliğiyle uzaktan erişimli elektronik eğitim platformu üzerinden verilirken, dileyen her yatırımcı bu eğitimlerden ücretsiz olarak yararlanabiliyor.
EGKS, getirdiği yenilikler, İstanbul Borsa’sındaki şirketlerin şeffaflığının artmasına yaptığı katkılar ve hak kullanımının önündeki engelleri kaldırması açısından tüm paydaşlar için dünyadaki ilklerden biri olmasının yanında,kurumsal yönetim derecelerini artırmak isteyen şirketlerimiz için de önemli avantajlar sunuyor. EGKS’nin şirketlerimizin kurumsal yönetim etkinliğinin, uluslararası alanda kabulünün ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunması bekleniyor. Ayrıca ortaklar ve şirketler arasında artan bilgi alışverişi, şeffaflık ve uluslararası mevzuata uyum gösteren yapısı sayesinde EGKS’nin Türkiye’nin küresel çapta yatırımcılar açısından daha cazip hale gelmesine destek olacağı ve İstanbul Finans Merkezi projesine önemli katkı sağlayacağı belirtiliyor.
http://itadvisor.com.tr/

17 Ekim 2012 Çarşamba

Dynamics NAV & TTK Çözümümüz Semineri Başarı ile Gerçekleştirildi!

Tradesoft Business Services, ERPGazetesi ile birlikte 12 Ekim 2012 Cuma günü “Dynamics NAV & TTK Çözümümüz” seminerini Microsoft Türkiye ofisinde başarı ile gerçekleştirdi. Seminerin açılış konuşmasını Microsoft İş Ortağı Yöneticisi Güçlü Bilgi sonrasında Tradesoft Danışmanlık Servisleri ERP Grup Müdürü Ümit Gürbüz Microsoft Dynamics NAV üzerinde TTK Çözümleri ile ilgili sunumu ile katılımcıları bilgilendirdi.

Yeni Türk Ticaret Kanunu, herkesin merakla beklediği konuların başında geliyor. 1 Ocak 2013'te yürürlüğe girecek Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatımızda pek çok şey değişecek gibi gözüküyor. İş hayatındaki değişiklikler aynı zamanda ERP için de hareketlilik demek. Firmalar kullandıkları yazılımların en azından muhasebe modüllerinin yeni TTK ile uyumlu olmasını bekliyor. ERP yazılım sağlayacıları ve İş Ortakları firmalara çözüm sunmaya çalışıyor.

50’nin üzerinde katılımın olduğu Microsoft Dynamics NAV ve TTK Çözümümüz konulu seminerimize desteklerinden dolayı tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz.






11 Ekim 2012 Perşembe

Davetlimizsiniz : Yeni Türk Ticaret Kanunu için Microsoft Dynamics NAV çözümleri

Yeni TTK ... Herkesin merakla beklediği konuların başında geliyor. 1 Ocak 2013'te yürürlüğe girecek Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatımızda pek çok değişecek gibi gözüküyor. İş hayatındaki değişiklikler aynı zamanda ERP için de hareketlilik demek. Firmalar kullandıkları yazılımların en azından muhasebe modüllerinin Yeni TTK uyumlu olmasını bekliyorlar. ERP yazılım sağlayacıları ve İş Ortakları firmalara çözüm sunmaya çalışıyorlar.

ERP Gazetesi ile birlikte Tradesoft olarak 12 Ekim'de Microsoft Türkiye Ofisi'nde Microsoft Dynamics NAV üzerinde Yeni TTK Çözümlerini sunacağı bir etkinlik gerçekleştiriyor olacağız.


7 Ekim 2012 Pazar

Kamu bulut bilişim harcamaları 2016’da 100 milyar doları bulacak

IDC’nin yaptığı araştırmaya göre 2012-2016 yılları arasında şirketlerin bulut bilişim servisleri için yaptıkları harcamalar artmaya devam edecek.
“Worldwide and Regional Public IT Cloud Services 2012-2016 Forecast” başlıklı raporda ticari olarak kullanımı geniş alanlar için yapılan bulut bilişim servis harcamalarının 2016’da 100 milyar doları bulması bekleniliyor.
Geniş kitlelere sunulan hizmetlerin buluta taşınması anlamında kullanılan kamu bulut bilişimdeki harcamaların 2012’de ise 40 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Rapora göre 2012-2016 yılları asında kamu bulut bilişim servislerindeki birleşik gelir artış oranı yıllık bazda yüzde 26,4 düzeyinde gerçekleşecek. Bu aynı zamanda bu dönemde tüm bilişim sektörünün 5 kat üzerinde bir büyüme oranı demek.
Kamu bulut bilişim harcamalarında önümüzdeki beş yıl içinde en büyük paya ise “servis olarak yazılım” alanının sahip olacak
 
 

Yeni TTK ile ilgili 3 yeni yönetmelik yayınlandı

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'na Dayanarak Hazırlanan 3 Yeni Yönetmelik Resmi Gazete Yayınlandı
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren ticaret şirketlerinin denetimleri, yıllık faaliyet raporunun içerik ve şekli ile anonim şirket genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılma ve öneride bulunma ile ilgili konulara açıklık getiren üç yeni yönetmelik, Resmi Gazete'nin bu günkü (28.08.2012 tarih ve 28395 Sayılı) sayısında yayınlandı.

Yayınlanan Yönetmelikler:

29 Ağustos 2012 Tarihli ve 28396 Sayılı Resmî Gazete yayınlanan tebliğler:

Interpromedya İlk 500 Bilişim Şirketi 2011 sonuçları açıklandı

Interpromedya’nın bu yıl 13. kez düzenlediği Türkiye’de bilişim alanında yapılan araştırmanın, Bilişim 500’ün sonuçları açıklandı. 2011 yılı ilk 500 bilişim şirketi listesinde  Tradesoft her geçen sene büyüyen cirosu ile bu sene de geçen senelere göre bir adım daha yukarı çıktı ve 150’inci olarak ilk 500 firma arasına girmeyi başardı.
 Tradesoft son 4 yıl içerisinde olduğu gibi ilk 500 arasında yer almayı başardı;
2008 yılında 182., 2009 yılında 157., 2010 yılında 156. sırada, ve 2011 yılında ise artan toplam satış geliri ile 150. sırada yerini alan Tradesoft’u başarısından dolayı tebrik ediyoruz.
"BİLİŞİM PAZARI 2012'DE 30 MİLYAR DOLARI AŞACAK"
Araştırmanın Türkiye bilişim pazarına ilişkin ortaya koyduğu verilere göre, BT donanımı, yazılım ve hizmetleri içeren bilgi teknolojileri pazarı yüzde 12,7 büyürken, telekom donanımı ve taşıyıcı hizmetleri içeren iletişim teknolojileri pazarı yüzde 1,9 küçüldü.
Bilgi ve iletişim teknolojileri toplamı olarak bilişim pazarı ise 2011'de yüzde 2 artışla 29 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.
Gecede, İnterpromedya yetkilileri, bilişim pazarının 2012'de yüzde 6 büyüyerek 30 milyar doları aşacağı tahminini de paylaştı. Büyüme tahmini bilgi teknolojileri pazarı özelinde yüzde 14,1, iletişim teknolojilerinde yüzde 2,6 olarak ortaya kondu.
“CEO'LAR 2012'DE HEDEF BÜYÜTTÜ”
Bu arada törende, araştırma kapsamında, ilk 500'deki 446 bilişim şirketinin üst yöneticilerinin (CEO) katılımıyla gerçekleştirilen anket sonuçları da açıklandı. Buna göre CEO'ların yüzde 55'i 2012 büyüme hedeflerini artırdıklarını belirtirken, hedeflenen sektörler arasından yüzde 50,4 ile kamu, yüzde 43,7 ile finans, yüzde 41,5 ile telekom ilk üçte yer aldığı açıklandı.
Anket sonuçlarına göre şirketlerin yüzde 58'inin Ar-Ge yatırımı yaptığı tespit edilirken, Ar-Ge harcamalarının toplam ciro içindeki payının önceki yıla oranla yüzde 1 artışla yüzde 13'e ulaştığı gözlendiği belirtildi.
CEO'lar en önemli sorunlarının başında nitelikli insan kaynağı sıkıntısını yüzde 65,2'lik oranla birinci sırada gösterirken, gündemlerinde yer tutan başlıklardan öne çıkanları sırasıyla markalaşma, çevrecilik, yeni sektörlere yatırım, Ar-Ge ve inovasyon yatırımları, sosyal sorumluluk ve reorganizasyon olarak sayıldığı araştırmalar sonucu ortaya çıktı

Customization (Özelleştirme) ERP İmplementasyon Projelerinin Dipsiz Kuyusu

ERP çözümleri başlı başına kompleks çözümlerdir. Özellikle son dönemde gitgide fonksiyonelliği artan yeni jenerasyon ERP çözümlerinin işletmenizde neredeyse dokunmadığı departman, operasyon ve kişi yok gibidir.
Bu kadar kapsamlı bir yazılımı aldığınızda o yazılımın size sunduğu standartları mı kullanacaksınız yoksa her şeyi kendi işleyişinize göre özelleştirecek misiniz? Ya da ne kadar özelleştireceksiniz? Nerede duracaksınız? Bu size yarar mı getirecek, zarar mı?
ERP çözümlerinin kapsamı ve karmaşıklığı arttıkça bu soruların cevaplarını vermek de gitgide zorlaşıyor. Customization temel olarak bir ERP sisteminin, işletmenin iş süreçlerini birebir yansıtmadığı durumlarda yazılımı işletmenin süreçlerine uyumlandırmak için ek kod yazılması anlamına geliyor. Bu, ERP implelementasyonu yapan işletmelerin çoğunluğu tarafından tercih edilen yöntemlerden biri.
Öyle ki Panaroma Consulting şirketinin yaptığı araştırmaya göre 2010 yılında, ERP implementasyonu yapan işletmelerin sadece %15’i yazılımı olduğu haliyle ya da çok az bir özelleştirme ile kullanıma almış.
Özelleştirme çoğu durumda üzerinde çok iyi düşünülüp taşınılması gereken bir süreçtir. Avantajları olduğu kadar pek çok dezavantajı da olabilir ve siz bunu projenin başlangıcında çok da kestiremeye bilirsiniz.
Özelleştirme Yaparken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Bir işletmede ERP projesi başladığında ilk akla gelen şey yazılımı işletmenin süreçlerine birebir adapte hale getirilmesi olur. Bir dakika! Siz zaten süreçlerinizi çok iyi yönetemediğiniz için böyle bir yazılıma ihtiyaç duymamış mıydınız? Özelleştirme belki iyi bir yöntem gibi görünebilir ama aynı zamanda tüm ERP projenizi büyük zorluklar içerisine çekecek bir dizi sorunun da başlangıcı olabilir. Seçim işletmenizdeki proje yöneticinizin ellerinde ama öncesinde çok iyi düşünüp taşınmak ve pek çok soruya açık cevaplar vermek gerek.
ERP danışmanlarının büyük çoğunluğu satın aldığınız yazılımda çok da fazla özelleştirme yapmamanızı size tavsiye ederler. Bu aslında çok doğru ve haklı bir tavsiyedir.
İşte danışmanların özelleştirme önermemelerinin nedenleri:
Özelleştirme Subjektif Bir Yöntemdir
Özelleştirme talebinde bulunan son kullanıcılar genellikle nerede durmaları gerektiğini bilemezler. Bu gün istedikleri değişikliklerin, gelecekte yazılımda ve projede finansal, teknik, performans ve zamanlama açısından doğurabileceği etkileri, yazılımdaki diğer modüllerle olan entegrasyonda oluşturabileceği karışıklıkları önceden göremezler, bilemezler. Elbette bu öngörülerde bulunmak onların işi değildir. Bu konuda genel yaklaşım “Biz bu yazılıma para ödedik o yüzden bizim her istediğimizi yapabilmesi gerek” yönündedir. Ancak çoğu zaman son kullanıcılar isteklerinin doğru bir analizini ve tanımlamasını bile yapamayabilir. O yüzden ortaya herkesin kendi isteğine göre çekiştirdiği ve maalesef özel istek ve beklentileri ile yazılımın işletmenin bütününe katacağı faydaları büyük oranda yok ettikleri bir yap boz tahtası çıkabilir

Özelleştirme Pahalı Bir İştir
Yazılımı satın aldığınız tedarikçi yazılımı size olduğu haliyle (-as is) satmıştır. Bu yüzden yazılım üzerinde istediğiniz her değişiklik için vereceği danışmanlık, kod geliştirimi, test-analiz v.b. hizmetleri size belli fiyatlarda adam/gün ücretleri üzerinden faturalandırılacaktır. Ayrıca özelleştirmeler için yapılan analizler, kod geliştirimleri ve bu kodların detaylı olarak test edilmesi proje süresini ciddi biçimde uzatacaktır. Zamanında bitiremediğiniz bir ERP projesi, bitene kadar sizin maliyet hanenize yeni kalemler eklemeye devam eder.

ERP Projeleri Re-Engineering için En Doğru Zamandır
Yazılımı özelleştirme opsiyonundan önce şirketin iç süreçlerini gözden geçirmek ve bunu yaparken de ERP yazılımının size sunduğu süreçlerle ilgili uygulama danışmanlarının önerilerine kulak vermek doğru bir yaklaşım olacaktır. ERP yazılımları yüzlerce işletmede hayata geçmiş pek çok başarılı uygulama ile her geçen gün bir işletmeyi daha verimli yönetmek üzere geliştirilmektedir. Bu yüzden önerileri dikkate almanız size çok şey kazandıracaktır.

Özelleştirmeyi Talep Eden Kullanıcı İşten Ayrılabilir
ERP projelerinde herhangi bir özelleştirme durumunda bu özelleştirmeyi talep eden kişi işten ayrılabilir. Bu ERP projelerinde sık karşılaşılan bir durumdur. Onun yerine işin başına geçen kişi öncelikle bu özelleştirmenin nasıl, nerede ve ne için yapıldığını anlamaya çalışır ve bir ihtimal bu özelleştirmeyi o kadar da gerekli bulmayabilir ve hatta süreci tersine çevirebilir. Bakış açıları doğru yanlış demek mümkün olmasa da bir konu üzerinde çalışan herkes aynı bakış açısına sahip olmayabilir. Bu yüzden yukarıda da belirtildiği gibi özelleştirme çoğunlukla subjektif bir iştir.

Özelleştirmeye ilişkin dokümantasyon yapılması genellikle unutulur
Özelleştirmeyi yapan veya yaptıran çalışanın işten ayrılmasının üzerine bir de bu konuda elde hiç doküman olmaması işin tuzu biberi olur. Genellikle özelleştirmelerde hangi ekranda, hangi fonksiyon için ek kod yazıldı, hangi değişiklikler yapıldı bunların kayıt altına alınması unutulur. Binlerce kod satırı arasında, temel ürünün kod yapısında yapılan değişikliklerin veya ek olarak yazılan kodların nerede olduğunu bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer.

Özelleştirilmiş Kodların Upgrade Edilmesi Zordur
Ana ürünün kod yapısında değişiklik yapmak her zaman içerisinde büyük riskleri barındırır. Bu kodların her ürün upgrade’inde düzenli olarak ayrıca upgrade edilmesi gerekir. Bu da zor bir iştir. Özellikle sisteminizi yasal değişikliklerin sonucu oluşan hesaplama ve ek fonksiyon geliştirimlerinin yer aldığı yeni versiyonlara upgrade ettiğinizde bu yeni fonksiyonların sizin kurumunuza özelleştirdiğiniz yazılım üzerinde de sorunsuz çalışacağını kimse garantileyemez. Bu durumda ne yaparsınız yeni versiyonu da tekrar customize edersiniz ve bu kısır döngü böylece sürüp gider. Üstelik her defasında bu işlemler için tedarikçinize epey bir para ödemek durumunda kalırsınız.
Bu yüzden özelleştirmede ana ürün yapısına ve kod bütünlüğünde değişiklik yapmak şimdi işinizi görse de ileride sizi pek çok sorunun yaşanacağı bir sistem ile baş başa kalmanız anlamına gelebilir.

ÖZETLE
Customization ERP implementasyonu yapan işletmelerin %100 kaçınabilecekleri bir şey değildir. Öyle ya da böyle satın aldığınız ERP çözümü üzerinde kurumunuza özel uygulamalar hayata geçirmek istemek sizin en doğal hakkınızdır. Asıl mesele bu özelleştirme sürecinin iyi planlanmasında ve nerede duracağınız iyi belirlemenizde yatar.
ERP çözümünüzün size rekabet avantajı kazandırma özelliği temel fonksiyonlarında yaptığınız özelleştirmelerden ziyade bu sistem üzerinde sahip olduğunuz güçlü analiz ve raporlama yeteneği ve sistem üzerine inşa ettiğiniz mobil aplikasyonlar, B2B, B2C v.b. uygulamalar sayesinde müşterileriniz ile etkileşiminizi ne ölçüde artırdığınız ile alakalıdır.
Özlem Açıkel Turhan

Hizmet Sektöründe ERP Uygulamaları

“Mamul”ün tanımlanabilir olmasına karşılık “hizmet” kavramıyla ilgili olarak, hizmete özgü nitelikleri yansıtan herkesçe kabul görmüş bir hizmet tanımı bulunmamaktadır. Bununla birlikte temel ve ortak özelliklerine bakıldığında hizmetler; maddi olmama (fiziksel varlığa sahip olmama), türdeş olmama, üretim ve tüketimin aynı anda gerçekleşmesi ve stoklanamama gibi özellikleri ile ön plana çıkmaktadırlar.
Maddi olmayan ve depolanamayan malların pazarlandığı bu sektörde ERP uygulamalarını anlatmadan önce bu sektörün mallarının satışı sırasında tüketici ve üretici arasında yaşanan ve yüz yüze etkileşimle ortaya çıkan değişimi anlamak gerekir.
Hizmet sektörünü diğer sektörlerden ayıran en önemli fark %100 tanımlanamayan, müşteriden müşteriye değişiklik gösterebilen malların pazarlanmasındaki zorluktur. Bu zorluk sayesinde bu sektördeki firmalarda yönetimsel ve operasyonel anlamda ciddi esneklik ihtiyaçları ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda bu zorluk ERP gibi standart yapıların öngörüldüğü sistemlerin bu sektörde kullanılabilmesini de zora sokmuştur. Ürünleri genelde standart olan ve seri üretim yapan işletmelere uygun olarak geliştirilmiş ERP yazılımları, depolanamayan, gözle görülmeyen, net tanımları olmayan malların satıldığı bu sektörde nasıl bir çözüm getirebilirdi ki.
İşte bu noktada bazı ERP yazılım firmaları, önce kendi firmalarında bizzat sıkıntı çektikleri hizmet satışını çözmek için kendi yazılımlarını konfigüre etmeye ve kullanmaya başladılar. Kendi yazılımları ile hizmet satışını kusursuz bir biçimde yöneten bu firmalar pazarda ciddi bir sıkıntı olan boşluğu da görerek doldurmaya başladılar.
Hizmet sektöründe “Satış - CRM uygulamaları”, “Satış sonrası servis ve bakım uygulamaları”, “Proje - Aktivite” uygulamaları adapte edilmeye ve diğer ERP unsurları ile entegre olmaya başladı.
Geldiğimiz noktada artık;
* İşi sadece yüzlerce müşterilerine teknik servis hizmeti vermek olan,
* Çağrı merkezinden binlerce müşterisine sanal ürün/hizmet satışı yapan,
* Birçok firmaya temizlik, güvenlik, bahçe bakımı vb. konularda personel tedarik eden/kiralayan,
* İşi kalibrasyon ve ölçüm hizmeti vermek olan,
* Ve daha birçok örneklendiremediğimiz diğer tüm hizmet sektörleri için,
satıştan satın almaya, envanterden servis yönetimine, bakıma, proje- aktivite yönetimine ve entegre finans uygulamalarına kadar tek bir yazılım kullanarak süreçlerini yönetebilme imkanı var.
Bu durum ERP işini standart bir çözüm olarak görmeyen, altyapısı müşteriye göre geliştirilebilen ve hatta değiştirilebilen, her türlü ilave çözüme açık olan sistemlerle bu noktalara gelmiştir.
Yazımın başında da ifade ettiğim gibi, hizmet sektörü esnek yönetimi gerektiren bir sektör ve bu işi yazılımla yönetmek istiyorsanız esnek bir yazılımla yola çıkmanız şart.
Erhan Sunguroğlu
IAS Türkiye
Satış ve Pazarlama Müdürü

CFO'lar IT'cilerden ne ister?



Teknoloji olmaksızın bir firmayı işletemezsiniz ama finans departmanının sağladıkları olmadan da teknolojiye yatırım yapamazsınız. Uzun zamandır durgun olan ekonomi yüzünden, finans ve IT arasındaki güç dengesi bu günlerde CFO (chief financial officer) tarafına ağır basıyor.Atlanta merkezli Tatum LLC firmasının CFO partnerlerinden Bob Martins, “ekonominin sıkıntıya girdiği zamanlarda yönetici tarafındaki güç dinamiği değişiyor,” şeklinde konuşuyor. “Şu anda her türden kararın verilmesi her zamankinden daha fazla hassasiyet gerektiriyor.”Finans müdürü olarak şimdi gerçekten ihtiyacınız olan şeyi ortaya çıkarmak için IT liderinize başvurma zamanı. Birkaç CFO, teknoloji önderleriyle olan görüşmelerini bizimle paylaştı.
Bana Bulut Bilgişlem Deme
Hemen hemen tüm işletme yöneticileri bulut bilgiişlem hakkında söylenenleri duymuştur. Ancak bunların büyük bir kısmı abartıdan oluşuyor. Dolayısıyla bulut bilgiişleme yatırım yapılmasını talep eden herhangi bir CIO’nun söylentilerden daha fazlasına ihtiyacı var.Yeni başlayanlar için, CIO’ların kendi işlerinde onu nasıl kullanacaklarını tanımlamaları gerekiyor, diyor Martins.“Onun ne olduğu ve ne yaptığı konusunda belirli tanımlamalar yok. Bu yüzden neler olacağıyla ilgili olarak net tanımlamalara gereksinim var,” diye konuşuyor Martins. “CFO parasal olarak elde edilecek avantajları, gerçek maliyetleri ve gerçek riskleri görmek ister.”Bu analizin sunulması güç olabilir.Waltham, Massachusettes merkezli Accounting Management Solutions Inc.’in CFO’su Don MacKenzie, CFO’ların muhtemel faydalara (genişletilmiş depolama kapasitesi, azalan maliyetler, daha kolay yönetim) alışkın olduklarını ancak tüm bu avantajların gerçek olduğunu ispatlayan verilerin çok zor gösterildiğini ifade ediyor; bilhassa maliyet azaltmayla ilgili olanlarının.“İyileştirilmiş ROI’yi göstermek zor. Bulut bilgiişleme geçerek tonlarca maliyet tasarrufu elde edebileceğimizi henüz göremiyoruz,” diyor MacKenzie.Bununla birlikte, bulut bilgiişlemin riskleri hususunda CFO’ların CIO’lardan daha fazla ilgilendiklerini de ekliyor. Özellikle güvenlik konusunda endişeliler. Şunu merak ediyorlar: Materyal firma sunucularının dışında bir yerde tutuluyorken, güvenli bir erişim ve yedekleme nasıl sağlanacak?MacKenzie, CIO’ların bulut bilgiişlemden abartılı bir biçimde bahsetmeyi bırakarak daha ileri gitmelerini ve iş tanımlarına uygun bir biçimde IT olarak neden bulut bilgiişlemi kullanmaları gerektiğini açıkça ortaya koyan bir çalışma yapmaları gerektiğini vurguluyor. Bu çalışmayla gerçek maliyetlerin ve kazanımların, potansiyel risklerin ve bunların nasıl yönetileceğinin de gösterilmesi elzem.Sonrasında CIO’lar bu raporları örnek olay analizleriyle desteklemeli, diyor MacKenzie.“Eğer bir CIO bana gelip bulut bilgiişleme geçmek istediklerini söylerse, gayet güzel, bana bunu gerçekleştiren bir firma örneği ver derim ve işe yaramış mı diye sorarım.” diyor Martins.
Hoşçakal Abartı
Ekonominin daha iyi olduğu dönemlerde, Mackenzie, daha pahalı bir sistemi satın almaya ikna edilebilirdi; tabi ekstra fonksiyonlar veya daha iyi bir kullanım seçenekleri sunduğu takdirde. Fakat bu günlerde, maliyet ve fonksiyonellik arasında süregelen savaş maliyet tarafından kazanılıyor. Dolayısıyla firması yeni bir müşteri ilişkileri yönetim yazılımına gereksinim duyduğunda, MacKenzie CIO’suna “Belki de ihtiyacımız olan bir Cadillac değildir. Problemimiz bir Chevrolet ile daha iyi çözülebilir.” dedi.Her zaman olduğu gibi (hem iyi hem de kötü zamanlarda) MacKenzie, CIO’nun birden fazla sisteme bakarak bir analiz yapmasını bekledi. Bu, her birinin maliyeti, ne gibi özellikler sundukları ve her bir bileşenin ne tür bir ROI sağlayabileceği gibi ayrıntılı bir analiz olmalıydı. Fakat finansal baskı yüzünden MacKenzie ağırlığın neredeyse tümüyle maliyet tarafına kaydığını itiraf ediyor.“Geçmişte finansal bir analizin yapılmadığını söylemiyorum ama o zamanlar daha çok fonksiyonellik ve yazılımın diğer uygulamalarla olan bağlantısı ön plandaydı. Mali endişeler sebebiyle bu durum değişti,” diyor MacKenzie.Günümüzde durum bu şekilde değil. CIO’nun sunduğu seçeneklerden bir tanesi “üzerinde yok yok olan bir gorildi,” diyor MacKenzie. “Ama biz analiz yaptıktan sonra, çok daha ucuz olan daha uygun olanına yöneldik.”
Elinizdeki Oyuncakla Oynayın
Palo Alto, Kaliforniya’daki Tibco Software, geçmişte IT’ye önemli yatırımlar yaptı. Bunlardan bir tanesi de bir ERP sistemini satın almalarıydı. Dolayısıyla idari başkan yardımcısı ve CFO Sydney Carey, daha fazla donanım veya yazılım satın almak için kesenin ağzını açmadan önce, firmanın mevcut kaynaklardan tam olarak yararlandığından emin olmak istiyor.“Resesyonla birlikte yaptığımız yatırımları daha hassas değerlendiriyoruz. Yani bunlardan tam olarak yararlanabiliyor muyuz sorusunu sormamız gerekiyor,” diye konuşuyor.Carey bunu şöyle açıklıyor. “Doğru insanlarla, doğru zamanda, doğru kararları vermek için kendi sistemlerimizi kurmamız gerekiyordu; altyapıya herhangi bir büyük yatırım yapmadan,”.Bu da ERP sisteminden daha iyi faydalanmak için CIO ve IT ekibiyle birlikte çalışma anlamına geliyor. Bu itibarla, Carey firmanın sipariş sistemini daha verimli yapmak üzere IT çalışanlarının iş süreçleri yönetim yazılımı ve diğer programları ERP’nin ön yüzüne eklemesini sağladı.Her ne kadar ek yazılımlar bir takım şirket içi geliştirmeleri gerektirse de, yapılan yatırım tamamen yeni bir sistemi satın alarak devreye sokmaktan daha hızlı ve daha ucuz bir çözüm oldu. Belirgin sonuçlar elde edildi: Carey’in açıklamalarına göre, siparişlerden sorumlu olan departman hem doğruluk yüzdesini arttırdı hem de herhangi bir yeni çalışana lüzum kalmadan işlem adedini iki katına çıkardı.
İşin Mevcut Gereksinimlerini Bilin
Teknoloji yöneticilerinin, firmalarının iş stratejisinin farkında olması her zaman için öncelikler arasındadır. Bununla birlikte CFO’lar, zor zamanlarda IT’nin güncelliği sağlaması ve neredeyse günlük bazda kurumsal değişikliklere yardımcı olmaya hazır olmasının, bir zorunluluk olduğunu söylüyor.Örneğin, gelişmiş polimer yapıları üzerinde çalışan Teknor Apex firması yakın zamanda Hollanda Merkezli Sarlink firmasını satın aldı. CFO Jim Marrison, IT ekibinin söz konusu birleşmenin zorluğunu anladığından emin olmak zorundaydı.O IT’ye şu mesajı verdi. Öngörülebilir gelecek için yeni satın almayı mevcut yapıya entegre etmek sizin 1. inci önceliğiniz. Altı ila dokuz ay için IT fazlasıyla bu satın almayla ilgili çalışacak. Esasında sadece IT değil tüm firma için aynı durum söz konusu, şeklinde konuşuyor Morrison.Morrison, bu satın almayla birlikte IT’nin firmanın stratejisini daha ileri taşımasına yardımcı olmasının önemli olduğunu, departmanın hızlı bir biçimde önceliklerini ayarlaması gerektiğini ifade ediyor. Emin olmak adına Morrison, CIO’sunun verimliliği artıracak ve tasarruf sağlayacak uzun vadeli stratejik yol haritasını destekliyor. Ama o aynı zamanda firma büyürken, IT’nin kaynakları arttırabilmesine de ihtiyaç duyuyor.Tatum’dan Bob Martins bunda hemfikir. Bir CIO’nun firmasının kısa vadeli finansal durumunu, yakın dönem teknoloji gereksinimleriyle birlikte mevcut risk tolerans seviyesini ve gelecek vizyonunu anlaması gerektiğini ifade ediyor.Tüm bunları anlamanın CIO’ya firmasının ihtiyaçlarını hemen karşılayan projeleri daha iyi belirleyerek öncelik vermede yardımcı olacağını belirtiyor Martins.
Bana Güvenebileceğim Bir ROI Göster
Martins, CIO’ların fiyat etiketlerinin ötesine ve bir teknoloji yatırımı için çalışma yaptıklarında gelecekte elde edilmesi hedeflenen kazanımlara bakmalarını istiyor. Martins fiyatların bir IT yatırımından elde edilecek gerçek kazançları hesaplamada yeterli olmadığını belirtiyor.“ROI’ler her zaman gözümün önünde ve bunlar yaptığınız değerlendirmelere bağlı olarak geniş çapta değerlere sahip olabilir,” diye konuşuyor.Washington bölgesinde bir hükümet yüklenici firması için geçici CFO olarak çalışan ve başka iki firmaya da finansal danışmanlık yapan Martins, CIO’ların sundukları ROI tablolarında daha fazla ayrıntı vermeleri gerektiğini ifade ediyor.Örneğin, 500,000 dolarlık bir yatırım gelirlerde 2 milyon dolarlık bir artışa yardımcı olacaksa, ROI’nin gerçekleşmesi muhtemel kazanca göre oluşturulması gerekir, diyor Martins.Ve IT yöneticilerinin aynı zamanda her bir yatırımla bağlantılı riskleri belirlemesi gerekiyor.“Eğer 500,000 dolarlık bir harcama varsa, başarının büyüklüğünü, başarı olasılığını ve başarısız olma riskini hesaba katmalısınız. Çünkü yatırımın geri dönüşünü uygun bir biçimde hesaplasınız dahi, risk maliyetini değerlendirmediğiniz takdirde tam doğru bir ROI oluşturmuyorsunuz demektir,” şeklinde konuşuyor Martins.Martins, doğrudan üzerinde çalışmadığı ama bilgi sahibi olduğu bir vakaya dikkat çekiyor. Bu olayda bir IT departmanı 2 milyon dolarlık bir CRM sistemi geliştiriyor ancak söz konusu sistem ilgili maliyetlerin tümü hesaplanmaksızın veya ne kadarlık bir geri dönüş sağlayacağı değerlendirilmeksizin onaylanıyor.Sonuç olarak firma umulanın ancak yarısını verebilen bir sistem ortaya çıkartıyor; maliyetler ise beklentilerin iki katına çıkıyor. Ve bunlar bozulan bir ekonomide ve firmanın pazarı küçüldüğünde gerçekleşiyor.“Bu olay firmanın performansın üzerinde ciddi anlamda olumsuz etki yaptı,” diyor Martins. Dahası, firmanın önemli bir zamanda yeni işler oluşturma yeteneğini sınırladı. Daha doğru yatırım öncesi projeksiyonlarla, firma şu anda çok daha iyi bir pozisyonda olabilirdi; ya da en azından daha ucuz bir CRM sistemi kullanıyor olabilirdi.
Kısa Vadeli Kazançları Vurgula
Breslin Longsreth, CIO’sunun faydaları hızlı bir biçimde gerçek yapan projeleri bulmasını istiyor.“Bu tamamen kısa ve uzun vade geri dönüşlerle ilgili,” diyor Seattle merkezli A Place for Mom firmasının finans müdür yardımcısı Longstreth.Onun durumunda, firması tüm yazılım lisanslarını yeniden yapılandırma, ekipmanları standart hale getirme, telefon ve bilgisayar servislerini terfi etme kararı almıştı. Longstreth söz konusu projenin tamamlanması için firmanın altı maddeye baktığını (kendisi ortaya çıkan fiyatı paylaşmadı) ancak ROI’nin bir yıl içinde gerçekleşebileceğini belirtti.“Eğer sağlam, hızlı bir ROI olduğunu düşünürsek çabuk hareket ediyoruz. Ama eğer net değilse muhtemelen onu gerçekleştirmeyiz,” diye konuşuyor Puget Sound Business Journal’ın 2010 Yılın CFO’su yarışmasının finalistlerinden Longstreth.Longstreth firmasının çok hızlı bir biçimde büyüdüğünü ve bu yüzden önümüzdeki birkaç yıl içinde IT’den nelere gereksinim duyacağını tahmin etmenin güç olduğunu ifade ediyor. İşte bu yüzden lider IT çalışanlarını, hızlı ROI’lere sahip projeler üzerinde düşünmeleri için cesaretlendiriyor.Bir başka neden de ekonomi, diye konuşuyor. Her ne kadar firma mali açıdan sağlıklı olsa da, Longstreth uzun vadeli bir ROI’ye sahip bir teknolojiye nakit yatırmak istemediğini, çünkü aksi halde bunun firmayı nakit sıkıntısına sokabileceğini belirtiyor.“Geri dönüşü üç ila beş yıl içerisinde olacak bir şeye yatırım yapmak şu an için fazlasıyla riskli,” diye ekliyor.
Uzun Vadeli Olanları İptal Etme
Sıkıntılı bir ekonomiye rağmen, Teknor Apex’ten Morrison, CIO’sunun firmanın uzun vadeli hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak projeleri önermeye devam etmesini istiyor.“Stratejik refahımız için gerekli bir proje varsa, ekonomi kötüye gidiyor diye onu IT’nin geri planda tutmasını istemem,” diye konuşuyor Morrison.Özel ve bir aile şirketi olarak Teknor Apex, daha çok uzun vadeli sonuçlara odaklanabilme lüksüne sahip, diye ekliyor Morrison. Ama bu kurumsal ajandayı desteklemeyen IT projelerini fonlayabileceği anlamına gelmiyor; özellikle günümüz ekonomisinde.“Donanım terfilerinin dışında, IT perspektifinden yaptığımız her şey stratejik olmaya veya verimliliği artırmaya yönelik,” diye açıklıyor Morrison.2007 yılında pazar güneye kaydığında, Morrison firmanın çalışan sayısını % 5 ila % 10 oranında azalttığını, ama aynı dönemde kredi departmanı için 150,000 dolarlık bir yazılım harcamasına onay verdiğini ekliyor. “O muhtemelen şimdiye kadar yaptığımız en iyi projelerden biriydi,” diye konuşuyor. Çünkü bu projeyle kredi departmanındaki çalışan sayısı azaltılırken aynı anda performans artışı sağlanmış. Sonuç itibariyle yeni sistemi iki yıl içinde kendini amorti etmiş.Morrison IT yöneticilerinin bu türden teknoloji yatırımlarını öne çıkardıklarını görmek istediğini ifade ediyor.“Biz IT’yi, verimsiz bir firmaya imkan tanıyan fırsat olarak görüyoruz. IT sistemlerinin, performansları için elzem olmadığını düşünen bir fonksiyon yoktur herhalde. Dolayısıyla, onlara ihtiyaç duyduklarını sağlıyoruz. Onların yapması gereken iyi bir geri kazanımın olduğunu göstermek.” şeklinde konuşuyor Morrison.
CFO’ya Nasıl Satacaksınız?
Çoğu CFO IT’yi halen bir kara kutu gibi görüyor; onlar IT’nin organizasyonları için yarattığı değeri göremiyorlar, diyor araştırma ve danışmanlık servisleri firması The Corporate Executive Board’un yöneticilerinden Gregg Rosenberg.Dolayısıyla IT yöneticilerinin bugün finans müdürlerini yeni bir teknolojiye yatırım yapmaları konusunda ikna etmek için uzun zaman harcamaları şaşırtıcı değil, diyor Rosenberg.Bazı değişiklikler yaparak, IT yöneticileri önlerine çıkan engelleri aşabilir ve CFO’ların daha fazla projeyi onaylamalarını sağlayabilir, diyor Rosenberg ve diğer danışmanlar. Bu değişiklikler, önerilerin farklı bir açıdan hazırlanmasını ve teknolojinin yarattığı iş değerlerini öne çıkartan harcama taleplerini de içermeli.Rosenberg hazırladığı bir raporunda, IT projelerinin maliyet ve geri dönüşlerini net bir biçimde ortaya koymak için CIO’ların atması gereken yedi adımı yazıyor.
· Gereksinimleri tespit et
· İlişkiyi yansıt
· Sorumluluğu merkezileştir
· Esnek olarak faturalandır
· performansı özendir
· stratejik olarak fiyatlandır
· kaynak haritasını çıkart
Her bir adım altında daha küçük görevleri barındırıyor elbette ama Rosenberg, IT’nin maliyetlerin hesaplanması ve sunumunu değiştirmek için yaptığı her hamle CFO’lar tarafından olumlu karşılanacak, şeklinde konuşuyor.
Bunun ötesinde, IT yöneticilerinin büyük altyapı geliştirmelerini daha küçük, belirli departman seviyesinden taleplere yönelmesi gerekiyor. Örneğin, eğer IT departmanı firmanın yeni bir ERP sistemine ihtiyacı olduğunu düşünüyorsa, CIO muhasebe bölümünün talep ettiği yeni bir uygulamanın mevcut ERP sistemi terfi edilerek daha iyi ve efektif bir sonuç alınmasını sağlayabileceği üzerinde çalışabilir.
Rosenburg ayrıca iki sistem karşılaştırılırken, hem mevcut hem de talep edilen senaryolara ait toplam sahip olma maliyetini (TCO) dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor. IT departmanının yeni bir ERP sistemini istediği durumda, örneğin, CIO mevcut ERP sistemi içerisindeki muhasebe uygulamasının TCO’sunu, ardından da terfi edilmiş ERP sistemindeki uygulamanın TCO’sunu hesaplayabilir.
Taleplerini kabul uygun hale getirmenin yanı sıra, başarılı teknoloji yöneticileri firma yöneticilerinin dikkate aldığı önemli iş ölçülerini ve anahtar göstergeleri kullanmak durumundalar, diye konuşuyor Georgia Institute of Technology profesörlerinden Saby Mitra.
IT, önerilen teknolojinin iş süreçleri maliyetlerini nasıl iyileştireceği veya platform performansındaki geliştirmelerin birim maliyetleri nasıl aşağı çekeğini gösteren rakamlara CFO’ya sunum yapabilir. “CIO, işin başındakiler için gerçekten önemli olan şeyler hakkında konuşuyor,” diye konuşuyor Mitra.

Kaynak : www.cfo.com.tr

Yeni Windows 8 Özellikleri

Bilinmesi gereken Windows 8'in 6 özelliğini burada açıklıyoruz!
Windows serisinin en baş ağrısı sorunları sayalım: Sistem çökmesi, Yükseltme ve güncellemeler, Destek baş ağrıları, sistem uyuşmazlığı vs.. Peki bu kültlerin Windows 8 serisinde %90'a varan bir oranla çözüleceğini söylssek?
Windows 8 şubat ayının sonunda beta arayüzünden çıkacak ve büyük olasılıkla 2012 sonbahar ayında tanıtılacak. BT kullanıcıları için en ilgi çekici özellikleri belli olmaya başladı.
Bugüne kadar en çok konuşulan özellikler şüphesiz Windows 8'in metro arayüzü. Dokunmatik bilgisayarlar ve tabletler için tasarlanan ve SkyDrive, Flickr gibi internet uygulamalarını HTML5 ve CSS3 ile metro bağlantılar ile içine aktarıp inşaa eden Windows 8, aynı Windows Phone 7 gibi canlı haberleri anlık olarak metro kanallarda gösterilecek. Uygulamalar arasında gezinmek oldukça hızlı olacak.



Ama şüphesiz bu özellikler dışında en çok tartışılan özellik şunlar
1. HIZLI AÇILIŞ
Windows 7 açılış süresi 90 saniye gibi bir süreydi. Windows 8'de bu süre tam tamına 2 katı düşüyor. Sebebi ise süzülmüş metro arayüz ve optimize edilmiş yazılım teknolojisi.





2. CEBİNİZDEKİ WİNDOWS
Bulut veri depolama teknolojisi ile bilgisayarınız ve cep telefonunuz paralel olarak senkronize olacak, cep telefonunuzu yanınıza aldığınız anda bilgisayarınızdaki son çalışmayı cep telefonunuzdan devam edebileceksiniz.



Ayrıca usb belleğe yükleyeceğiniz işletim sistemi ile son çalışmanızı herhangi bir bilgisayara taktığınızda cloud teknolojisine bağlı kullanıcı adınızı ve şifrenizi girdiğinizde anında masaüstünüze ulaşabileceksiniz.
3. WİNDOWS APP STORE
Windows 8 ile entegre kolay işletim sistemi olma yolundaki en büyük özelliklerinden birisi uygulama mağazası açması. Artık zahmetsizce program indirme arayışı son bulacak, uygulama mağazasından Android ve Windows 7 uygulamalarını bilgisayarınıza indirip çalıştırabileceksiniz. Kısaca aynı Apple Store mağazası gibi uygulamaları kullanabileceksiniz.




4. NFC DESTEKLİ
Alan iletişimi olarak adlandırılan NFC teknolojisi ile bir başka kablosuz teknoloji entegresi gelecek. NFC sistemi kimlik doğrulama teknolojisinde en çok kullanılan bir teknoloji olma yolunda ilerliyor. Özellikle banka işlemlerinde son dönemlerde entegrasyonunun hızlandığı teknolojiyi en son Samsung Galaxy Nexus'da görmüştük.
5. HYPER-V
Windows Server Hyper-V kurumsal sanallaştırma aracının bt yöneticileri için Windows 8'de lanse edilmesi. Hyper-V Windows 7'de bulunuyor ama daha gelişmemiş sanal bileşenlere mevcut. Windows 8 ile çok karmaşık olan Hyper-V daha anlaşılabilir olması için katkı sağlanacak.



6. WİNDOWS LİVE SKYDRİVE ENTEGRASYONU
Windows 8 içerisinde tam bütünleşik bulut teknolojisi ile çalışacak SkyDrive teknolojisi. Hali hazırda kullanıcıların büyük ilgisini çekmiş olan SkyDrive metro arayüz ile kullanıma gelecek. Hızl bir tarayıcı ile SkyDrive sayesinde dosyalarınızı görebileceksiniz.

www.erpgazetesi.com

Gartner bulut bilişimin ne olmadığını açıkladı

Gartner, şirketlerin bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerini silebilmek amacıyla beş madde yayınladı.
Teknoloji dünyası aslında bulut bilişim kavramının anlam ve çerçevesi üzerinde hem fikir olmuş durumda. Ancak teknolojiyi almak isteyen şirketler açısından bakıldığında bazı noktalar üzerinde hala yanlış ön kabuller söz konusu.
Araştırma şirketi Gartner bu yanlış ön kabulleri ortadan kaldırabilmek amacıyla bulut bilişimin sadece “ne olmadığını” beş madde ile sıraladı.
İşte Gartner’ın madde ve açıklamalarıyla bulut bilişim “Ne değildir?”:
Bulut bilişim sadece sanallaştırma değildir
Sanallaştırma bulut bilişimin sadece bir bileşenidir. Bulut bilişimin kendisi değildir. Sanallaştırma teknolojisi şirketlere verilerini birleştirme ve dağıtma imkanı sağlar. Ayrıca verilerin bir sunucu üzerindeki “hypervisor”a aktarılması da tek başına özel bir bulut yaratıldığı anlamına gelmez.
Bulut bilişim sadece para tasarrufu değildir
Bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerden birisi de şirketlerin bulut bilişimle hemen para tasarruf edebileceklerini düşünmeleridir. Elbette şirketler bulut bilişimin önemli bir parçası olan otomasyon teknolojisi sayesinde kaynaklarını daha verimli kullanabilir ve bu sayede giderlerini önemli ölçüde azaltabilirler. Ancak bu bulut bilişimin temelinde para tasarrufu olduğu anlamına gelmez. Gartner, şirketler tarafından bulut bilişimin tercih edilme nedeninin para tasarrufu değil, hızla çapının genişletilebilir olması ve dinamik yapısı olması gerektiğini söylüyor.
Özel bulut, şirket içinde olmak zorunda değildir
Birçok şirket özel bulut denilince şirket içindeki veri merkezinde özel bir bulut alanı yaratılmasını anlıyor. Ancak her zaman öyle olmak zorunda değil. Ortak bir bulut alanında şirketlere özel bir bulut alanı tahsis edilebiliyor. Bu da sahip olma ve yönetim sorumlulukları açısından özel ancak paylaşılabilir bir kaynak alanının yaratılmasını sağlıyor.
Özel bulut sadece altyapı alanında değildir
Bulut bilişim denilince genellikle akla gelen sanal altyapı hizmetleri oluyor. Ancak bu alanın aynı zamanda yazılım ve platform yapılarının olduğu da unutulmamalı. Gartner bu açıdan “Hizmet olarak Altyapı – Infrastructure as a Service” alanın hızla büyüdüğüne dikkati çekiyor.
Bulut her zaman özel değildir
Özel bulut alanı, şirketlerin bulut ağına geçişlerinde genellikle ilk adım oluyor. Şirketlere bir yandan bulut bilişimin faydalarını gösterirken diğer yandan şirketin bu alandaki endişelerini de dindiriyor. Ancak Gartner gelecekte özel bulut alanlarının yerlerini ortak kullanılabilen hibrid bulut alanlarına bırakacağını söylüyor. Bu sayede kaynaklar daha etkin kullanılabilecek.
 
 

ERP sizi Excel'e zorladığında


İş kullanıcılarının kurumsal yazılımlarını Excel’le “atlatmaya” çalışma maceralarını takip etmek eğlenceli. Gelişmiş ERP uygulama paketi geliştiricisi IFS tarafından Ekim ayında gerçekleştirilen bir ankette, katılımcılar kurumsal yazılımların hantal doğalarının onları işten ayrılmaya sürükleyebileceğini belirttiler. 281 üretim müdürünün (yüzde 65’inden fazlası 35 ve daha genç olan kişiler) katıldığı ankete göre ERP gibi kurumsal yazılımların kullanımından kaynaklanan olumsuz deneyim yerine en azından pozisyon değiştirme eğiliminde olabileceklerini açıkladılar.

İş değiştirmek mi? Eğer teknolojiye yatkın bir neslin üyeleri güç kazanılmış bir işi terk edebileceklerini söylüyorlarsa (kurumsal bir uygulama yüzünden) bir şeyler çok yanlış demektir.

Kullanıcılar sıkıntılarını nasıl yatıştırıyor? Çalışmaya göre, tabloları kullanarak. Kullanıcıların büyük bir bölümü bunaltıcı uygulamalardan kaçmak için Excel ve diğer benzer yazılımları kullandığını kabul ediyor. Onlar aynı zamanda Google Docs gibi ücretsiz ve düşük maliyetli Web tabanlı uygulamalara da yöneliyorlar.Karmaşık uygulamalar yüzünden kullanıcıları geçici çözümler için başka yerlere bakmaya zorlamak, sadece finans yöneticilerini sıkıntıya sokmuyor, aynı zamanda verilerin güvenliğini de tehlikeye atıyor. IFS Kuzey Amerika CTO’su Rick Veague, firmasının çalışmasında benzer bir açıklama yapıyor. “Çalışanlar ERP’nin dışında çalıştıklarında onlar kurumsal görüş mesafesini düşürüyor, kurumsal riski arttırıyor ve kurumsal yazılım yatırımının değerine zarar veriyorlar,” şeklinde konuşuyor. Kullanıcıları tabloların kollarına sürükleyen diğer uygulamalar: müşteri ilişkileri yönetimi ve tedarik zinciri yönetimi. CFO’lar ve diğer yöneticiler konuşlandırmadan önce bu gibi çekirdek uygulamaların kullanılabilirliklerini incelemeliler. Onlar eğitime zaman ve bütçe ayırmalı ya da kullanıcıların çalışma alışkanlıklarına göre uygulamayı ayarlamalı. Kullanıcı ile uygulama arasında zorlayıcı bir ilişki oluşturmaya çalışmak ne çalışan ne de işletme için bir amaca hizmet etmez ve kaçınılmaz olarak genel bir olumsuz deneyime yöneltir.   

www.erpgazetesi.com