TTK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TTK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2012 Perşembe

Elektronik Genel Kurul Yapan İlk Borsa Şirketi Galatasaray

 
 
Galatasaray Sportif’in 30 Ekim 2012 tarihinde yaptığı elektronik genel kurul, Türkiye’de borsaya kote şirketler açısından bir ilki ve yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.
53 yıllık eski Ticaret Kanunu uygulamasından sonra yeni Ticaret Kanunu’nun getirdiği en ilginç ve önemli gelişmelerden biri olan elektronik genel kurul uygulaması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan düzenlemeler çerçevesinde Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun (MKK) geliştirmiş olduğu Elektronik Genel Kurul Sistemi (EGKS) adı verilen bir elektronik platform üzerinden gerçekleştirildi.
Galatasaray Sportif A.Ş.’nin genel kurul toplantısına elektronik ortamda yerli ve yabancı 12 pay sahibi toplam 32.400 TL itibari değerde payla katıldı. Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre ve Japonya kökenli yabancı kurumsal yatırımcıların tamamı aracı kuruluşları vasıtasıyla toplantıya elektronik ortamda katıldı ve oylarını kullandılar.
Tüm bileşenleri ve yazılımı MKK tarafından yerli kaynaklarla tamamlandı
MKK tarafından uluslararası standart ve düzenlemelere uyumlu, dünyadaki emsal örneklere göre kapsamlı bir sistem olarak geliştirilen EGKS, İstanbul Finans Merkezi çalışmaları temelinde hayata geçirilen önemli projerden biri. Tüm bileşenleri ve yazılımı MKK tarafından yabancı kaynak kullanılmadan tamamlanan EGKS, yerli/yabancı tüm ortaklık haklarının elektronik ortamda kullanımını ve genel kurulların tek bir merkezden yapılabilmesini sağlayan bir platform. Sadece borsaya kote şirketlerin değil, KPMG Türkiye örneğinde olduğu gibi isteğe bağlı olarak Türkiye’deki tüm anonim şirketlerin MKK üzerinden EGKS’yi kullanması ve elektronik genel kurul yapabilmesi mümkün.
Şirketler, pay sahipleri, temsilciler, aracı kuruluşlar ve diğer tüm paydaşlar, genel kurul öncesinde, genel kurul toplantı anında ve sonrasındaki bütün işlemlerini elektronik imzayla yapabiliyorlar. EGKS, tüm bilgilerin elektronik olarak arşivlenebildiği ve gerekli görülen her türlü iletişimin e-MKK Bilgi Portalı üzerinden elektronik yöntemle sağlanabildiği bir bilişim sistemi olarak da hizmet veriyor.
EGKS üzerinden dileyen hak sahipleri fiziki ortamda yapılmakta olan toplantıyı internet erişimi olan her yerden canlı olarak izleyebiliyor, görüşülen gündeme ilişkin görüş, öneri ve sorularını eş zamanlı olarak gönderebiliyorlar. İlgili gündemin oylamasına geçilmesi ile birlikte oylar toplantıya fiziken katılanlarla eş zamanlı olarak kullanılabiliyor ve tüm süreçlere ilişkin bilgi ve bildirimler anlık olarak alınabiliyor.
Canlı yayın altyapısı TTNET ve Medianova işbirliğiyle oluşturuldu
Türkiye’nin iletişim ve eğlence şirketi TTNET ve önde gelen teknoloji şirketlerinden Medianova işbirliğiye oluşturulan “canlı yayın altyapısı” sayesinde pay sahipleri, temsilciler ve aracı kuruluşlar fiziken genel kurula katılmaksızın internet erişimi olan her yerden genel kurulu canlı olarak izleyip oylarını kullanabiliyorlar.
EGKS’ye ilişkin eğitimler, MKK ve Sermaye Piyasası Lisanslama, Sicil ve Eğitim Kuruluşu A.Ş. işbirliğiyle uzaktan erişimli elektronik eğitim platformu üzerinden verilirken, dileyen her yatırımcı bu eğitimlerden ücretsiz olarak yararlanabiliyor.
EGKS, getirdiği yenilikler, İstanbul Borsa’sındaki şirketlerin şeffaflığının artmasına yaptığı katkılar ve hak kullanımının önündeki engelleri kaldırması açısından tüm paydaşlar için dünyadaki ilklerden biri olmasının yanında,kurumsal yönetim derecelerini artırmak isteyen şirketlerimiz için de önemli avantajlar sunuyor. EGKS’nin şirketlerimizin kurumsal yönetim etkinliğinin, uluslararası alanda kabulünün ve rekabet gücünün artırılmasına katkıda bulunması bekleniyor. Ayrıca ortaklar ve şirketler arasında artan bilgi alışverişi, şeffaflık ve uluslararası mevzuata uyum gösteren yapısı sayesinde EGKS’nin Türkiye’nin küresel çapta yatırımcılar açısından daha cazip hale gelmesine destek olacağı ve İstanbul Finans Merkezi projesine önemli katkı sağlayacağı belirtiliyor.
http://itadvisor.com.tr/

11 Ekim 2012 Perşembe

Davetlimizsiniz : Yeni Türk Ticaret Kanunu için Microsoft Dynamics NAV çözümleri

Yeni TTK ... Herkesin merakla beklediği konuların başında geliyor. 1 Ocak 2013'te yürürlüğe girecek Yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş hayatımızda pek çok değişecek gibi gözüküyor. İş hayatındaki değişiklikler aynı zamanda ERP için de hareketlilik demek. Firmalar kullandıkları yazılımların en azından muhasebe modüllerinin Yeni TTK uyumlu olmasını bekliyorlar. ERP yazılım sağlayacıları ve İş Ortakları firmalara çözüm sunmaya çalışıyorlar.

ERP Gazetesi ile birlikte Tradesoft olarak 12 Ekim'de Microsoft Türkiye Ofisi'nde Microsoft Dynamics NAV üzerinde Yeni TTK Çözümlerini sunacağı bir etkinlik gerçekleştiriyor olacağız.


7 Ekim 2012 Pazar

Yeni TTK ile ilgili 3 yeni yönetmelik yayınlandı

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'na Dayanarak Hazırlanan 3 Yeni Yönetmelik Resmi Gazete Yayınlandı
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren ticaret şirketlerinin denetimleri, yıllık faaliyet raporunun içerik ve şekli ile anonim şirket genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılma ve öneride bulunma ile ilgili konulara açıklık getiren üç yeni yönetmelik, Resmi Gazete'nin bu günkü (28.08.2012 tarih ve 28395 Sayılı) sayısında yayınlandı.

Yayınlanan Yönetmelikler:

29 Ağustos 2012 Tarihli ve 28396 Sayılı Resmî Gazete yayınlanan tebliğler:

17 Temmuz 2012 Salı

Yeni TTK’daki 55 Maddelik Değişiklik


55 Maddelik Değişiklik

Türk Ticaret Kanunu ile ilgili 55 maddelik değişiklik gerçekleşti. Kısaca değişiklikler şöyle olacaktır.

İşlem Denetçisi Kaldırılmıştır: İşlem denetçisinin sorumlulukları Yönetim Kurulu’na, görevleri bilirkişilere, bakanlık görevlilerine, uzman kuruluşlara bırakılmıştır.

TFRS’lere Göre Defter Tutma Kanun Metninden Çıkarılmıştır: Kanunda yer alan defterlerin Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına göre tutulması zorunluluğu metinden çıkarılmıştır. 64 üncü maddeye eklenen 5. Paragraf ile kanuna tabi tüm gerçek ve tüzel kişilerin defterlerini tutarken vergi usul kanununa uymak zorunda olduğu açıkça belirtilmiştir.

TFRS’lere göre Mali Tablo Düzenleme Zorunluluğu devam etmektedir: Tüm şirketlerin mali tablolarını ölçeklerine göre Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına göre veya Kamu Gözetim Kurumu tarafından TFRS’nın Kavramsal Çerçevesine aykırı olmamak kaydıyla çıkaracağı Raporlama standartlarına göre Mali Tablolarını düzenleme zorunluluğu aynen devam etmektedir. Yani tüm gerçek veya tüzel kişiler her raporlama döneminde TFRS’lere veya TFRS kavramsal çerçevesine aykırı olmamak kaydıyla muhasebe standartlarına uygun finansal tablo düzenlemek zorundadır.

Bağımsız Denetim Zorunluluğu sadece Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek Şirketlere uygulanacaktır: En önemli değişiklik denetim kapsamının daraltılmasıdır. Kimin bağımsız denetime tabi olacağına sadece ve sadece bakanlar kurulu karar verecektir.

Denetçinin SMMM veya YMM Olması zorunluluğu Kanun Metninden Çıkartılmaktadır: Kanundaki en önemli değişikliklerden birisi de kanun metninden Bağımsız Denetçinin SMMM veya YMM olması zorunluluğunun ortadan kaldırılarak, denetçinin kim olacağı ile ilgili tüm yetkinin Kamu Gözetim Kurumu’na bırakılmasıdır. Esasında Kamu Gözetim Kurumu’nu ortaya çıkaran 660 sayılı Kanun hükmünde kararnameye bakıldığında Kamu Gözetim Kurumu bağımsız denetçileri sadece meslek mensupları arasından seçebilmektedir. Tasarı aynen kanunlaşsa dahi bağımsız denetim yetkilisi olarak seçilebilecek kişiler 660 sayılı kanun hükmünde kararname gereği SMMM veya YMM’lerdir.

Denetçinin Görüşü ile Yönetim Kurulunu Seçime Zorlama Uygulaması Devam Ediyor: Denetçinin görüşü ile yönetim kurulunu genel kurula ve seçime zorlayabilmesi hakkı tasarıda devam etmektedir. Ancak burada görüş bildirmekten kaçınma hali kaldırılmış sadece olumsuz görüş verilmesi halinde bu hakkın olması uygulaması getirilmiştir.

TFRS Kavramsal Çerçevesine Uygun Finansal Tablo Zorunluluğu: Türkiye’deki tüm gerçek veya tüzel kişiler vergiye esas kayıtlarından ortaya çıkan finansal tabloları dışında TFRS’ye veya Kamu Gözetim Kurumu tarafından TFRS kavramsal çerçevesine aykırı olmamak kaydıyla çıkarılan Muhasebe Standartlarına uygun finansal tablo düzenlemek zorundadır. Bu finansal tablolar bakanlar kurulu tarafından belirlenen şirketler için bağımsız denetime de tabidir.

Şirkete Borçlanma
Yasağı:
Şirkete Borçlanma yasağı neredeyse tamamen kaldırılmıştır. Yapılan düzenleme ile şirkete sermaye borcu olan ortaklar dışında borçlanma serbest bırakılmaktadır.

İnternet Sitesi Zorunluluğu: İnternet sitesinin kapsamı oldukça daraltılmış ve sadece bağımsız denetime tabi şirketler için zorunlu tutulmuştur.

6 Temmuz 2012 Cuma

ERTELENMİŞ VERGİ NEDİR?

14 Aralık 2006


Ali Türker Pirtini

S.M.M.M


ERTELENMİŞ VERGİ NEDİR?



Giriş


Ertelenmiş Vergi orijinal adıyla (Deferred Tax) muhasebe literatürümüzeyeni girmiş bir konudur. Fakat Uluslararası Muhasebe Standartlarında uzunca bir süredir yeri olan bir konudur. Ertelenmiş vergi konusu Uluslararası Muhasebe Standartları’nın 12.si olan Vergilendirme başlıklı (IAS 12 Income Taxes) standardı içerisinde yer almaktadır. Ülkemiz de ise “Ertelenmiş Vergi ” konusu ilk olarak S.P.K tarafından ele alınmış ve uygulamaya konulmuştur.


S.P.K (Sermaye Piyasası Kurulu) kendi mevzuatına tabi şirketlerde uygulanmak üzere uluslar arası muhasebe standartlarıyla uyumlu finansal tablolar ve raporlar hazırlanması amacıyla 15.11.2003 Tarih ve 25290 sayılı mükerrer gazete de Seri XI No 25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliği yayınlamıştır. Bu tebliğ de 33 Adet standart yayınlanmış ve ertelenmiş vergi tebliğde Kısım 28 de “ Kurum Kazancı Üzerinden Alınan Vergiler ” başlığı altında ele alınmıştır. Halen S.P.K Mevzuatına tabi şirketler de bu tebliğe uygun olarak finansal tablolar hazırlanmakta ve raporlama yapılmaktadır.


Son olarak Ülkemizde ulusal muhasebemizin gelişebilmesini sağlamak, uluslararası muhasebe standartlarına da paralel ve kamu yararına uygun ulusal muhasebe standartları oluşturmak amacıyla Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) kurulmuştur. Bu kuruluşta bu güne kadar 41 adet standart yayınlamıştır. Ertelenmiş vergi konusu Türkiye Muhasebe Standartlarının (TMS) 12 no‘lu Gelir Vergileri Başlıklı Standartında düzenlenmiştir. Türkiye Muhasebe Standartları şu anda uygulanmamaktadır. Fakat Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun uygulamaya geçmesi ile birlikte Türkiye'de faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişi tacirler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun şekilde muhasebelerini düzenleyeceklerdir.


Ertelenmiş Vergiyi şu şekilde tanımlayabiliriz.



“Ertelenmiş Vergi Bir varlığın ya da bir borcun (yükümlülüğün) muhasebede ki kayıtlı değeri ile vergi değeri arasındaki farktan oluşan geçici farklar üzerinden hesaplanır. ” Ertelenmiş Vergi iki yönlü olarak ortaya çıkar. Birincisi ertelenmiş vergi varlığı ikincisi ise ertelenmiş vergi borcu ( yükümlülüğü) dür. Ertelenmiş vergi varlığı; İndirilebilir geçici farklar, kullanılmayan mali zararlar ile kullanılmayan vergi indirim ve istisnalarının ileriye doğru taşınması nedenleriyle gelecek dönemlerde geri kazanılabilir vergi tutarını ifade etmektedir. Ertelenmiş Vergi Borcu (Yükümlülüğü) ise; Geçici farklar nedeniyle gelecek dönemlerde ödenecek vergi tutarını ifade etmektedir.


TMS 12'ye göre Geçici farklar: Bir varlığın veya borcun bilançodaki defter değeri ile bunların vergi açısından taşıdıkları değerler arasındaki farkları ifade eder. Geçici farklar aşağıdakilerden biri şeklinde olabilir:


Vergiye tabi geçici farklar; bunlar gelecek dönemlerde faydalanma veya ödeme yapıldığında o dönemlerin vergiye tabi kârını veya zararını belirlerken vergiye tabi tutarlar oluştururlar; ya da İndirilebilir geçici farklar; bunlar gelecek dönemlerde faydalanma veya ödeme yapıldığında o dönemlerin vergiye tabi kârını veya zararını belirlerken vergi matrahından indirilebilir tutarlardır.


TMS 12 de konuyla ilgili geçen önemli tanımlardan biri de Vergiye esas değer tanımıdır bu bir varlık veya borcun vergisel açıdan taşıdığı tutarı/değeri ifade etmektedir.


Bir varlığın vergiye esas değeri, işletmenin gelecekte söz konusu varlığın defter değeri tutarında sağlayacağı vergiye tabi ekonomik yarardan vergisel açıdan gider olarak indirilebilecek olan tutarı ifade eder. Eğer ilerideki ekonomik faydalar vergiye tabi olmayacaksa, anılan varlığın vergiye esas değeri defter değerine eşit olmaktadır.



Konuyla ilgili bir diğer önemli husus ise Vergi gideri (vergi geliri) dir. Vergi gideri (vergi geliri), dönem vergi gideri (dönem vergi geliri) ile ertelenmiş vergi gideri (ertelenmiş vergi geliri) toplamından oluşmaktadır.



Genel olarak ertelenmiş verginin tanımı ve konuyla ilgili diğer önemli kavramları açıkladıktan sonra 12 No'lu Türkiye Muhasebe Standartın da konuyla ilgili temel prensipler şunlardır.

  • TMS 12’ ye göre Finansal raporlama yapan kuruluş bir varlığı veya borcu muhasebeleştirdiğinde bunların defter değerleri kadar bu varlıktan ileride fayda temin edileceğini, borcun ise ödeneceğini bekler. Eğer defter değerleri tutarında ileride fayda elde edildiği veya borç ödendiğinde ödenecek vergiler, bu faydanın elde edilmesi veya borcun ödenmesinin vergisel etkisinin olmadığı duruma göre fazla veya az olacaksa; bu Standart, bazı istisnai durumların dışında, işletmenin ertelenmiş vergi borcu veya ertelenmiş vergi alacağı muhasebeleştirmesini zorunlu kılmaktadır.
  • Bu Standart işletmenin işlemlerin ve diğer olayların vergisel sonuçlarını işlemleri ve diğer olayları muhasebeleştirdiği şekilde muhasebeleştirmesini zorunlu kılmakta. Bu nedenle, işlemler ve diğer olaylar kâr veya zararda muhasebeleştirilmişse, bunlarla ilgili vergi etkileri de kâr veya zararda muhasebeleştirilmektedir.
  • İşlemler ve diğer olaylar doğrudan doğruya özkaynak hesaplarında muhasebeleştirilmişse, ilgili vergi etkileri de doğrudan özkaynak hesaplarında muhasebeleştirilmektedir.
  • Benzer şekilde, işletme birleşmelerinde ertelenmiş vergi alacağının veya vergi borcunun muhasebeleştirilmesi, işletme birleşmesinde oluşan şerefiye tutarını veya elde etmenin maliyetinin devralınan şirketin belirlenebilen varlıklarının net gerçeğe uygun değerlerinin, borçlarının ve koşullu borçlarının toplamını aşan kısmındaki devralanın hissesine düşen kısmı etkilemektedir
  • Bu Standart, aynı zamanda, henüz kullanılmamış olan geçmiş yıl zararları nedeniyle oluşan ertelenmiş vergi varlıklarının veya kullanılmamış vergi avantajlarının muhasebeleştirilmesi, gelir vergilerinin finansal tablolarda sunumunu ve gelir vergileri ile ilgili bilgilerin açıklanması konularını da düzenlemektedir.

Sonuç


Ertelenmiş Vergi Konusu Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve eş zamanlı olarak Türkiye Muhasebe Standartları’nın ülkemizde uygulanması ile birlikte gündeme gelecek çok önemli bir konudur. Ertelenmiş vergi hesaplaması Kar rakamını direk olarak etkileyecek bir hesaplamadır. Sonuç olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanması ile birlikte yasal muhasebe kayıtları bu standartlara göre tutulacağı için Türkiye ‘ de uzun süredir iki farklı kar rakamı olan mali ve ticari kar ayrımı da ortadan kalkacaktır. Ayrıca bu standartlara göre hazırlanmış finansal tablolar uluslar arası muhasebe standartlarına göre hazırlananmış finansal tablolar statüsünde olacağı için finansal tablolarımız uluslararası geçerlilikte olacaktır. Tavsiyemiz Türkiye Muhasebe Standartları zorunlu olarak uygulanmadan önce tüm gerçek ve tüzel kişi tacirlerin muhasebesinden sorumlu olanların (muhasebeciler ve mali müşavirlerin) ertelenmiş vergi konusunun yer aldığı 12 Nolu Türkiye Muhasebe Standardı ve diğer Türkiye Muhasebe Standartlarıyla ilgili uygulama hazırlık çalışmalarına bir an önce başlamalarını tavsiye etmekteyiz.


Kaynak


- Uluslararası Finansal Raporlama Standartları

- Seri XI No 25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğ (Kısım28)

- Gelir Vergilerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 12) Hakkında Tebliğ Sıra No: 31

Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun Mevcut Vergi ve Muhasebe Uygulamaları Üzerindeki Etkileri


Selda Pakbeden - (Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Müdürü, SMMM) - 21/11/2011

Dünyada ve Türkiyedeki ticari hayatta meydana gelen gelişimlere olan ihtiyaçları karşılamak amacı ile uzun yıllardan bu yana yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda yeni düzenlemelerin yapılması bir zorunluluk haline gelmişti. Finansal tablolara uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacı ile yıllardır süren çalışmalar sonucunda 14.02.2011 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Bu makalenin konusunu, yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında çıkartılacak finansal tablolar ile Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre çıkartılan finansal tablolar arasında oluşacak farkların Kurumlar Vergisine Esas Kara, hesap planına, öz kaynak kalemlerine ve kayıt düzenine olan etkileri oluşturmaktadır.

TTK’nun 64-88. Maddelerinde muhasebe uygulamaları ve finansal raporlamaya ilişkin hükümler açıklanmış olup, yeni Türk Ticaret Kanununa göre, 01.01.2013 tarihinden itibaren şirketlerin finansal tablolarının Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından yayımlanan Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS) göre düzenlenmesi gerekmektedir. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre düzenlenecek finansal tablolar 01.01.2013 tarihinden itibaren geçerli olacağı için, öncelikle bu tarihteki açılış bilançosunun, kanunun gerektirdiği şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.

Halen kıymetler üzerinde VUK değerleme hükümlerine göre çıkartılan finansal tabloların 01.01.2013 tarihi itibariyle TTK 78-81. Maddelerindeki değerleme hükümlerine göre ve VUK’na göre ayrılabilir karşılıkların TTK’nun 75. Maddesinde belirtilen hükümlere göre düzenlenecek olması dolayısı ile, TMS’ye göre çıkartılan finansal tablolar vergi uygulamalarında farklılıkları da beraberinde getirecektir. Bu konudaki nihai esaslar Maliye Bakanlığı tarafından yapılacak düzenlemeler doğrultusunda şekillenecek olmakla birlikte, şu anda devam eden VUK değerleme hükümleri ile bu değerleme işlemlerinin TMS’ye göre uygulamasına ilişkin önem arz ettiğini düşündüğümüz farklılıklar aşağıdaki tabloda verilen örneklerle açıklanmıştır:

Tek Düzen Hesap Planı Uygulaması (VUK)
Türkiye Muhasebe Standartları Uygulaması (*)
Stoklar
Emtia maliyet bedeli ile değerlenir. Stoklar satın alma ve üretim maliyetleri ile değerlenir. Değeri düşen emtia emsal bedeli ile değerlenir ve emsal bedel tespit edilirken takdir komisyonuna başvurulur. Takdir komisyonu kararına göre tespit edilen değere göre fark gider yazılır. Satın alınan malın satın alma maliyetine, nakliye, gümrük, alış komisyonu, taşıma sigortaları gibi giderler eklenir. İndirilemez nitelikteki KDV’ler unsuru olarak dikkate alınır. Direkt faiz ve kur farkları, mal aktife girinceye kadar ödenmiş ise maliyete ilave edilir. Mal aktife girdikten sonra yapılan ödemelerin maliyete ve giderlere intikali ihtiyaridir.(VUK 238) Stok değerlemesinde fiili maliyet esastır. Ancak FIFO ve Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemleri de kullanılır.
Stoklar maliyet ve net gerçekleşebilir değerin düşük olanı ile değerlenir. (UMS-2) Düşük değer, maliyet bedeli ile net gerçekleşebilir değerin daha düşük olanıdır. Stokların maliyeti, tüm satın alma maliyetlerini, dönüştürme maliyetlerini ve stokların mevcut durumuna ve konumuna getirilmesi için katlanılan diğer maliyetleri içerir. Şirketin malları içinde kullanılamayan ve pazarda satılamayacak değeri düşen mal varsa bunun için stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılır. (620,621/158) Finansman giderleri (faiz, komisyon ve kur farkları) maliyete yansıtılmaz. Ancak, istisnai durumlarda maliyete eklenmesi de mümkündür. (Örn: Yıllara Sari İnşaat İşlerinde proje ile direkt bağlantısı kurulabilen finansman giderleri). Mal vadeli alındığında, normal fiyat ile vadeli fiyat arasındaki fark finansman gideri sayılır. İskontolar, indirimler veya benzeri kalemler satınalma maliyetinden düşülür. Stokların değerlemesinde FIFO ve ortalama maliyet yöntemleri temel alınmaktadır.
Alacaklar
Alacaklar kayıtlı değeri ile değerlenir. Reeskont isteğe bağlı ve senetli alacaklar içindir. İç iskonto yöntemi uygulanır.
Tüm alacaklar reeskonta tabidir. (657/122) (UMS-39)Reeskont işlemi iç verim oranı metoduna göre yapılır. (UMS-39)Bu esasa göre bulunan tutar, VUK’na göre yapılan işleme göre bulunan değer dikkate alınarak düzeltilir.
Şüpheli Ticari Alacaklar
Şüpheli alacak karşılığı ayırmak için alacağın dava ve icra safhasında olması gerekir.
Tahsil edilemeyeceği düşünülen her türlü alacak için karşılık ayrılır. Geçmiş dönemlerde ayrılan karşılıkların her bilanço tarihinde tahminlerde ortaya çıkması muhtemel değişiklikler için gözden geçirilerek düzeltilmesi gerekir. (UMS-37)
Maddi Duran Varlıklar
Maliyet bedeli ile değerlenir. Amortisman için normal, hızlandırılmış ve fevkalade yöntemleri vardır. Faydalı ömür tebliğlerle belirlenmiştir. Kıst uygulaması sadece binek otomobiller için geçerli olup, diğer sabit kıymetler için uygulanmaz.
Maddi duran varlık ile ilgilendirilebilen her türlü maliyet (satın alma bedeli, nakliye, indirilemez nitelikli vergiler) aktifleştirilir. Maddi duran varlığın alımı sırasında belirli olan ve ileriye dönük olan yükümlülükler, masraflar, varlığın maliyetine eklenir. Faydalı ömür işletme tarafından belirlenir ve amortisman buna göre ayrılır. Maddi duran varlığın alım tarihi dikkate alınarak kıst amortisman uygulaması yapılır.
Satışlar ve Diğer Gelirler
Faturanın düzenlenmesi, malın teslim edilmesi ve hizmet ifasının tamamlanması ile hasılat gerçekleşmiş olur.
Malların satışından doğan hasılatın muhasebeleşmesi için, satışı yapan işletmenin malların mülkiyeti konusunda önemli risklerin ve getirilerin alıcıya devretmesi, yönetim etkinliğini sürdürmemesi, hasılat tutarının güvenilir şekilde ölçülebilmesi, ekonomik faydalarının muhtemel olması, yüklendiği maliyetlerin güvenilir biçimde ölçülebilmesi gerekir. Hizmetlerin sunumu ile ilgili bir işlemden doğan hasılat, sonuç güvenilir bir biçimde tahmin edilebildiğinde, işlemin bilanço tarihindeki tamamlanma derecesine göre muhasebeleştirilir.
Kıdem Tazmiantı
Kıdem tazminatı ancak işçinin iş akdinin sona ermesi halinde ödenir ve gider yazılır. Stoklar ve üretimle ilişkilendirilmez.
Kıdem tazminatları ve kullanılmayan izinler için karşılık ayrılır ve gider yazılır. Bazı istisnai durumlar için karşılık tutarının aktifleştrilmesi de söz konusu olabilir. Kıdem tazminatı karşılıkları belirlenen iskonto oranı ile hesaplanır. İskonto oranı faydaya iliskin yukumluluklerin tahmini odeme zamanlarını yansıtır. Bir işletme, bir calısanın veya bir grup calısanın isine normal emeklilik tarihlerinden once son verilmesi veya gonullu olarak isten ayrılmayı tesvik etmek amacıyla yapmıs olduğu teklifte, isten cıkarma tazminatı borç ve gider olarak muhasebeleştrilir



(*) Türkiye Muhasebe Standartlar Kurulu tarafından belirlenen standartlar, Türk Ticaret Kanunu 88. Maddesi gereği uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına tam uyumlu olacak şekilde, yalnız Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir ve yayımlanır.

Yukarıdaki tabloda verilen örneklerden görüleceği üzere TMS’ye göre düzenlenen finansal tabloların VUK’un değerleme hükümlerine göre düzeltilmesinin sağlanması ve vergi matrahına esas kara ulaşılması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi matrahına esas kar tutarında oluşan hesaplama farklılıklarının dışında, yeni yapılan düzenlemelere göre mevcut hesap planında, öz kaynak kalemlerinde, dağıtılabilir kar tutarında ve kayıt düzeninde de değişiklikler söz konusu olacaktır. Buna göre;

Hesap planının değişmesi; Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yapılacak düzenlemeler ile oluşturulacak yeni hesap planında çok büyük değişikliklerin yapılması beklenmemekle birlikte, yeni standartlara uygun bazı düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.

Öz kaynakların Değişmesi; Yeni Türk Ticaret Kanunu gereği uygulanacak muhasebe standartlarına göre yapılacak kayıtlar, mevcut VUK uygulamalarına göre farklılık göstereceğinden, iki finansal tablonun dönem sonu kar ya da zarar tutarı da farklı olacaktır. Bu durumda, iki tablo öz kaynak tutarlarında da değişiklik olacak ve bu değişimin etkileri şu şekilde olabilecektir;

VUK’ a nazaran TMS’ ye göre oluşacak dönem zararının fazla olması, öz kaynakların daha az olmasına neden olacak ve şirketin sermaye yeterliliği konusunda negatif bir etki yaratacaktır. Bu negatif etki sonucunda Yeni TTK’ nın 376. Maddesinin 2. Paragrafında belirtilen “Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer” hükmünü doğurma ihtimali ortaya çıkacaktır. TMS’ ye göre zararın fazla çıkması ve bu zararın kanun maddesinde belirtilen sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisini karşılıksız bırakması halinde, şirket açısından gerekli kararların alınması zorunlu olacaktır.

Öte yandan, yukarıda belirttiğimiz durumun tam tersi söz konusu olduğunda, VUK’ a göre düzenlenen tablolarda sermayenin yeterliliği için gerekli şartlar sağlanamasa da TMS’ ye göre düzenlenen tablolarda TTK 376. Maddesindeki üçte ikilik şartın sağlanabilmesi de mümkün olabilecektir. Bu durumda şirketin ilgili kanun maddesi gereği yapması gereken bir yükümlülüğü de bulunmayacaktır.

Öz kaynaklara ilişkin yukarıda belirttiğimiz hususların yanı sıra, sermayenin yeterliliğine yönelik olarak yapılacak belirlemelerde, mevcut yürürlükteki TTK ile 6102 sayılı yeni TTK hükümleri arasında farklılık olduğu görülmektedir. Mevcut yürürlükteki TTK’ nın şirketin mali durumunun bozulması hali ile ilgili olarak hükme aldığı 324. Maddesinde, “Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.” hükmü yer alırken, yeni TTK’ da bu durum Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumu başlığı altındaki 376. Maddesinde “Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.” şekli ile hüküm altına alınmıştır. Mevcut kanun ve yeni kanun hükümlerini karşılaştırdığımızda, yürürlükteki TTK’ da esas sermaye dikkate alınırken, yeni TTK’ da sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamı dikkate alınacaktır.

Dağıtılabilir kar tutarının değişmesi; Kar dağıtımına ilişkin yapılan hesaplamalar ile ilgili olarak, Net dönem karının, TTK hükümlerine göre çıkarılan finansal tablolardaki karın dikkate alınması suretiyle hesaplanması durumunda, vergi sonrası net kar tutarı üzerinden hesaplanacak yasal yedekler, temettü tutarları, VUK hükümlerine göre ve Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliğine göre düzenlenen finansal tablolarda hesaplanan tutarlara göre farklılık gösterecek, ayrıca bu hesaplamalar sonucunda dağıtılabilir kar tutarının da değişmesine neden olacaktır.

Kayıt Düzeni ve Hesap Planında Olabilecek Farklılıklar; Vergi matrahını etkilemeyecek olmasına karşın, tekdüzen hesap planı çerçevesinde, muhasebe uygulamaları açısından devam eden işlemlerde, TMS çerçevesinde sınıflandırmalarda değişiklikler gündeme gelecektir. Bu durum, kayıt düzeninde farklılaşmaya gidilmesini beraberinde getirecektir. Halen devam eden uygulamalarda, kayıt düzeni açısından oluşacak farklılıklara ilişkin örnek olarak;

Tekdüzen hesap planına göre mevduat faizi için 181 Gelir Tahakkukları hesabında faiz tahakkuku yapılıp 642 hesaba gelir yazılırken UFRS de faiz tutarı anaparanın üzerine ilave edilir.

Tek düzen hesap planında, alınan çeklerin vadesi gelip tahsil edilmeyenleri 101 Alınan Çekler hesabında, vadesi gelmeyenler 121 Senetler hesabında izlenmesi gerekir iken, tüm çeklerin 101 Alınan Çekler hesabında izlendiğinin örnekleri görülmektedir. UFRS de ise, vadesi gelen ve gelmeyen çekler ayrıştırılıp vadesi gelmemiş olan çeklerin 121 Senetler hesabına aktarılması zorunludur.

Şüpheli Ticari Alacaklara ilişkin olarak ayrılan karşılıklar tekdüzen hesap planına göre 654 Karşılık hesabına kaydedilirken UFRS uygulamalarına göre ayrılan karşılığın 770 Genel Yönetim Giderleri hesabında giderleştrilmesi gerekmektedir.

Tek Düzen Hesap planına göre ilişkili kişi ve kurumlardan olan alacaklar 120 Alıcılar, 127 Diğer Ticari Alacaklar, 136 Diğer Çeşitli Alacaklar gibi ayrı hesap kodları altında sınıflandırılabilirken , UFRS’ye göre alacak hesaplarının altında ilişkili kişi ve kurumlardan olan alacaklar belirlenerek, UFRS’ye göre sınıflandırılan İlişkili Şirketlerden Alacaklar hesabına virmanlanmalıdır.

TDHP göre satış bedelinin içinde bulunan vade farkları hasılat sayılırken UFRS’ye göre vadeli satış tutarı iskonto edilerek bulunan fark faiz geliri olarak yazılır. VUK’a göre satışlar hesabına yazıldıysa düzeltilir.

Sonuç olarak; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, yürürlüğe gireceği 01.07.2012 tarihinden itibaren ticari hayatta ve 01.01.2013 tarihinden itibaren muhasebe uygulamalarında pek çok yeni düzenlemeyi beraberinde getirecektir. Muhasebe uygulamaları açısından, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’nun belirlediği TMS kurallarına göre finansal tabloların oluşturulması, aynı zamanda VUK ve TMS arasında paralel hükümlerin oluşturulmaması durumunda, TMS’ye göre çıkartılan finansal tablolarda belirtilen karın Kurumlar Vergisi Matrahına esas kar olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, TMS’ye göre çıkartılan finansal tabloların VUK değerleme hükümlerine göre düzeltilmesi sağlanarak, vergiye esas karın hesaplanması gerekecektir. TTK uyumu ilgili olarak vergi kanunları konusunda Maliye Bakanlığı tarafından yapılması beklenen değişikliklere ilişkin henüz bir düzenleme olmamakla birlikte yapılması beklenen değişiklikler sonucunda, TTK ve vergi kanunları arasında oluşacak farklılıklar bu kapsamda daha net değerlendirilebilecektir. Kurumlar Vergisi matrahına esas kara ulaşmada oluşacak farklılıkların yanısıra, özkaynak kalemlerinde, dağıtılabilir kar tutarında, kayıt düzeninde ve mevcut hesap planında da farklılıklar ortaya çıkacağı muhakkaktır.

Yararlanılan kaynaklar

1- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu

2- Dağhan Alpman, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na Genel Bir Bakış (www.denetimnet.net)



23 Haziran 2012 Cumartesi

Yeni TTK : VUK - UFRS (TFRS) Karşılaştırma

KASA
a) VUK – TDHP yönünden:
Nakit paralar yer alır. TL’ler üzerindeki değerle, dövizler değerlenerek gösterilir. Değerleme farkları 646/656 hesaplara aktarılır.

b) UFRS yönünden:
Kasadaki paraların nasıl değerleneceğine dair özel bir hüküm yoktur. Değerleme, yabancı paralar bakımından VUK da olduğu gibi TCMB efektif alış kuru ile yapılır.

ALINAN ÇEKLER
a) VUK – TDHP yönünden:
Vadesi gelmiş ancak henüz tahsil edilmemiş çekler 101’de izlenir. Çek vadeli ise 121 hesaba aktarılır. Ancak yaygın uygulama 101’de izleme yönündedir.

b) UFRS yönünden:
Vadesi gelen ve gelmeyen çeklerin ayrımının yapılması gerekir. Vadesi gelmemiş olanlar mutlaka 101’den 121’e aktarılır.

BANKALAR
a) VUK –TDHP yönünden:
Bankadaki paralar kayıtlı değeri üzerinden değerlenir. Mevduatlar vadeli ise, faiz tahakkuku yapılarak 642 hesaba gelir yazılır. (181/642) Aynı işlem repo hesapları için de yapılır.

b) UFRS yönünden:
VUK’a benzer işlem yapılmaktadır. Ancak faiz gelirleri tahakkuk tutarı anaparanın üzerine ilave edilir. (102/181) (UMS-1)
- A ve B tipi likit fon yatırım araçları VUK-TDHP’da 102’de gösterildiyse, 118 hesaba çekilir. (118/102)

VERİLEN ÇEKLER
a) VUK – TDHP yönünden:
Vadesi gelmeyen verilen çeklerin 321, vadesi gelenlerin 103 hesapta izlenmesi gerekir. Uygulamada tamamını 103’de izlendiği görülmektedir.

b) UFRS yönünden:
Vadesi gelenler 103’de, gelmeyenler ise 321’de izlenir. VUK’da vadesi gelmeyenlerden 103’te izlenenler ters kayıtla 321 hesaba aktarılır. (103/321)


ALACAKLAR VE REESKONT UYGULAMASI
a) VUK – TDHP yönünden:
Alacaklar başta alıcılar olmak üzere kayıtlı değeri ile değerlenir. Reeskont isteğe bağlı ve sadece senetli alacaklar için geçerlidir. İç iskonto yöntemi uygulanır.

b) UFRS yönünden:
Çeşitli alacakların içinde bulunan ve ilişkili taraflara ait olanlar “ilişkili taraftan alacaklar” hesabının altına kaydedilir. (131/120)
- Tüm alacaklar reeskonta tabidir. (657/122) (UMS-39)
Reeskont işlemi iç verim oranı metoduna göre yapılır. (UMS-39)
Bu esasa göre bulunan tutar, VUK’na göre yapılan işleme göre bulunan değer dikkate alınarak düzeltilir.


ŞÜPHELİ ALACAKLAR
a) VUK – TDHP yönünden:
Şüpheli alacak karşılığı ayırmak için alacağın dava ve icra safhasında olması gerekir. (128/120 ve 654/129)

b) UFRS yönünden:
Tahsil edilemeyeceği düşünülen her türlü alacak için karşılık ayrılır. (İşletme ve denetçiye aşırı takdir hakkı) (128/120 ve 632/129)
- Karşılık giderleri VUK’taki gibi 654 hesaba değil, 770-632 hesaba aktartılır.
- Geçmiş döneme ait oluşan şüpheli alacak tutarı, cari dönem mali tablosu hazırlanırken 120 hesaba aktarılır ve daha sonra geçmiş dönem zararları (580) hesabına kaydedilir.


STOKLAR-1
a) VUK – TDHP yönünden:
- Emtea maliyet bedeli ile değerlenir. Stoklar, 150-153, 157-159 hesaplarda gösterilir.
- Stoklar satın alma ve üretim maliyetleri ile değerlenir.
- Değeri düşen emtea emsal bedeli ile değerlenir. Takdir komisyonu kararına göre fark gider yazılır.
- Satın alınan malın satın alma maliyetine, nakliye, gümrük, alış komisyonu, taşıma sigortaları gibi giderler eklenir.
- İndirilemez nitelikteki KDV’ler maliyetin bir unsurudur.
- Direkt faiz ve kur farkları, mal aktife girinceye kadar ödenmiş ise maliyete ilave edilir. Mal aktife girdikten sonra yapılan ödemelerin maliyete ve giderlere intikali ihtiyaridir.(VUK 238)
- Stok değerlemesinde fiili maliyet esastır. Ancak FIFO ve Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemleri de kullanılır.

STOKLAR-2
UFRS yönünden:
Bilanço gününde maliyet bedeline göre satılabilir veya yeniden satın alınan fiyatında düşüklük tespit ediliyor ise düşük değer ile değerleme yapılır. (UMS-2)
-Düşük değer, maliyet bedeli ile net gerçekleşebilir değerin daha düşük olanıdır. (NGD= Tahmini satış fiyatı – tahmini tamamlanma maliyeti)
- Şirketin malları içinde kullanılamayan ve pazarda satılamayacak değeri düşen mal varsa bunun için stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılır. (620,621/158)
- Finansman giderleri (faiz, komisyon ve kur farkları) maliyete yansıtılmaz. (UMS-2.17)
VUK’na göre yansıtılanlar geri çekilir. (660/150,620,621)
- Ancak, uzun süren yapım işlerinde finansman giderleri maliyete yansıtılır. (Uçak, gemi yapımı, yap-sat inşaat işleri)

STOKLAR -3
UFRS yönünden:
Mal vadeli alındığında, normal fiyat ile vadeli fiyat arasındaki fark finansman gideri sayılır. (UMS-2.18)
Burada alım işlemi ile finansman işleminin birlikte yapıldığı kabul edilmektedir.
- Erken ödeme iskontosu alındığı taktirde, bu tutarlar maliyet ile ilişkilendirilmez, doğrudan gelir yazılır.
- Stokların değerlemesinde FIFO ve ortalama maliyet yöntemleri temel alınmaktadır.
- UMS, maliyete yakın olması nedeniyle perakende yöntemi ve standart maliyet yöntemlerinin kullanılmasına izin veriyor. (UMS-2.21)
-Perakende değerleme yönteminde stok maliyeti stokların satış değerinden, o stok grubunun brüt kar marjının düşülmesiyle bulunur. (UMS-2.22)

STOKLAR -4
UFRS yönünden:
- Özel mallar için de gerçek parti maliyet yöntemi kullanılır. (UMS-2.23)
- Benzer özellik ve benzer kullanıma sahip tüm stoklar için aynı maliyet hesaplama yöntemi uygulanır.
- Tür ve kullanım alanları farklı olan stoklar için farklı maliyet hesaplama yöntemi kullanılabilir. (UMS-2.25)
- Değeri düşen stoklar için takdir komisyonundan karar alınarak stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılıp gider yazılır. (UMS-2.29)


MADDİ DURAN VARLIKLAR-1
Bu kıymetler bilindiği gibi TDHP’na göre 250-259 hesaplardan oluşur.
a) VUK – TDHP yönünden:
Bu hesaplar maliyet bedeli ile değerlenir.
- MDV’ın alımı sırasında ileride yapılması muhtemel harcamalar yapıldığı zaman maliyete ilave edilir veya tamir, bakım, onarım harcamaları kapsamında değerlendirilerek gider veya maliyet olarak dikkate alınır.
- Vade farkı, kur farkı ve faizler aktifleşme döneminin sonuna kadar maliyete dahil edilir.
- Aynı ödemeler için sonraki yıllarda seçimlik hakkı vardır.
- Alınan sübvansiyonlar gelir yazılır.
- Amortisman için normal, hızlandırılmış ve fevkalade yöntemleri vardır. Faydalı ömür tebliğlerle belirlenmiştir.
- Kıst uygulaması sadece binek otomobiller için geçerli olup, diğer sabit kıymetler için uygulanmaz.

MADDİ DURAN VARLIKLAR-2
b) UFRS yönünden:
- Maddi duran varlık ile ilgilendirilebilen her türlü maliyet (satın alma bedeli, nakliye, indirilemez nitelikli vergiler) aktifleştirilir. (UMS- 16.16, 17)
- Maddi duran varlığın alımı sırasında belirli olan ve ileriye dönük olan yükümlülükler, masraflar, varlığın maliyetine eklenir. (UMS-37) Ancak bu ekleme işlemi yapılırken doğacak masraflar bugüne indirgenerek maliyete eklenir.
- Maddi duran varlıkların maliyeti oluşurken vade farkı, kur farkı ve faiz olarak ödenen tutarlar, stoklarda olduğu gibi maliyete dahil edilmeyerek gider yazılır. (780 hesaba)
- Stoklarda olduğu gibi yapımı uzun süren varlıklarda finansman giderleri aktifleştirilebilir.
- Vadeli olarak alınan maddi duran varlıklar, bugünkü değerlerine indirgenerek maliyet oluşturulur.

MADDİ DURAN VARLIKLAR -3
UFRS yönünden:
- Teşvikli olarak alınan bir varlık varsa, alınan sübvansiyonlar varlığın defter değerinden düşülür. (UMS-20)
- Amortisman uygulamasında varlığın ekonomik ömrü ile faydalı ömrü birbirinden ayrılmıştır.
- Faydalı ömür işletme tarafından belirlenir ve amortisman buna göre ayrılır.
- Toplu sabit kıymet alımlarında her bir kıymet için ayrı amortisman oranı uygulanır. (Otel örneği)
- Araziyle birlikte alınan binada, binanın değeri ayrıca hesaplanarak amortisman ona göre ayrılır.
- Maddi duran varlığın alım tarihi dikkate alınarak kıst amortisman uygulaması yapılır.

MADDİ DURAN VARLIKLAR-4
UFRS yönünden:
- MDV’ın değeri her hesap döneminde gözden geçirilerek faydalı ömür buna göre belirlenir. (UMS-16.61)
- MDV’ler maliyet bedeline göre, daha yüksek bir değer olan gerçeğe uygun değer ile yeniden değerlenebilir. (UMS-16.31) Gerçeğe uygun değer, sabit kıymetin piyasa koşullarında satılması halinde beklenen
fiyattır. (piyasa rayici ile değerleme)
- Bu şekilde yapılan değerleme ile sabit kıymetin kayıtlı değeri arasında olumlu fark varsa, bu tutar özkaynaklar altında yeniden değerleme fonuna kaydedilir. (Örnek: 252/522)
Gelecek dönemde değer kaybı olursa bu fondan düşülür.
- Ancak yeniden değerlemeye göre varlığın maliyetinde bir kayıp oluşmuşsa bu tutar gider yazılır. (UMS-16.39, 40)

MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR
a) VUK – TDHP yönünden:
Bu hesaplar 260-264 ve 267-269 kodlarda izlenir. Mali tablolarda gösterilmesi, stoklar ve maddi duran varlıklarda olduğu gibidir.

b) UFRS yönünden:
- İşletme bünyesinde yapılan araştırma giderleri gider yazılır. Geliştirme giderleri ise maliyete eklenerek aktifleştirilir.
- KVK ve ARGE yasası çerçevesinde yapılan harcamaların tamamı matrahtan düşülür ve aynı zamanda amortismana tabi tutulur.
- UFRS’ye göre, MODV’ın amortismanında isim hakkı, miktar üzerinden ödenen patent gibi durumlarda üretime bağlı amortisman yöntemi kullanılır. Diğer durumlarda VUK’da olduğu normal ve azalan bakiyeler yöntemi uygulanır.
- İşletmenin kendi bünyesinde yarattığı MODV harcamaları aktifleştirilemeyip gider yazılır.


KARŞILIKLAR
a) VUK – TDHP yönünden:
- Daha önce değinilen şüpheli alacak karşılığı en belirgin olanıdır.
- Olayın dava ve icra safhasına intikali halinde gider yazılır.

b) UFRS yönünden:
-Yükümlülüğün gerçekleştiği dönemde karşılık ayrılır.
- Nakit çıkış ihtimali bulunmayan konular için karşılık ayrılamaz.
- Örneğin bir firma hakkında oluşan vergi ihtilafı dolayısıyla vergi mahkemesine gidilmesi halinde, karşılık ayrılması zorunludur. Ancak, VUK’a göre böyle bir karşılık ayrılamaz.
-İleriye dönük ortaya çıkması muhtemel olumlu ve olumsuz şarta bağlı yükümlülükler mali tablo dipnotlarında belirtilir. VUK’da böyle bir uygulama yoktur. (UMS-37)


KIDEM TAZMİNATLARI
a) VUK – TDHP yönünden:
Kıdem tazminatı ancak işçinin iş akdinin sona ermesi halinde ödenir ve gider yazılır. Stoklar ve üretimle ilgilendirilmez.

b) UFRS yönünden:
- Kıdem tazminatları ve kullanılmayan izinler için karşılık ayrılır ve gider yazılır. Stok ve maliyetlerle ilgilendirilmez. Kıdem tazminatı karşılıkları toplam rakam olarak değil, net bugünkü değere göre hesaplanarak gider yazılır.


SATIŞLAR VE DİĞER GELİRLER-1
a) VUK – TDHP yönünden:
Faturanın düzenlenmesi, malın teslim edilmesi ve hizmet ifasının tamamlanması ile hasılat gerçekleşmiş olur. Ancak istisnai durumlarda sadece KDV yönünden geçerli olan avans faturalar düzenlenmektedir.
- Satış bedelinin içinde bulunan vade farkları hasılat sayılır.

b) UFRS yönünden:
- Mal satılıp, tahsilat yapılsa bile malın teslim görevi satıcıya ait ise tahsilat tutarı hasılata değil, sipariş avanslarına (340) yazılır. Veya satış kaydı ve maliyet kaydı düzeltilir. (600/120 ve 157/620)
- Vadeli satış tutarı iskonto edilerek bulunan fark faiz geliri olarak yazılır. VUK’a göre 600 hesaba yazıldıysa düzeltilir. (600/642)

SATIŞLAR VE DİĞER GELİRLER-2
UFRS yönünden:
- Hizmet işletmelerinde bilanço tarihi itibariyle hizmetin tamamlanma oranı dikkate alınarak gelir ve gider oluşturulur. VUK’a göre tamamlanmayan hizmetler için gelir ve gider kaydı yapılmaz. (Yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinde olduğu gibi)

19 Haziran 2012 Salı

TFRS-TMS (IFRS-IAS) AÇISINDAN, VUK-TDMS-TDHP’YE GÖRE TEMEL DEĞERLEME FARKLILIKLARI


Tarih: 07.01.2012

Bilindiği üzere, yeni Türk Ticaret Kanununda; gerçek ve tüzel kişi tacirlerin (tüm şirketlerin), Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının (UFRS / TFRS) özdeşi olan Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayınlanan Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına (TFRS / TMS) tabi olması öngörülmüştür. Ayrıca Yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında söz konusu Türkiye Finansal Raporlama Standartlarının (TFRS / TMS) belirli sınırlamalarla KOBİ’ler içinde uygulanması zorunlu hale getirilmiştir. Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, işletmeler muhasebe kayıtlarını ve dolayısıyla bu kayıtlar üzerinden hazırlanacak finansal tablolarını 01.01.2013 tarihi itibariyle Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun biçimde Kaydetmek-Düzenlemek- Raporlamak zorundadırlar. Halen şirketlerin, mevcut Tek Düzen Hesap Planı üzerinden ürettikleri finansal tabloların muhasebe kayıtlarının, 01.01.2013 tarihi itibariyle Türkiye Muhasebe Standartları (TMS)/Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) hükümlerine uygun olması gerekmektedir. Ancak, TFRS / TMS ve IFRS / IAS a göre hazırlanacak finansal tabloların bir önceki yılla karşılaştırmalı olarak hazırlanması bir zorunluluktur. Bu nedenle 31.12.2013 tarihi itibariyle hazırlanacak finansal tablolar 31.12.2012 tarihli finansal tablolar ile karşılaştırmalı olarak hazırlanıp sunulacaktır. Bu nedenle tüm kesimlerin 01.01.2012 tarihinden itibaren TFRS / TMS uygulamasına yönelik hazırlıklarını süratle tamamlamaları yararlı olacaktır. Türkiye’de ticari yaşamın tüm kurallarının gözden geçirilerek yeniden düzenlendiği de dikkate alındığında, tüm şirketlerin 2012 yılı başından itibaren bu düzenlemelere uyum sağlaması ve hazırlıkların buna göre yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda TFRS-TMS (IFRS-IAS) açısından, VUK-TDMS-TDHP’ye göre temel değerleme farklılıkları aşağıdaki tabloda sunulmuştur.



TFRS-TMS (IFRS-IAS) AÇISINDAN, VUK-TDMS-TDHP’YE GÖRE TEMEL DEĞERLEME FARKLILIKLARI
HESAPLAR
VERGİ USUL KANUNU- TEKDÜZEN MUHASEBE SİSTEMİ- TEKDÜZEN HESAP PLANI
TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI – TÜRKİYE FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI (TMS/TFRS)
KASA
-Nakit paralar yer alır. Türk Lirası itibari değer üzerinden, yabancı paralar ise değerleme kuru ile değerlenerek gösterilir. (VUK-280, 284).
-Değerleme farkları 646-Kambiyo Karları / 656-Kambiyo Zararları hesaplarına aktarılır.
-Nakit paraların nasıl değerleneceğine dair özel bir hüküm yoktur.
-Değerleme, yabancı paralar bakımından VUK’da olduğu gibi değerleme kuru ile yapılır.
ALINAN ÇEKLER
-Türk Lirası cinsinden olanlar itibari değer üzerinden, yabancı para cinsinden olanlar ise değerleme kuru ile değerlenerek gösterilir. (VUK-266, 280).
-Vadesi gelmiş ancak henüz tahsil edilmemiş çekler 101-Alınan Çekler hesabında izlenir.
-Çek vadeli ise 121-Alacak Senetleri hesabına aktarılır. Ancak yaygın uygulama 101-Alınan Çekler hesabında veya nazım hesaplarda izleme yönündedir.
-Türk Lirası cinsinden olanların nasıl değerleneceğine dair özel bir hüküm yoktur.
-Değerleme, yabancı paralar bakımından VUK’da olduğu gibi değerleme kuru ile yapılır.
-Vadesi gelen ve gelmeyen çeklerin ayrımının yapılması gerekir.
-Vadesi gelmemiş olanlar mutlaka 101 hesaptan 121 hesaba aktarılır.
BANKALAR
-Bankadaki paralar kayıtlı değeri üzerinden değerlenir.
-Mevduatlar vadeli ise, 181-Gelir Tahakkukları hesabına faiz tahakkuku yapılarak 642-Faiz Gelirleri hesabına gelir yazılır.
-Aynı işlem repo hesapları için de yapılır. (VUK-280, 281).
-VUK’a benzer işlem yapılmaktadır. Ancak faiz gelirleri tahakkuk tutarı anaparanın üzerine ilave edilir. (102/181) (TMS-1)
-A ve B tipi likit fon yatırım araçları VUK-TDHP’da 102 hesapta gösterilmişse, 118 hesaba çekilir. (118/102)
VERİLEN ÇEKLER
-Vadesi gelmeyen verilen çeklerin 321-Borç Senetleri, vadesi gelenlerin 103-Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-) hesabında izlenmesi gerekir.
-Uygulamada tamamının 103- Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-) hesabında izlendiği görülmektedir.
-Vadesi gelenler 103’de, gelmeyenler ise 321’de izlenir.
-VUK’da vadesi gelmeyenlerden 103’te izlenenler ters kayıtla 321 hesaba aktarılır. (103/321)
MENKUL KIYMETLER
-110-Hisse Senetleri, 111-Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları, 112-kamu Kesim Tahvil senet ve Bonoları, 118-Diğer Menkul Kıymetler hesaplarında izlenir.
-Menkul kıymetler “alış bedeli” ile değerlendirilir. (VUK-279).
-Finansal varlıklar; Alım-satım amacıyla elde tutulan finansal varlıklar, Vadeye kadar elde tutulacak yatırımlar, Kredi ve alacaklar, Satılmaya hazır finansal varlıklar olarak sınıflandırılır. (TMS 32, 39 ; TFRS 7).
-110-Hisse senetleri hesabı Alım-satım amacıyla elde tutulan finansal varlıklar sınıflamasına girerken, 111-Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları ile 112-kamu Kesim Tahvil senet ve Bonoları hesapları vadeleri ve alınış amaçlarına göre her üç gruba da girmektedir.
-Finansal varlıklar ölçülebiliyorsa gerçeğe uygun değerle değerlendirilir. (TMS-39)
ALACAKLAR VE REESKONT UYGULAMASI
-Alacaklar başta alıcılar olmak üzere kayıtlı değeri ile değerlenir.
-Senetli ve senetsiz yabancı para cinsinden olan alacaklar ortaya çıktıklarında cari kur üzerinden, dönem sonlarında ise değerleme kuru üzerinden değerlendirilir. (VUK-280).
-Reeskont isteğe bağlı ve sadece senetli alacaklar için geçerlidir.
-Reeskont uygulamasında, alacak senedinde faiz oranı açıklanmışsa bu oran, açıklanmamışsa Merkez Bankası ıskonto oranı uygulanır. (VUK-281).
-Hesaplanan reeskontlar 657-Reeskont Faiz Giderleri karşılığında, 122-Alacak Senetleri Reeskont hesabında izlenir.
-Bir sonraki dönemde 122-Alacak Senetleri Reeskont hesabı, 647-Reeskont Faiz Gelirleri hesabı karşılığında kapatılır.
-Alacaklar gerçeğe uygun değerle ölçülebilir ve muhasebeleştirilmede ıskonto edilmiş tutarın kaydedilmesi esastır.
-Çeşitli alacakların içinde bulunan ve ilişkili taraflara ait olanlar “ilişkili taraftan alacaklar” hesabının altına kaydedilir. (131-Ortaklardan Alacaklar / 120-Alıcılar).
-Tüm alacaklar reeskonta tabidir. (SPK uygulamasında üç aydan uzun vadeli olanlar). Vadeli alacaklar gerçeğe uygun değeri ile (ıskonto edilmiş) raporlanır. (657-Reeskont Faiz Giderleri / 122)-Alacak Senetleri Reeskontu (TMS-39).
-Reeskont işlemi iç verim oranı yöntemine göre hesaplanmış etkin faiz hesaplanarak yapılır.
(TMS-39)
-Bu esasa göre bulunan tutar, VUK’na göre yapılan işleme göre bulunan değer dikkate alınarak düzeltilir.
ŞÜPHELİ ALACAKLAR
-Alacağın şüpheli hale gelmesi için, alacağın mutlaka ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır.
-Şüpheli alacak karşılığı ayırmak için alacağın dava ve icra safhasında olması gerekir. (VUK-323).
-Şüpheli alacak haline dönüştüğü halde, döneminde karşılık ayrılmamışsa, sonradan karşılık ayrılması haline KKEG niteliğindedir.
-128-Şüpheli Ticari Alacaklar / 120-Alıcılar ve 654-Karşılık Giderleri / 129-Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı hesaplarında izlenir.
-Tahsil edilemeyeceği düşünülen her türlü alacak için karşılık ayrılır. İşletmenin takdir hakkı bulunmaktadır.
-128-Şüpheli Ticari Alacaklar / 120-Alıcılar ve 770-632-Genel Yönetim Giderleri / 129-Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı hesaplarında izlenir.
- Karşılık giderleri VUK’taki gibi 654-Karşılık Giderleri hesabına değil, 770-632-Genel Yönetim Giderleri hesabına aktartılır.
- Geçmiş döneme ait oluşan şüpheli alacak tutarı, cari dönem mali tablosu hazırlanırken 120-Alıcılar hesaba aktarılır ve daha sonra 580-Geçmiş Dönem Zararları hesabına kaydedilir.
STOKLAR-I
A-Stoklar, 150-İlk Madde ve Malzeme, 151-Yarı Mamuller-Üretim, 152-Mamuller, 153-Ticari Mallar, 157-Diğer Stoklar, 159-Verilen Sipariş Avansları hesaplarında izlenir.
- Stoklar satın alma ve üretim maliyetleri ile değerlenir. (VUK-275).
- Değeri düşen emtia emsal bedeli ile değerlenir. Takdir komisyonu kararına göre fark gider yazılır. (VUK-278).
- Emtia maliyet bedeli ile değerlenir. (VUK-274).
- Satın alınan malın satın alma maliyetine, nakliye, gümrük, alış komisyonu, taşıma sigortaları gibi giderler eklenir.
- İndirilemez nitelikteki KDV’ler maliyetin bir unsurudur.
- Direkt faiz ve kur farkları, mal aktife girinceye kadar ödenmiş ise maliyete ilave edilir. Mal aktife girdikten sonra yapılan ödemelerin maliyete ve giderlere intikali ihtiyaridir.(VUK-275).
- Stok değerlemesinde fiili maliyet esastır. Ancak FIFO ve Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemleri de kullanılır.
A-Stokların maliyetini; tüm satın alma maliyetlerini, dönüştürme maliyetlerini ve stokların mevcut durumuna ve konumuna getirilmesi için katlanılan diğer maliyetler içerir. (TMS-2).
-Değerleme gününde maliyet bedeline göre satılabilir veya yeniden satın alınan fiyatında düşüklük tespit ediliyor ise düşük değer ile değerleme yapılır.
-Düşük değer, maliyet bedeli ile net gerçekleşebilir değerin daha düşük olanıdır. (NGD= Tahmini satış fiyatı – tahmini tamamlanma maliyeti)
-Ticari malları içinde kullanılamayan ve pazarda satılamayacak değeri düşen malları varsa bunun için stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılır. (620-Satılan Mamuller Maliyeti, 621-Satılan Ticari Mallar Maliyeti / 158-Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı (-).
- Finansman giderleri (faiz, komisyon ve kur farkları) maliyete yansıtılmaz. (TMS-2). VUK’na göre varsa yansıtılanlar geri çekilir. (660-Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri / 150-İlk Madde ve Malzeme, 620-Satılan Mamuller Maliyeti, 621-Satılan Ticari Mallar Maliyeti)
- Ancak, özellikli varlık niteliğindeki zorunlu olarak uzun süren yapım işlerinde finansman giderleri maliyete yansıtılır. (Uçak, gemi yapımı, yap-sat inşaat işleri vb.) (TMS-23).
STOKLAR-II
B-Stoklarda meydana gelen değer kayıpları 158-Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı (-) hesabında izlenir.
-Stok değer düşüklüğü tespit edildiğinde 654-Karşılık Giderleri Hesabı karşılığında 158-Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı (-) hesabında izlenir.
-Karşılık ayrılan stok kaleminin işletme içinde kullanılması ve/veya satılması halinde ilgili stok hesabı karşılığında 644-Konusu Kalmayan Karşılıklar hesabında muhasebeleştirilir.
B-Mal vadeli alındığında, normal fiyat ile vadeli fiyat arasındaki fark finansman gideri sayılır. (UMS-2.18) Burada alım işlemi ile finansman işleminin birlikte yapıldığı kabul edilmektedir.
- Erken ödeme ıskontosu alındığı taktirde, bu tutarlar maliyet ile ilişkilendirilmez, doğrudan gelir yazılır.
- Stokların değerlemesinde FIFO ve ortalama maliyet yöntemleri temel alınmaktadır.
- TMS, maliyete yakın olması nedeniyle perakende yöntemi ve standart maliyet yöntemlerinin kullanılmasına izin vermektedir. (TMS-2.21)
-Perakende değerleme yönteminde stok maliyeti stokların satış değerinden, o stok grubunun brüt kar marjının düşülmesiyle bulunur. (TMS-2.22)
STOKLAR-III
C-Özel mallar için de gerçek parti maliyet yöntemi kullanılır. (TMS-2.23)
- Benzer özellik ve benzer kullanıma sahip tüm stoklar için aynı maliyet hesaplama yöntemi uygulanır.
- Tür ve kullanım alanları farklı olan stoklar için farklı maliyet hesaplama yöntemi kullanılabilir. (TMS-2.25)
- Değeri düşen stoklar için takdir komisyonundan karar alınarak stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılıp gider yazılır. (TMS-2.29)
CANLI VARLIKLAR
-TDMS’de canlı varlıklara ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
-Zirai mahsuller ve hayvanlar maliyet bedeli ile değerlendirilir. Maliyet bedelinin belirlenmesinin mümkün olmadığı durumlarda emsal bedeli ile değerlendirilir. (VUK-276, 277)
-Canlı varlıkların maliyetini, tüm elde etme maliyetlerini, dönüştürme maliyetlerini ve canlı varlıkların mevcut durumuna ve konumuna getirilmesi için katlanılan diğer maliyetler içerir. Tarımsal ürünler gerçeğe uygun değer ile kayıtlara alınır.
-Canlı bir varlığın gerçeğe uygun değerinden satış maliyetleri düşülerek il kayda alınış sırasında doğan kazanç veya zarar veya daha sonra gerçeğe uygun değerinden satış maliyetleri düşülerek bulunan değerde meydana gelecek bir değişme, ortaya çıktığı dönemde gelir veya gider olarak kaydedilir. (TMS-41).
-Canlı varlıklarda gerçeğe uygun değerin belirlenememesi durumunda, canlı varlık maliyet bedeli ile kayıtlanır ve maliyet bedelinden birikmiş amortismanlar ve değer azalışları düşüldükten sonraki değer ile değerlenir. (TMS-41).
YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM MALİYETLERİ
-170-178-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri hesabında izlenir.
-Yıllara sari sözleşmelerden kaynaklanan gelir ve giderler projenin bittiği dönemde gelirleştirilir ve giderleştirilir.
-İşletmenin üstlendiği inşaat ve onarım işleri ile ilgili giderleri, 741-Hizmet Üretim Maliyeti Yansıtma Hesabı ve faaliyet giderleri ile finansman giderlerinden bu inşaat ve onarıma düşen ortak gider payları ise “751, 761, 771 ve 781” kod numaralı yansıtma hesaplarının alacağı karşılığında bu hesaplara borç kaydedilir.
-Bu hesaplarda oluşan maliyet, geçici kabul yapıldığında 622- Satılan Hizmet Maliyeti hesabına devredilir. Dönem gideri niteliğinde olanlar ise 63-Faaliyet Giderleri hesaplarına devredilir. (GVK-44).
-Geçici kabulün yapıldığı dönemden sonra ortaya çıkan gelir ve giderler ortaya çıktığı dönemde 649-Diğer Olağan Gelir ve Karlar veya 659-Diğer Olağan Gider ve Zararlar hesaplarında izlenir. (GVK-44).
-Yıllara sari sözleşmelerden kaynaklanan gelir ve giderler projenin bittiği dönemde değil, tamamlanma derecesi dikkate alınarak ilgili dönemde gelirleştirilir ve giderleştirilir. (TMS-11)
-Yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri, sözleşme faaliyetlerinin tamamlanma düzeyleri esas alınarak, maliyetler ve gelirler inşaat işlerinin gerçekleştiği hesap dönemlerine dağıtılır. (TMS-11).
-İnşaat sözleşmeleri “sabit fiyatlı sözleşme” ve “maliyet artı kar sözleşmesi” olarak sınıflandırılır. Bazı sözleşmeler, her ikisinin de özelliklerini birlikte taşıyabilirler.
-Sözleşme maliyetleri; doğrudan ilişkili maliyetler, işle ilişkisi kurulabilen maliyetler ve müşteriye yüklenebilecek diğer maliyetlerden oluşur.
-İnşaat gelirleri; başlangıçta üzerinde anlaşmaya varılmış gelir tutarından, gelir olarak sonuçlanması muhtemel olanlardan ve güvenilir biçimde ölçülebilir olanlardan oluşur. (TMS-11).
-Sözleşme maliyetleri ve sözleşme gelirleri güvenilir olarak ölçülebildiği sürece, sözleşme gelirleri ve sözleşme maliyetleri işin tamamlanma düzeyine (yüzdesine) göre sonuç hesaplarına yansıtılır.
İŞTİRAKLER
-242-İştirakler hesabında izlenir.
-İştirakler alış veya maliyet değeri ile kaydedilir.
-Borsada işlem görenler borsa değeri ile borsada işlem görmeyenler ise (izin veriliyorsa) enflasyona göre düzeltilmiş maliyet bedeli değerlenir. (VUK-279).
-İştirak, iş ortaklığı ve bağlı ortaklık niteliğinde olmayan, ancak üzerinde önemli etkisinin bulunduğu işletmelerdir. (TMS-28).
-İştirakler satılmaya hazır, ticari amaçlı ve/veya vadesine kadar elde tutulacak olarak sınıflandırılır.
-Önemli etkinlik taşıyan iştirakler, konsolide finansal tablolarda öz kaynak yöntemine göre değerlenir.
-İştirakler piyasa değeri veya elde etme maliyetinin düşük olanı ile değerlenir. (TMS-28, 39).
BAĞLI ORTAKLIKLAR
-245-Bağlı Ortaklıklar hesabında izlenir.
-İşletmenin doğrudan veya dolaylı olarak %50 oranından fazla sermaye ya da oy hakkına, veya en az bu oranda yönetim çoğunluğunu seçme hakkına sahip olduğu iştirakler bağlı ortaklıktır.
-Bağlı ortaklıklar alış veya maliyet değeri ile kaydedilir.
-Borsada işlem görenler borsa değeri ile borsada işlem görmeyenler ise (izin veriliyorsa) enflasyona göre düzeltilmiş maliyet bedeli ile değerlenir. (VUK-279).
-Bağlı ortaklıklar konsolide edilmemektedir.
-Bağlı ortaklık, işletmenin adi ortaklık gibi tüzel kişiliği olmayan işletmelerde dahil olmak üzere, (ana ortaklık olarak bilinen) başka bir işletme tarafından kontrol edilen işletmelerdir. (TMS-28).
-Bağlı ortaklıklar piyasa değeri veya elde etme maliyetinin düşük olanı ile değerlenir. (TMS-28, 39)
-Ana ortaklık, kontrolü altındaki bağlı ortaklıkları kendi finansal tablolarında konsolide etmek zorundadır. (TMS-27).
MADDİ DURAN VARLIKLAR-I
-Maddi Duran Varlıklar 250 ile 259 arası hesaplarda izlenir.
-Maddi Duran Varlıklar maliyet bedeli ile değerlenir. Piyasa değeri esas alınarak değerleme yapılamaz.
-MDV’ın alımı sırasında ileride yapılması muhtemel harcamalar yapıldığı zaman maliyete ilave edilir veya tamir, bakım, onarım harcamaları kapsamında değerlendirilerek gider veya maliyet olarak dikkate alınır.
-Vade farkı, kur farkı ve faizler aktifleşme döneminin sonuna kadar maliyete dahil edilir.
-Aynı ödemeler için sonraki yıllarda seçimlik hakkı vardır.
-Alınan sübvansiyonlar gelir yazılır.
-Amortisman için normal, hızlandırılmış ve fevkalade yöntemleri vardır. Faydalı ömür tebliğlerle belirlenmiştir.
-Kıst uygulaması sadece binek otomobiller için geçerli olup, diğer sabit kıymetler için uygulanmaz. (VUK-269, 270, 272, 273, 313-321).
A-Maddi duran varlık ile ilgilendirilebilen her türlü maliyet (satın alma bedeli, nakliye, indirilemez nitelikli vergiler) aktifleştirilir. (TMS- 16, 17)
-Maddi duran varlıklar alternatif yönteme göre endekslenmiş maliyet bedeli ile değerlendirilir. (Rayiç değer).
-Maddi duran varlığın alımı sırasında belirli olan ve ileriye dönük olan yükümlülükler, masraflar, varlığın maliyetine eklenir. (TMS-37) Ancak bu ekleme işlemi yapılırken doğacak masraflar bugüne indirgenerek maliyete eklenir.
-Maddi duran varlıkların maliyeti oluşurken (özellikli varlıklar hariç) vade farkı, kur farkı ve faiz olarak ödenen tutarlar, stoklarda olduğu gibi maliyete dahil edilmeyerek gider yazılır. (780-Finansman Giderleri).
- Stoklarda olduğu gibi yapımı uzun süren varlıklarda finansman giderleri aktifleştirilebilir.
- Vadeli olarak alınan maddi duran varlıklar, bugünkü değerlerine indirgenerek maliyet oluşturulur.
MADDİ DURAN VARLIKLAR-II
B- Teşvikli olarak alınan bir varlık varsa, alınan sübvansiyonlar varlığın defter değerinden düşülür. (TMS-20)
- Amortisman uygulamasında varlığın ekonomik ömrü ile faydalı ömrü birbirinden ayrılmıştır.
- Faydalı ömür işletme tarafından belirlenir ve amortisman buna göre ayrılır.
- Toplu sabit kıymet alımlarında her bir kıymet için ayrı amortisman oranı uygulanır. (Otel vb.)
- Araziyle birlikte alınan binada, binanın değeri ayrıca hesaplanarak amortisman ona göre ayrılır.
- Maddi duran varlığın alım tarihi dikkate alınarak kıst amortisman uygulaması yapılır.
MADDİ DURAN VARLIKLAR-III
C- MDV’ın değeri her hesap döneminde gözden geçirilerek faydalı ömür buna göre belirlenir. (TMS-16).
- MDV’ler maliyet bedeline göre, daha yüksek bir değer olan gerçeğe uygun değer ile yeniden değerlenebilir. (UMS-16.31) Gerçeğe uygun değer, sabit kıymetin piyasa koşullarında satılması halinde beklenen fiyattır. (Piyasa Rayici).
- Bu şekilde yapılan değerleme ile sabit kıymetin kayıtlı değeri arasında olumlu fark varsa, bu tutar öz kaynaklar altında yeniden değerleme fonuna kaydedilir.
-Gelecek dönemde değer kaybı olursa bu fondan düşülür.
- Ancak yeniden değerlemeye göre varlığın maliyetinde bir kayıp oluşmuşsa bu tutar gider yazılır. (TMS-16, 40)
MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR
-Maddi Olmayan Duran Varlıklar 260-264 ve 267-269 grubu hesaplarda izlenir.
-Maddi olmayan duran varlıkların bir bölümünün (haklar, şerefiyeler) değişim değerleri söz konusu olabilirken, aktifleştirilmiş giderlerin değişim değeri bulunmaz.
-Maddi olmayan duran varlıklardan değişim değeri olanlar maliyet bedeli ile değişim değeri olmayanlar ise kayıtlı değerleri üzerinden izlenir. (VUK-269).
-Şerefiyeler kayıtlı değerleri ile değerlenir. (VUK-282).
-Amortisman ayırmada normal ve azalan bakiyeler yöntemi uygulanır.
-Finansal tablolarda gösterilmesi, stoklar ve maddi duran varlıklarda olduğu gibidir.
- İşletme bünyesinde yapılan araştırma giderleri gider yazılır. Geliştirme giderleri ise maliyete eklenerek aktifleştirilir.
- Kurumlar Vergisi Kanunu ve ARGE yasası çerçevesinde yapılan harcamaların tamamı matrahtan düşülür ve aynı zamanda amortismana tabi tutulur.
- TFRS’ye göre, Maddi Olmayan Duran Varlıkların amortismanında isim hakkı, miktar üzerinden ödenen patent gibi durumlarda üretime bağlı amortisman yöntemi kullanılır. Diğer durumlarda VUK’da olduğu gibi normal ve azalan bakiyeler yöntemi uygulanır.
- İşletmenin kendi bünyesinde yarattığı Maddi Olmayan Duran Varlıkların harcamaları aktifleştirilemeyip gider yazılır. (TMS-38).
-Şerefiyeler değer düşüklüğü testine tabi tutulur ve değeri düştüğü zaman değer düşüklüğü karşılığı ayrılması gerekir. (TMS-36).
BORÇLAR VE REESKONT UYGULAMASI
-Borçlar başta satıcılar olmak üzere kayıtlı değeri ile değerlenir.
-Senetli ve senetsiz yabancı para cinsinden olan borçlar ortaya çıktıklarında cari kur üzerinden, dönem sonlarında ise değerleme kuru üzerinden değerlendirilir. (VUK-280).
-Alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler, borç senetlerini de reeskonta tabi tutmak zorundadırlar. (VUK-285).
-Reeskont uygulamasında, borç senedinde faiz oranı açıklanmışsa bu oran, açıklanmamışsa Merkez Bankası ıskonto oranı uygulanır. (VUK-285).
-Hesaplanan reeskontlar 647-Reeskont Faiz Gelirleri karşılığında, 322-Borç Senetleri Reeskont hesabında izlenir.
-Bir sonraki dönemde 322-Borç Senetleri Reeskont hesabı, 657-Reeskont Faiz Giderleri hesabı karşılığında kapatılır.
-Borçlar gerçeğe uygun değerle ölçülebilir ve muhasebeleştirilmede ıskonto edilmiş tutarın kaydedilmesi esastır.
-Çeşitli borçlar içinde bulunan ve ilişkili taraflara ait olanlar “ilişkili taraflara borçlar” hesabının altına kaydedilir. (331-Ortaklara Borçlar / 320-Satıcılar).
-Tüm borçlar reeskonta tabidir. (SPK uygulamasında üç aydan uzun vadeli olanlar). Vadeli alacaklar gerçeğe uygun değeri ile (ıskonto edilmiş) raporlanır. (647-Reeskont Faiz Gelirleri / 322)-Borç Senetleri Reeskontu (TMS-39).
-Reeskont işlemi iç verim oranı yöntemine göre hesaplanmış etkin faiz hesaplanarak yapılır. (TMS-39)
-Bu esasa göre bulunan tutar, VUK’na göre yapılan işleme göre bulunan değer dikkate alınarak düzeltilir.
KARŞILIKLAR
- En belirgin karşılıklar, şüpheli alacak karşılığıdır.
- Olayın dava ve icra safhasına intikali halinde gider yazılır.
-Yükümlülüğün gerçekleştiği dönemde karşılık ayrılır.
- Nakit çıkış ihtimali bulunmayan konular için karşılık ayrılamaz.
- Örneğin bir firma hakkında oluşan vergi ihtilafı dolayısıyla vergi mahkemesine gidilmesi halinde, karşılık ayrılması zorunludur. Ancak, VUK’a göre böyle bir karşılık ayrılamaz.
-İleriye dönük ortaya çıkması muhtemel olumlu ve olumsuz şarta bağlı yükümlülükler mali tablo dipnotlarında belirtilir. VUK’da böyle bir uygulama yoktur. (TMS-37).
KIDEM TAZMİNATLARI
-Kıdem tazminatı ancak işçinin iş akdinin sona ermesi halinde ödenir ve gider yazılır. Stoklar ve üretimle ilgilendirilmez.
- Kıdem tazminatları ve kullanılmayan izinler için karşılık ayrılır ve gider yazılır. Stok ve maliyetlerle ilgilendirilmez. Kıdem tazminatı karşılıkları toplam rakam olarak değil, net bugünkü değere göre hesaplanarak gider yazılır. (TMS-19).
SATIŞLAR VE DİĞER GELİRLER-I
-Faturanın düzenlenmesi, malın teslim edilmesi ve hizmet ifasının tamamlanması ile hâsılat gerçekleşmiş olur. Ancak istisnai durumlarda sadece KDV yönünden geçerli olan avans faturaları düzenlenmektedir.
- Satış bedelinin içinde bulunan vade farkları hâsılat sayılır.
A- Mal satılıp, tahsilât yapılsa bile malın teslim görevi satıcıya ait ise tahsilât tutarı hâsılata değil, sipariş avanslarına (340) yazılır. Veya satış kaydı ve maliyet kaydı düzeltilir. (600/120 ve 157/620)
- Vadeli satış tutarı ıskonto edilerek bulunan fark faiz geliri olarak yazılır.
-VUK’a göre 600 hesaba yazıldıysa düzeltilir. (600/642)
SATIŞLAR VE DİĞER GELİRLER-II
B- Hizmet işletmelerinde bilanço tarihi itibariyle hizmetin tamamlanma oranı dikkate alınarak gelir ve gider oluşturulur.
-VUK’a göre tamamlanmayan hizmetler için gelir ve gider kaydı yapılmaz. (Yıllara yaygın inşaat ve onarma işlerinde olduğu gibi).
ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİ
-Araştırma ve geliştirme giderleri belirli şartların oluşması halinde aktifleştirilebilir.
-Sadece geliştirme giderleri, katlanılan giderlerin üzerinde bir fayda sağlayacaksa aktifleştirilebilir.
FİNANSMAN GİDERLERİ
-Finansman giderleri giderleştirilir ve/veya aktifleştirilebilir.
-Finansman giderleri giderleştirilir. Ancak varlığın satılmaya veya kullanılmaya hazır hale gelinceye kadar katlanılan finansman giderleri alternatif yönteme göre belirli şartlarda aktifleştirilir. (TMS-23)
VERGİ KARŞILIĞI
-Sadece cari dönem vergi karşılığı gösterilir. (Ertelenmiş vergi hesaplanmaz).
-Cari dönem vergi karşılığı ile birlikte, zamanlama farklılıklarından kaynaklanan ertelenmiş vergiler de hesaplanmalıdır. (TMS-12).
HİSSE BAŞINA KÂR
-Hisse başına kârın açıklanması zorunlu ve gerekli değildir.
-Basit ve indirgenmiş hisse başına kar, hesaplanarak gelir tablosunda gösterilmelidir.

TFRS / IFRS NOTLARI

-TFRS-TMS (IFRS-IAS) açısından, VUK-TDMS-TDHP’ye göre temel değerleme farklılıkları, KOBİ’ler içinde (KOBİ TFRS-TMS) aynı şekilde geçerlidir.

-Dünyada IFRS / TFRS sürekli olarak gelişmekte ve değişmektedir. Bu nedenle gelişmeleri takip etmek gerekmektedir.

-Türkiye’de IFRS / TFRS’yi bilen denetçiler / muhasebeciler yeterli değildir, olanlarda pahalıdır. Bu nedenle önümüzdeki dönemlerde şirketlere ek bir maliyet getirmesi kaçınılmaz olacaktır.

- IFRS / TFRS’ye göre finansal tablolarda ilişkili kuruluşlarla olan işlemler, ayrıcalıklı durumlar olması dahil ayrıntılı olarak açıklanması gerekmektedir.

-Finansal tabloların dip notlarında doğrudan ve/veya dolaylı tüm ortaklar raporlanmalıdır.

-Şirketin yönetim kurulu üyelerine ve ortaklarına sağlanan her türlü menfaatler açıklanmak zorundadır.

-Finansal piyasalar, yatırımcılar ve şirketin iş yaptığı üçüncü şahıslar (müşteriler, tedarikçiler vb.) şirketin sahip olduğu ve uyguladığı iç kontrollerle yakından ilgilenmektedir. Dolayısıyla şirketin iç kontrol uygulamaları konusunda finansal tabloların dip notlarında ayrıntılı olarak bilgi verilmesi gerekmektedir. Türkiye’de birçok şirketin iç kontroller konusunda prosedür hazırlıkları yeterli değildir. Bu nedenle şirketlerde iç kontrol prosedürlerinin kurulması şirketlere ek bir maliyet getirmesi kaçınılmazdır.

Kaynak: www.MuhasebeTR.com