6 Temmuz 2012 Cuma

ERTELENMİŞ VERGİ NEDİR?

14 Aralık 2006


Ali Türker Pirtini

S.M.M.M


ERTELENMİŞ VERGİ NEDİR?



Giriş


Ertelenmiş Vergi orijinal adıyla (Deferred Tax) muhasebe literatürümüzeyeni girmiş bir konudur. Fakat Uluslararası Muhasebe Standartlarında uzunca bir süredir yeri olan bir konudur. Ertelenmiş vergi konusu Uluslararası Muhasebe Standartları’nın 12.si olan Vergilendirme başlıklı (IAS 12 Income Taxes) standardı içerisinde yer almaktadır. Ülkemiz de ise “Ertelenmiş Vergi ” konusu ilk olarak S.P.K tarafından ele alınmış ve uygulamaya konulmuştur.


S.P.K (Sermaye Piyasası Kurulu) kendi mevzuatına tabi şirketlerde uygulanmak üzere uluslar arası muhasebe standartlarıyla uyumlu finansal tablolar ve raporlar hazırlanması amacıyla 15.11.2003 Tarih ve 25290 sayılı mükerrer gazete de Seri XI No 25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliği yayınlamıştır. Bu tebliğ de 33 Adet standart yayınlanmış ve ertelenmiş vergi tebliğde Kısım 28 de “ Kurum Kazancı Üzerinden Alınan Vergiler ” başlığı altında ele alınmıştır. Halen S.P.K Mevzuatına tabi şirketler de bu tebliğe uygun olarak finansal tablolar hazırlanmakta ve raporlama yapılmaktadır.


Son olarak Ülkemizde ulusal muhasebemizin gelişebilmesini sağlamak, uluslararası muhasebe standartlarına da paralel ve kamu yararına uygun ulusal muhasebe standartları oluşturmak amacıyla Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) kurulmuştur. Bu kuruluşta bu güne kadar 41 adet standart yayınlamıştır. Ertelenmiş vergi konusu Türkiye Muhasebe Standartlarının (TMS) 12 no‘lu Gelir Vergileri Başlıklı Standartında düzenlenmiştir. Türkiye Muhasebe Standartları şu anda uygulanmamaktadır. Fakat Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun uygulamaya geçmesi ile birlikte Türkiye'de faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişi tacirler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun şekilde muhasebelerini düzenleyeceklerdir.


Ertelenmiş Vergiyi şu şekilde tanımlayabiliriz.



“Ertelenmiş Vergi Bir varlığın ya da bir borcun (yükümlülüğün) muhasebede ki kayıtlı değeri ile vergi değeri arasındaki farktan oluşan geçici farklar üzerinden hesaplanır. ” Ertelenmiş Vergi iki yönlü olarak ortaya çıkar. Birincisi ertelenmiş vergi varlığı ikincisi ise ertelenmiş vergi borcu ( yükümlülüğü) dür. Ertelenmiş vergi varlığı; İndirilebilir geçici farklar, kullanılmayan mali zararlar ile kullanılmayan vergi indirim ve istisnalarının ileriye doğru taşınması nedenleriyle gelecek dönemlerde geri kazanılabilir vergi tutarını ifade etmektedir. Ertelenmiş Vergi Borcu (Yükümlülüğü) ise; Geçici farklar nedeniyle gelecek dönemlerde ödenecek vergi tutarını ifade etmektedir.


TMS 12'ye göre Geçici farklar: Bir varlığın veya borcun bilançodaki defter değeri ile bunların vergi açısından taşıdıkları değerler arasındaki farkları ifade eder. Geçici farklar aşağıdakilerden biri şeklinde olabilir:


Vergiye tabi geçici farklar; bunlar gelecek dönemlerde faydalanma veya ödeme yapıldığında o dönemlerin vergiye tabi kârını veya zararını belirlerken vergiye tabi tutarlar oluştururlar; ya da İndirilebilir geçici farklar; bunlar gelecek dönemlerde faydalanma veya ödeme yapıldığında o dönemlerin vergiye tabi kârını veya zararını belirlerken vergi matrahından indirilebilir tutarlardır.


TMS 12 de konuyla ilgili geçen önemli tanımlardan biri de Vergiye esas değer tanımıdır bu bir varlık veya borcun vergisel açıdan taşıdığı tutarı/değeri ifade etmektedir.


Bir varlığın vergiye esas değeri, işletmenin gelecekte söz konusu varlığın defter değeri tutarında sağlayacağı vergiye tabi ekonomik yarardan vergisel açıdan gider olarak indirilebilecek olan tutarı ifade eder. Eğer ilerideki ekonomik faydalar vergiye tabi olmayacaksa, anılan varlığın vergiye esas değeri defter değerine eşit olmaktadır.



Konuyla ilgili bir diğer önemli husus ise Vergi gideri (vergi geliri) dir. Vergi gideri (vergi geliri), dönem vergi gideri (dönem vergi geliri) ile ertelenmiş vergi gideri (ertelenmiş vergi geliri) toplamından oluşmaktadır.



Genel olarak ertelenmiş verginin tanımı ve konuyla ilgili diğer önemli kavramları açıkladıktan sonra 12 No'lu Türkiye Muhasebe Standartın da konuyla ilgili temel prensipler şunlardır.

  • TMS 12’ ye göre Finansal raporlama yapan kuruluş bir varlığı veya borcu muhasebeleştirdiğinde bunların defter değerleri kadar bu varlıktan ileride fayda temin edileceğini, borcun ise ödeneceğini bekler. Eğer defter değerleri tutarında ileride fayda elde edildiği veya borç ödendiğinde ödenecek vergiler, bu faydanın elde edilmesi veya borcun ödenmesinin vergisel etkisinin olmadığı duruma göre fazla veya az olacaksa; bu Standart, bazı istisnai durumların dışında, işletmenin ertelenmiş vergi borcu veya ertelenmiş vergi alacağı muhasebeleştirmesini zorunlu kılmaktadır.
  • Bu Standart işletmenin işlemlerin ve diğer olayların vergisel sonuçlarını işlemleri ve diğer olayları muhasebeleştirdiği şekilde muhasebeleştirmesini zorunlu kılmakta. Bu nedenle, işlemler ve diğer olaylar kâr veya zararda muhasebeleştirilmişse, bunlarla ilgili vergi etkileri de kâr veya zararda muhasebeleştirilmektedir.
  • İşlemler ve diğer olaylar doğrudan doğruya özkaynak hesaplarında muhasebeleştirilmişse, ilgili vergi etkileri de doğrudan özkaynak hesaplarında muhasebeleştirilmektedir.
  • Benzer şekilde, işletme birleşmelerinde ertelenmiş vergi alacağının veya vergi borcunun muhasebeleştirilmesi, işletme birleşmesinde oluşan şerefiye tutarını veya elde etmenin maliyetinin devralınan şirketin belirlenebilen varlıklarının net gerçeğe uygun değerlerinin, borçlarının ve koşullu borçlarının toplamını aşan kısmındaki devralanın hissesine düşen kısmı etkilemektedir
  • Bu Standart, aynı zamanda, henüz kullanılmamış olan geçmiş yıl zararları nedeniyle oluşan ertelenmiş vergi varlıklarının veya kullanılmamış vergi avantajlarının muhasebeleştirilmesi, gelir vergilerinin finansal tablolarda sunumunu ve gelir vergileri ile ilgili bilgilerin açıklanması konularını da düzenlemektedir.

Sonuç


Ertelenmiş Vergi Konusu Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve eş zamanlı olarak Türkiye Muhasebe Standartları’nın ülkemizde uygulanması ile birlikte gündeme gelecek çok önemli bir konudur. Ertelenmiş vergi hesaplaması Kar rakamını direk olarak etkileyecek bir hesaplamadır. Sonuç olarak Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanması ile birlikte yasal muhasebe kayıtları bu standartlara göre tutulacağı için Türkiye ‘ de uzun süredir iki farklı kar rakamı olan mali ve ticari kar ayrımı da ortadan kalkacaktır. Ayrıca bu standartlara göre hazırlanmış finansal tablolar uluslar arası muhasebe standartlarına göre hazırlananmış finansal tablolar statüsünde olacağı için finansal tablolarımız uluslararası geçerlilikte olacaktır. Tavsiyemiz Türkiye Muhasebe Standartları zorunlu olarak uygulanmadan önce tüm gerçek ve tüzel kişi tacirlerin muhasebesinden sorumlu olanların (muhasebeciler ve mali müşavirlerin) ertelenmiş vergi konusunun yer aldığı 12 Nolu Türkiye Muhasebe Standardı ve diğer Türkiye Muhasebe Standartlarıyla ilgili uygulama hazırlık çalışmalarına bir an önce başlamalarını tavsiye etmekteyiz.


Kaynak


- Uluslararası Finansal Raporlama Standartları

- Seri XI No 25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkında Tebliğ (Kısım28)

- Gelir Vergilerine İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı (TMS 12) Hakkında Tebliğ Sıra No: 31

Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun Mevcut Vergi ve Muhasebe Uygulamaları Üzerindeki Etkileri


Selda Pakbeden - (Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Müdürü, SMMM) - 21/11/2011

Dünyada ve Türkiyedeki ticari hayatta meydana gelen gelişimlere olan ihtiyaçları karşılamak amacı ile uzun yıllardan bu yana yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda yeni düzenlemelerin yapılması bir zorunluluk haline gelmişti. Finansal tablolara uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacı ile yıllardır süren çalışmalar sonucunda 14.02.2011 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Bu makalenin konusunu, yeni Türk Ticaret Kanunu kapsamında çıkartılacak finansal tablolar ile Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre çıkartılan finansal tablolar arasında oluşacak farkların Kurumlar Vergisine Esas Kara, hesap planına, öz kaynak kalemlerine ve kayıt düzenine olan etkileri oluşturmaktadır.

TTK’nun 64-88. Maddelerinde muhasebe uygulamaları ve finansal raporlamaya ilişkin hükümler açıklanmış olup, yeni Türk Ticaret Kanununa göre, 01.01.2013 tarihinden itibaren şirketlerin finansal tablolarının Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından yayımlanan Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS) göre düzenlenmesi gerekmektedir. Türkiye Muhasebe Standartlarına göre düzenlenecek finansal tablolar 01.01.2013 tarihinden itibaren geçerli olacağı için, öncelikle bu tarihteki açılış bilançosunun, kanunun gerektirdiği şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.

Halen kıymetler üzerinde VUK değerleme hükümlerine göre çıkartılan finansal tabloların 01.01.2013 tarihi itibariyle TTK 78-81. Maddelerindeki değerleme hükümlerine göre ve VUK’na göre ayrılabilir karşılıkların TTK’nun 75. Maddesinde belirtilen hükümlere göre düzenlenecek olması dolayısı ile, TMS’ye göre çıkartılan finansal tablolar vergi uygulamalarında farklılıkları da beraberinde getirecektir. Bu konudaki nihai esaslar Maliye Bakanlığı tarafından yapılacak düzenlemeler doğrultusunda şekillenecek olmakla birlikte, şu anda devam eden VUK değerleme hükümleri ile bu değerleme işlemlerinin TMS’ye göre uygulamasına ilişkin önem arz ettiğini düşündüğümüz farklılıklar aşağıdaki tabloda verilen örneklerle açıklanmıştır:

Tek Düzen Hesap Planı Uygulaması (VUK)
Türkiye Muhasebe Standartları Uygulaması (*)
Stoklar
Emtia maliyet bedeli ile değerlenir. Stoklar satın alma ve üretim maliyetleri ile değerlenir. Değeri düşen emtia emsal bedeli ile değerlenir ve emsal bedel tespit edilirken takdir komisyonuna başvurulur. Takdir komisyonu kararına göre tespit edilen değere göre fark gider yazılır. Satın alınan malın satın alma maliyetine, nakliye, gümrük, alış komisyonu, taşıma sigortaları gibi giderler eklenir. İndirilemez nitelikteki KDV’ler unsuru olarak dikkate alınır. Direkt faiz ve kur farkları, mal aktife girinceye kadar ödenmiş ise maliyete ilave edilir. Mal aktife girdikten sonra yapılan ödemelerin maliyete ve giderlere intikali ihtiyaridir.(VUK 238) Stok değerlemesinde fiili maliyet esastır. Ancak FIFO ve Ağırlıklı Ortalama Maliyet yöntemleri de kullanılır.
Stoklar maliyet ve net gerçekleşebilir değerin düşük olanı ile değerlenir. (UMS-2) Düşük değer, maliyet bedeli ile net gerçekleşebilir değerin daha düşük olanıdır. Stokların maliyeti, tüm satın alma maliyetlerini, dönüştürme maliyetlerini ve stokların mevcut durumuna ve konumuna getirilmesi için katlanılan diğer maliyetleri içerir. Şirketin malları içinde kullanılamayan ve pazarda satılamayacak değeri düşen mal varsa bunun için stok değer düşüklüğü karşılığı ayrılır. (620,621/158) Finansman giderleri (faiz, komisyon ve kur farkları) maliyete yansıtılmaz. Ancak, istisnai durumlarda maliyete eklenmesi de mümkündür. (Örn: Yıllara Sari İnşaat İşlerinde proje ile direkt bağlantısı kurulabilen finansman giderleri). Mal vadeli alındığında, normal fiyat ile vadeli fiyat arasındaki fark finansman gideri sayılır. İskontolar, indirimler veya benzeri kalemler satınalma maliyetinden düşülür. Stokların değerlemesinde FIFO ve ortalama maliyet yöntemleri temel alınmaktadır.
Alacaklar
Alacaklar kayıtlı değeri ile değerlenir. Reeskont isteğe bağlı ve senetli alacaklar içindir. İç iskonto yöntemi uygulanır.
Tüm alacaklar reeskonta tabidir. (657/122) (UMS-39)Reeskont işlemi iç verim oranı metoduna göre yapılır. (UMS-39)Bu esasa göre bulunan tutar, VUK’na göre yapılan işleme göre bulunan değer dikkate alınarak düzeltilir.
Şüpheli Ticari Alacaklar
Şüpheli alacak karşılığı ayırmak için alacağın dava ve icra safhasında olması gerekir.
Tahsil edilemeyeceği düşünülen her türlü alacak için karşılık ayrılır. Geçmiş dönemlerde ayrılan karşılıkların her bilanço tarihinde tahminlerde ortaya çıkması muhtemel değişiklikler için gözden geçirilerek düzeltilmesi gerekir. (UMS-37)
Maddi Duran Varlıklar
Maliyet bedeli ile değerlenir. Amortisman için normal, hızlandırılmış ve fevkalade yöntemleri vardır. Faydalı ömür tebliğlerle belirlenmiştir. Kıst uygulaması sadece binek otomobiller için geçerli olup, diğer sabit kıymetler için uygulanmaz.
Maddi duran varlık ile ilgilendirilebilen her türlü maliyet (satın alma bedeli, nakliye, indirilemez nitelikli vergiler) aktifleştirilir. Maddi duran varlığın alımı sırasında belirli olan ve ileriye dönük olan yükümlülükler, masraflar, varlığın maliyetine eklenir. Faydalı ömür işletme tarafından belirlenir ve amortisman buna göre ayrılır. Maddi duran varlığın alım tarihi dikkate alınarak kıst amortisman uygulaması yapılır.
Satışlar ve Diğer Gelirler
Faturanın düzenlenmesi, malın teslim edilmesi ve hizmet ifasının tamamlanması ile hasılat gerçekleşmiş olur.
Malların satışından doğan hasılatın muhasebeleşmesi için, satışı yapan işletmenin malların mülkiyeti konusunda önemli risklerin ve getirilerin alıcıya devretmesi, yönetim etkinliğini sürdürmemesi, hasılat tutarının güvenilir şekilde ölçülebilmesi, ekonomik faydalarının muhtemel olması, yüklendiği maliyetlerin güvenilir biçimde ölçülebilmesi gerekir. Hizmetlerin sunumu ile ilgili bir işlemden doğan hasılat, sonuç güvenilir bir biçimde tahmin edilebildiğinde, işlemin bilanço tarihindeki tamamlanma derecesine göre muhasebeleştirilir.
Kıdem Tazmiantı
Kıdem tazminatı ancak işçinin iş akdinin sona ermesi halinde ödenir ve gider yazılır. Stoklar ve üretimle ilişkilendirilmez.
Kıdem tazminatları ve kullanılmayan izinler için karşılık ayrılır ve gider yazılır. Bazı istisnai durumlar için karşılık tutarının aktifleştrilmesi de söz konusu olabilir. Kıdem tazminatı karşılıkları belirlenen iskonto oranı ile hesaplanır. İskonto oranı faydaya iliskin yukumluluklerin tahmini odeme zamanlarını yansıtır. Bir işletme, bir calısanın veya bir grup calısanın isine normal emeklilik tarihlerinden once son verilmesi veya gonullu olarak isten ayrılmayı tesvik etmek amacıyla yapmıs olduğu teklifte, isten cıkarma tazminatı borç ve gider olarak muhasebeleştrilir



(*) Türkiye Muhasebe Standartlar Kurulu tarafından belirlenen standartlar, Türk Ticaret Kanunu 88. Maddesi gereği uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına tam uyumlu olacak şekilde, yalnız Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir ve yayımlanır.

Yukarıdaki tabloda verilen örneklerden görüleceği üzere TMS’ye göre düzenlenen finansal tabloların VUK’un değerleme hükümlerine göre düzeltilmesinin sağlanması ve vergi matrahına esas kara ulaşılması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi matrahına esas kar tutarında oluşan hesaplama farklılıklarının dışında, yeni yapılan düzenlemelere göre mevcut hesap planında, öz kaynak kalemlerinde, dağıtılabilir kar tutarında ve kayıt düzeninde de değişiklikler söz konusu olacaktır. Buna göre;

Hesap planının değişmesi; Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yapılacak düzenlemeler ile oluşturulacak yeni hesap planında çok büyük değişikliklerin yapılması beklenmemekle birlikte, yeni standartlara uygun bazı düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır.

Öz kaynakların Değişmesi; Yeni Türk Ticaret Kanunu gereği uygulanacak muhasebe standartlarına göre yapılacak kayıtlar, mevcut VUK uygulamalarına göre farklılık göstereceğinden, iki finansal tablonun dönem sonu kar ya da zarar tutarı da farklı olacaktır. Bu durumda, iki tablo öz kaynak tutarlarında da değişiklik olacak ve bu değişimin etkileri şu şekilde olabilecektir;

VUK’ a nazaran TMS’ ye göre oluşacak dönem zararının fazla olması, öz kaynakların daha az olmasına neden olacak ve şirketin sermaye yeterliliği konusunda negatif bir etki yaratacaktır. Bu negatif etki sonucunda Yeni TTK’ nın 376. Maddesinin 2. Paragrafında belirtilen “Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer” hükmünü doğurma ihtimali ortaya çıkacaktır. TMS’ ye göre zararın fazla çıkması ve bu zararın kanun maddesinde belirtilen sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisini karşılıksız bırakması halinde, şirket açısından gerekli kararların alınması zorunlu olacaktır.

Öte yandan, yukarıda belirttiğimiz durumun tam tersi söz konusu olduğunda, VUK’ a göre düzenlenen tablolarda sermayenin yeterliliği için gerekli şartlar sağlanamasa da TMS’ ye göre düzenlenen tablolarda TTK 376. Maddesindeki üçte ikilik şartın sağlanabilmesi de mümkün olabilecektir. Bu durumda şirketin ilgili kanun maddesi gereği yapması gereken bir yükümlülüğü de bulunmayacaktır.

Öz kaynaklara ilişkin yukarıda belirttiğimiz hususların yanı sıra, sermayenin yeterliliğine yönelik olarak yapılacak belirlemelerde, mevcut yürürlükteki TTK ile 6102 sayılı yeni TTK hükümleri arasında farklılık olduğu görülmektedir. Mevcut yürürlükteki TTK’ nın şirketin mali durumunun bozulması hali ile ilgili olarak hükme aldığı 324. Maddesinde, “Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.” hükmü yer alırken, yeni TTK’ da bu durum Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumu başlığı altındaki 376. Maddesinde “Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.” şekli ile hüküm altına alınmıştır. Mevcut kanun ve yeni kanun hükümlerini karşılaştırdığımızda, yürürlükteki TTK’ da esas sermaye dikkate alınırken, yeni TTK’ da sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamı dikkate alınacaktır.

Dağıtılabilir kar tutarının değişmesi; Kar dağıtımına ilişkin yapılan hesaplamalar ile ilgili olarak, Net dönem karının, TTK hükümlerine göre çıkarılan finansal tablolardaki karın dikkate alınması suretiyle hesaplanması durumunda, vergi sonrası net kar tutarı üzerinden hesaplanacak yasal yedekler, temettü tutarları, VUK hükümlerine göre ve Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliğine göre düzenlenen finansal tablolarda hesaplanan tutarlara göre farklılık gösterecek, ayrıca bu hesaplamalar sonucunda dağıtılabilir kar tutarının da değişmesine neden olacaktır.

Kayıt Düzeni ve Hesap Planında Olabilecek Farklılıklar; Vergi matrahını etkilemeyecek olmasına karşın, tekdüzen hesap planı çerçevesinde, muhasebe uygulamaları açısından devam eden işlemlerde, TMS çerçevesinde sınıflandırmalarda değişiklikler gündeme gelecektir. Bu durum, kayıt düzeninde farklılaşmaya gidilmesini beraberinde getirecektir. Halen devam eden uygulamalarda, kayıt düzeni açısından oluşacak farklılıklara ilişkin örnek olarak;

Tekdüzen hesap planına göre mevduat faizi için 181 Gelir Tahakkukları hesabında faiz tahakkuku yapılıp 642 hesaba gelir yazılırken UFRS de faiz tutarı anaparanın üzerine ilave edilir.

Tek düzen hesap planında, alınan çeklerin vadesi gelip tahsil edilmeyenleri 101 Alınan Çekler hesabında, vadesi gelmeyenler 121 Senetler hesabında izlenmesi gerekir iken, tüm çeklerin 101 Alınan Çekler hesabında izlendiğinin örnekleri görülmektedir. UFRS de ise, vadesi gelen ve gelmeyen çekler ayrıştırılıp vadesi gelmemiş olan çeklerin 121 Senetler hesabına aktarılması zorunludur.

Şüpheli Ticari Alacaklara ilişkin olarak ayrılan karşılıklar tekdüzen hesap planına göre 654 Karşılık hesabına kaydedilirken UFRS uygulamalarına göre ayrılan karşılığın 770 Genel Yönetim Giderleri hesabında giderleştrilmesi gerekmektedir.

Tek Düzen Hesap planına göre ilişkili kişi ve kurumlardan olan alacaklar 120 Alıcılar, 127 Diğer Ticari Alacaklar, 136 Diğer Çeşitli Alacaklar gibi ayrı hesap kodları altında sınıflandırılabilirken , UFRS’ye göre alacak hesaplarının altında ilişkili kişi ve kurumlardan olan alacaklar belirlenerek, UFRS’ye göre sınıflandırılan İlişkili Şirketlerden Alacaklar hesabına virmanlanmalıdır.

TDHP göre satış bedelinin içinde bulunan vade farkları hasılat sayılırken UFRS’ye göre vadeli satış tutarı iskonto edilerek bulunan fark faiz geliri olarak yazılır. VUK’a göre satışlar hesabına yazıldıysa düzeltilir.

Sonuç olarak; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, yürürlüğe gireceği 01.07.2012 tarihinden itibaren ticari hayatta ve 01.01.2013 tarihinden itibaren muhasebe uygulamalarında pek çok yeni düzenlemeyi beraberinde getirecektir. Muhasebe uygulamaları açısından, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’nun belirlediği TMS kurallarına göre finansal tabloların oluşturulması, aynı zamanda VUK ve TMS arasında paralel hükümlerin oluşturulmaması durumunda, TMS’ye göre çıkartılan finansal tablolarda belirtilen karın Kurumlar Vergisi Matrahına esas kar olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, TMS’ye göre çıkartılan finansal tabloların VUK değerleme hükümlerine göre düzeltilmesi sağlanarak, vergiye esas karın hesaplanması gerekecektir. TTK uyumu ilgili olarak vergi kanunları konusunda Maliye Bakanlığı tarafından yapılması beklenen değişikliklere ilişkin henüz bir düzenleme olmamakla birlikte yapılması beklenen değişiklikler sonucunda, TTK ve vergi kanunları arasında oluşacak farklılıklar bu kapsamda daha net değerlendirilebilecektir. Kurumlar Vergisi matrahına esas kara ulaşmada oluşacak farklılıkların yanısıra, özkaynak kalemlerinde, dağıtılabilir kar tutarında, kayıt düzeninde ve mevcut hesap planında da farklılıklar ortaya çıkacağı muhakkaktır.

Yararlanılan kaynaklar

1- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu

2- Dağhan Alpman, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na Genel Bir Bakış (www.denetimnet.net)



5 Temmuz 2012 Perşembe

6335 sayılı Kanun ile Yeni Türk Ticaret Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler

http://www.denetimnet.net/UserFiles/Documents/2012/6335-sayili-kanun-ile-yapilan-degisiklikler.pdf

TTK DEĞİŞİKLİĞİ ADALET KOMİSYONUNDA KABUL EDİLDİ


 


Prof.Dr. Necdet Sağlam/ Eskişehir

Yeni TTK kabul edildi
Tasarı, Türk Ticaret Kanunu'nun uygulanmasında ortaya çıkabilecek sorunların asgariye indirilebilmesini amaçlıyor.

1 Temmuz'da yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapan ''Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'' TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.

Tasarı, Türk Ticaret Kanunu'nun uygulanmasında ortaya çıkabilecek sorunların asgariye indirilebilmesini amaçlıyor.

Tasarıda, tescil edilen ticaret unvanının, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılması, ticari mektuplarda ve defterlerdeki kayıt belgelerinde tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmenin merkezinin yazılması gibi düzenlemeler bulunuyor. İnternet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi olan şirketlerin söz konusu ticari bilgileri, bu siteden yayımlamasını zorunlu kılıyor.

Tasarıda ayrıca, anonim şirketlerde pay sahiplerinin şirkete borçlanmalarına ilişkin belli şartlar getiriliyor.

İNTERNET SİTESİ ZORUNLU DEĞİL

Her tacir internet sitesi oluşturmak zorunda olmayacak, ancak internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi olan tacirler, işletmesi ile ilgili bilgileri bu siteden yayımlayacak.

Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.

Tasarı, 2011 yılında kabul edilen Türk Ticaret Kanunu'nda, uygulamada sorun yaşanmaması için kanunda bazı değişiklikler içeriyor. Buna göre, mevcut kanunda ticari davalara ilişkin hükümlerin yer aldığı ''Ticari davalar ve delilleri'' başlığı, ''Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri' olarak değiştirilecek.

Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisi olacak ve ticari davalarda bu mahkemeler arasında ''göreve ilişkin usul hükümleri'' uygulanacak. Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecek. Asliye hukuk mahkemesi, davaya devam edecek.

Ticaret sicili kayıt işlemlerinin elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi gereken kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin mevzuata uygun bir şekilde korunacak.

Sicil müdürünce verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de bildirmeyen kişiye, sicil müdürünün teklifi üzerine mülki amiri tarafından 1000 lira ceza uygulanacak. Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara 2 bin lira caza verilecek.

Tescil edilen ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir şekilde yazılacak. Tacirin işletmesiyle ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen internet sitesinin adresi de gösterilecek. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de yayımlanacak.

Söz konusu sitede ayrıca, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları, soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, komandit şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanacak. Bu yükümlükleri yerine getirmeyenler için 2 bin lira idari para cezası uygulanacak.

-İşletmeyle ilgili yanlış izlenime ceza-

İşletmesi ile ilgili, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunan tacirler ile tek başlarına ticaret yapan ancak ticaret unvanlarına, bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler yapan kişiler, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. ''Türk'', ''Türkiye'', ''Cumhuriyet'' ve ''Milli'' kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla konabilecek. Aksi davranan tacirler hakkında da aynı ceza uygulanacak.

Anonim veya başka bir şirket kurmak, şirketin sermayesini artırmak amacıyla ya da vaadiyle halktan para toplanabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulundan izin alınacak. SPK'dan izin almadan halktan para toplayanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek.

Kanunun göreve ilişkin hükümleri, kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki açılmış davalara uygulanmayacak. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olacak.

Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olacak. Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile defterlerin açılış onayı, kuruluş sırasında noter tarafından yapılacak.

Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilecek. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmayacak.

Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı'nca çıkarılacak tebliğle belirlenecek.

Bu düzenlemeler, uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde, yalnız Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenerek yayımlanacak. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar için, özel ve istisnai standartlar koymaya ve farklı düzenlemeler yapmaya yetkili olacak.

Türkiye Muhasebe Standartlarında hüküm bulunmayan durumlarda, milletlerarası uygulamada genel kabul gören muhasebe ilkeleri uygulanacak.

Tasfiye halindeki bir şirket, mal varlığının dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilecek. Söz konusu şartlar, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulan belgelerle ispatlanacak.

Sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen öz varlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilecek. Şirketin, içinde bulunduğu bu durumu ispatlayan belgelerin, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şart olacak.

Birleşmeye katılan şirketler, alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirecek.

-Denetimi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yapacak-

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, kanunun, ticaret şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler yayımlamaya yetkili olacak. Ticaret sicili müdürlükleri ve şirketler bu tebliğlere uyacaklar. Ticaret şirketlerinin, bu kanun kapsamındaki işlemleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenecek.

Diğer bakanlık, kurum, kurul ve kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi olarak şirketlere ilişkin düzenlemeler yapabilecekler.

Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde, bu yönde hazırlıklarda ya da şaibeli iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nca, bir yıl içinde fesih davası açılabilecek.

İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete borçlanamayacak. Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı, geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirketten borç alamayacak.

NAKİT BORÇLANMA YOK

Yönetim kurulu üyelerinin yakınları, şirkete nakit olarak borçlanamayacak, bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremeyecek.

TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen tasarıya göre, Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarıya göre, şirketin tescili ve ilanında, değer biçme uyarınca verilen bilirkişi raporu, ticaret sicili müdürlüğüne tevdi edilecek.

Yönetim kurulu üyesinin yakınları şirkete nakit borçlanamayacak. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremeyecek, sorumluluk yüklenemeyecek, bunların borçlarını devralamayacak. Aksi halde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilecek.

Denetime tabi olan anonim şirketlerin ve şirketler topluluğunun finansal tabloları denetçi tarafından, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nca yayımlanan uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu, Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlenecek. Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgiler, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetim kapsamı içinde olacak.

Denetime tabi olanlar, hazırlanmış olan finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçi görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorunda olacak. Bu hüküm, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanacak. Denetime tabi olduğu halde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmünde olacak. Denetime tabi olacak şirketler Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek.

-Bağımsız denetçiler-

Denetçi bağımsız denetim yapmak üzere, yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanının taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nca yetkilendirilen kişiler ya da ortakları bu kişilerden oluşan sermaye şirketleri olabilecek.

-Esas sözleşmenin uygun duruma getirilmesi-

Yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan payların sayısını, itibari değerini, türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki sermayenin durumunu belirleyecek. Yönetim kurulu, esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlayacak.

''Yönetim kurulu beyannamede, denetleme doğrulamasının kanunda öngörülen bilgileri içerdiğini tespit eder' hükmü ise yasadan çıkarılıyor.

Değiştirme ve alım haklarının sona ermesi üzerine yönetim kurulu, şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden çıkaracak. Hüküm sicilde de silinecek.

-İmtiyaz tesis edilemeyecek-

Sermayesinin yarısından fazlası tek başına veya birlikte; devlet, il özel idaresi, belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler, vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait anonim şirketlerde ve bu şirketlerin aynı oranda sermaye payına sahip oldukları iştiraklerinde; bunların sahip oldukları paylara tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere diğer paylara, belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine, belirli pay gruplarına ve azınlığa bu Kanunda düzenlenen herhangi bir imtiyaz tesis edilemeyecek.

Bu hüküm, payları borsada işlem gören anonim şirketlere, Bankacılık Kanunu'nda tanımlanan kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara uygulanmayacak.

Bankalar ile diğer kredi kurumlarının, finansal kiralama ve faktoring gibi finansal şirketlerin, sigorta ve reasürans şirketlerinin, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki tüm kurumların finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin olarak Türkiye Muhasebe Standartları'nda ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nca belirlenmiş idari düzenlemelerde hüküm bulunmayan hallerde, söz konusu alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulan kurum, kurul ve kuruluşların özel kanunlarında yer alan hükümler uygulanacak.

Türkiye Muhasebe Standartları'nda, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nca belirlenmiş finansal tablolara ilişkin idari düzenlemelerde ve özel kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümleri uygulanacak. Kooperatiflerin finansal tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin özel hükümler saklı tutuluyor.

Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla veya vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması yasak olacak.

Şirketin ve şirketler topluluğunun yıl sonu ve konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi ve özel denetçiler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumlu olacak.

Tasarıyla, kanunla öngörülen suçlar ve cezalar da ''orantılılık'' ilkesi çerçevesinde yeniden belirleniyor.

1 OCAK 2014'E ERTELENECEK

Tacirin kullandığı her türlü kağıt ve belgede, sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarasının gösterilmesi zorunluluğuyla ilgili düzenlemenin yürürlüğü, 1 Ocak 2014'e erteleniyor.

TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapan tasarıya göre, limited şirketler de anonim şirketlerde olduğu gibi sermayenin dörtte birini kuruluşta, geri kalan kısmını da 24 ay içinde ödeyecek. Esas sermaye pay bedellerinin ödenmesi, ödeme yeri, ifa borcu, ifa etmemenin sonuçları, bedelleri tamamen ödenmemiş payların devri hususlarında anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyasen uygulanacak.

Küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri tanımlayan ölçütler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nun görüşleri alınarak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nca yönetmelikle düzenlenecek.

Tasarıyla, internet sitesi oluşturmak durumunda olan sermaye şirketleri, sitenin kurulma zamanı, siteye konulacak içeriklerin hangi sürede bu siteye konulacağı, sitede ilan edilecek hususlar düzenlendi.

Buna göre, denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescili tarihinden itibaren 3 ay içinde internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına ayıracak. İnternet sitesinde yayımlanacak içerikler, belli bir süre belirtilmişse bu süre içinde, belirtilmemişse içeriğin dayandığı işlemin veya olgunun gerçekleştiği tarihten, tescil veya ilana bağlandığı durumlarda ise tescil veya ilanın yapıldığı tarihten itibaren en geç 5 gün içinde, şirketin kuruluşundan internet sitesi açılıncaya kadar geçen sürede yayımlanması gereken içerikler de bu sitenin açıldığı tarihte siteye konulacak.

Bu yükümlülüklere uyulmaması, ilgili kararların iptal edilmesinin sebebini oluşturacak, kanuna aykırılığın tüm sonuçlarının doğmasına yol açacak, kusuru bulunan yöneticilerle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna neden olacak.

İnternet sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış bölümü, herkesin erişimine açık olacak. Erişim hakkının kullanılması, ilgili olmak veya menfaati bulunmak gibi kayıtlarla sınırlandırılamayacağı gibi herhangi bir şarta da bağlanamayacak. Bu ilkenin ihlali halinde herkes engelin kaldırılması davasını açabilecek.

İnternet sitesinin, bu maddenin amaçlarına ayrılmış kısmında yayımlanan içeriğin başına tarih ve parantez içinde ''yönlendirilmiş mesaj'' ibaresi konulacak. Bu ibare ancak kanuna ve yönetmeliğe uyulmak suretiyle değiştirilebilecek.

-İnternete konulan içerik 6 ay kalacak-

Şirketin internet sitesine konulan bir içerik, üzerinde bulunan tarihten itibaren en az 6 ay süreyle internet sitesinde kalacak, aksi halde konulmamış sayılacak.

Anonim şirketlerde genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fiziki katılmanın ve oy vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğuracak. Bu hükmün uygulanması esasları, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nca hazırlanan yönetmelikle düzenlenecek. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte, genel kurullara elektronik ortamda katılma ve oy kullanma sisteminin uygulanması pay senetleri, borsaya kote edilmiş şirketlerde zorunlu hale gelecek.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen Türkiye Muhasebe Standartları; Türkiye Muhasebe Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve yorumları, kurum tarafından değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar için belirlenen standartlar ve diğer düzenlemelerden oluşacak.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen şirketler, 1 Ocak 2013 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarihte başlayacak hesap dönemi için, münferit ve konsolide finansal tablolarının düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe Standartları'nı uygulamak zorunda olacak.

Denetçi, denetime tabi tutulan şirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31 Mart 2013'e kadar seçilecek. Seçimle birlikte ilgili kanuna göre görev yapan denetçinin görevi sona erecek, 31 Aralık 2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, seçilen denetçi tarafından denetlenecek. 1 Ocak 2013 tarihini taşıyan veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarih itibarıyla çıkarılmış bulunan açılış bilançosu, seçilmiş denetçi tarafından denetlenecek. Denetçi, geçmiş yıla ait finansal tablolarla gerekli karşılaştırmayı yapabilmek için finansal tablolara raporunda yer verecek.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde, sermayelerini öngörülen tutarlara çıkarmayan anonim şirketler ile limited şirketler, herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler, sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler ile tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kafi bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu düzenleme uyarınca yapılacak. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmayacak.

-Tasfiye memuru bildirme-

Şirket veya kooperatif, ortaklarından herhangi birini, ticaret siciline kayıtlı en son yetkilileri ya da bunların belirleyecekleri üçüncü şahısları tasfiye memuru olarak bildirilebilecek. Üçüncü şahısların tasfiye memuru olarak tescil edilebilmeleri, ortakların veya yöneticilerin hiçbirinin tasfiye memuru olarak bildirilmemiş olmasına bağlı olacak.

Tasfiye memurları ve tasfiye adresi, ilgili ticaret sicili müdürlüğü tarafından, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ve ilgili odanın internet sitesinde ilan edilecek. Bu ilanda; şirket veya kooperatifin alacaklıları, alacaklarını kanıtlarıyla birlikte ilan tarihinden itibaren 2 ay içinde tasfiye memurlarına bildirmeye davet edilecek.

Buna göre yapılacak ilan, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçecek.

Tasfiye memurları, alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için öngörülen sürenin sonunda şirketin veya kooperatifin durumunu gösteren bir bilanço hazırlayacak ve tasfiyeyi 6 ay içinde sonuçlandıracak.

Tasfiye memurlarınca hazırlanan bilançoya göre, şirket veya kooperatifin borçlarının varlığından fazla olması halinde, tasfiye memurları durumu derhal alacaklılara bildirerek, şirket veya kooperatifin iflasına karar verilmesi için mahkemeye başvuruda bulunmaları istenecek. Bildirimde, bildirim tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket veya kooperatifin iflası için mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi halinde, kaydın silineceği ihtar edilecek. Alacaklıların başvurusu üzerine mahkeme iflasın açılmasına karar verecek. Süresi içinde şirket veya kooperatifin iflası için mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi halinde, ilgili şirket veya kooperatifin unvanı ticaret sicilinden silinecek Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilecek.

Bu düzenleme uyarınca yapılacak tescil ve kayıt silme işlemleri her türlü harçtan; bu işlemler için düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden muaf tutulacak. Kamu gözetimi ve Muhasebe Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar itibariyle Türkiye Muhasebe Standartları'ndan muaf olacakları tespit etmeye yetkili olacak.

Tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, kaydın silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra Hazineye devredilecek. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmayacak. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin yeniden ihyasını isteyebilecek.

-İnternet sitelerinin içeriklerini düzenleyecek-

Tasarıyla, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan denetime tabi sermaye şirketlerinden internet sitesine sahip olanlar, kanunun yürürlüğünden itibaren üç ay içinde internet sitelerinin içeriklerini, kanunun öngördüğü şekilde düzenleyecek.

Tacirin işletmesiyle ilgili olarak kullandığı her türlü kağıt ve belgede, tacirin sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarasının gösterilmesi zorunluluğuyla ilgili maddenin yürürlüğü 1 Ocak 2014'de erteleniyor.

Tasarıyla, TTK'dan çıkarılması öngörülen bazı düzenlemeler şöyle:

''Birleşmeye katılan şirketlerin; birleşme sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilançoyu, bu konuda uzman olan bir işlem denetçisine denetlettirmeleri şarttır.

Şirket, tür değiştirme planını, tür değiştirme raporunu, tür değiştirmede esas alınan bilançoyu işlem denetçisine denetlettirir.

Esas sermayeyi oluşturan payların tamamının, kurucular tarafından esas sözleşmede taahhüt olunduğu, esas sözleşmenin altında yer alan bir noter şerhi ile onaylanır.

Anonim şirketin ve topluluğun finansal tablolarını düzenlemekle yükümlü ana şirketin yönetim kurulu, bilanço gününden itibaren altı ay içinde; finansal tabloları, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararını, denetçinin verdiği görüşü ve genel kurulun buna ilişkin kararını, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan ettirir ve şirketin internet sitesine koyar.''

Şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması ve bu müdürün şirketi tek başına temsile yetkili olması zorunluluğu da kalkıyor.

Denetim standartlarının, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ile ilişkili bir Kurul tarafından uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu olarak belirlenmesine yönelik ibare de tasarıdan çıkarılıyor.

Denetçilerin, denetlemelerini standartlara ve amaca uygun olarak yapmalarını sağlamak için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmesine ilişkin hüküm de tasarıdan çıkarılıyor.

-''TTK'nın 84 maddesini etkiledi''-

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Bakanlık olarak Türk Ticaret Kanunu'na ilişkin, sivil toplum kuruluşları, şirketler ve diğer ilgili tarafların şikayetlerini ve endişelerini dinlediklerini, uygulamada bir sorun yaşanmaması için tasarıyı hazırladıklarını söyledi. Yazıcı, 44 maddeden oluşan tasarının, Türk Ticaret Kanunu'nun 84 maddesini etkilediğini belirti.

Bakan Yazıcı, tasarının, ortakların şirkete borçlanmaları, bağımsız denetçiler, sermaye şirketlerinin internet sitesi kurmaları, kayıtların elektronik ortamda tutulması, finansal tabloların yayımlanması zorunluluğunun kaldırılması, anonim şirket yönetim kurulu üyeliği ve limited şirket müdürlüğü ile ilgili şartlar ve bazı ceza uygulamalarına ilişkin değişiklikler içerdiğini ifade etti. Yazıcı, tasarıda emeği geçenlere teşekkür etti. AA

Yeni TTK Uygulama Takvimi

YENİ TTK’DA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN TARİHLER
Gerek Yeni TTK’da gerekse 6103 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğe ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da belirtilen hükümler kapsamında dikkat edilmesi gereken tarihler şöyledir.

1 Ocak 20121 Ocak 2013 tarihinden itibaren tüm şirketler artık finansal tablolarını Türk Muhasebe Standartları’na göre hazırlamakzorunda olacaklardır.
Ancak TMS’ye göre mali tabloların karşılaştırmalı olarak hazırlanması gerekmektedir.Bu sebeple 31.12.2013 tarihi itibariyle hazırlanacak mali tablolar 31.12.2012 tarihli mali tablolar ile karşılaştırmalı olarak sunulacaktır. Ayrıca 2013 yılı muhasebe açılış kaydının TMS’ye uygun yapılması da diğer bir zorunluluktur. Bu sebeple ilgili tüm kesimler 1 Ocak 2012 tarihine kadar TMS’nın uygulamasına yönelik hazırlıklarını tamamlamaları yararlı olacaktır
1 Temmuz 2012 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesi. (Madde 1534)
14 Ağustos 2012 Anonim Şirketler ve limited şirketler ana sözleşmelerini bu tarihe kadar yeni Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getireceklerdir. (6103 Madde 22)
1 Ocak 2013Bu tarihten itibaren muhasebe kayıtları ve finansal tabloların TMS / TFRS’ye göre düzenlenmesi gerekecektir. (Madde 1534/3)2
1 Mart 2013 Bağımsız denetçi seçilmesi için son tarihtir. Atama yapmayan şirketlere mahkemece atama yapılacaktır. (Geçici Madde 6/3)
1 Temmuz 2013 Sermaye şirketleri için internet sayfalarının hazırlanması ve yayınlanması için son tarih. Bu tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi kurma zorunluluğunu yerine getirmeyenler için ise çeşitli hapis cezaları öngörülmektedir. (Madde 1534/1)
14 Şubat 2014 Anonim ve limited şirketler, Türk Ticaret Kanununun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde yani 14 Şubat 2014 tarihine kadar sermayelerini, Kanunun 332 ve 580 inci maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltmek zorundadırlar. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatabilecektir. (6103 Madde 20)

26 Haziran 2012 Salı

Microsoft 4. Çeyrekte (2012) Dynamics Erp’yi Azure Cloud üzerine taşımayı planlıyor.


IDG News Service (Boston Bureau)—Microsoft, Houston’da yapılan Birleşme konferansı sonucunda, bu yılın sonunda kendisinin ilk cloud uyumlu Dynamics Erp uygulamalarını çıkarmayı planladığını açıkladı.

Microsoft, geçen seneki Birleşme şovunda, ilk önce dört Erp kanalının yeni versiyonlarını Azure cloud platformuna taşıma üzerine konuştu. Yeni versiyon geçişleri bu yılın 4. Çeyreğinde NAV 2013 ve GP 2013 sürümler ile gerçekleşecek. NAV 2013’ün beta versiyonunun Mayıs ayında çıkması planlanıyor.

Bir başka ifadeye göre Microsoft,perakende,tekstil ve ekipman üretimi gibi çeşitli dikey çözümleri bulunun özel bağımsız yazılım tedarikçisi olan partnerlara özel Azure sunucu servisleri sunmayı planlamakta.

Kirill Tatarinov, Microsoft İş Çözümleri Departmanı başkanı, konferansa web görüşmesi ile bağlanarak,Dynamics müşterilerini rakiplerinden ayıracağını umduğu, buluta geçiş esnekliği, IT isteklerine göre oluşturulan,özel bulut uygulamasını dinleyicilerle paylaştı. ‘Koşullarınıza göre bulut uyguluyoruz’ şeklinde ekledi.

Bu konuşmanın öncesinde, Microsoft üst düzey yetkilisi Kevin Turner , ‘Biz sizi, bizim bulut sistemimize taşımak istemiyoruz, eğer kendi bulutunuzu yaratmak istiyorsanız biz size yardım etmek istiyoruz.’ Dedi

Diğer bir açıklamada, dördüncü çeyrekte AX 2012 R2 yani  kullanıcı ihtiyaçlarına göre BI özellikleri güçlendirilmiş yeni versiyonun çıkacağı duyuruldu.

Tatarinov, ‘Eğer AX 2012 uygulamasına geçecekseniz biraz daha sabredin, R2 kullanıcılara yeni fonksiyonlar,uygulamalar ve en iyi altyapıyı tekrar implementasyona gerek kalmadan sunacak.’dedi.

Ek olarak, Microsoft AX’nın, (diğer programlara göre büyük firmalarda daha yaygın kullanılan), Azure’ye geçiş planları olduğunu doğruladı. Ancak, Fred Studer, Dynamics genel müdürü, AX ve Dynamics SL (hizmet firmalarında kullanılan ürün) için Azure’ye geçiş takviminin henüz belli olmadığını belirtti.

Ayrıca, ‘Bilgilerin net olmaması, Microsoft’un planlarına uymayacağı anlamına gelmiyor, tüm ERP ürünlerimizi buluta geçirme konusunda hala kararlıyız.’diye ekledi.

Dynamics uygulamaları geçmişden beri partnerlar üzerinden satılmaktadır. Studer, ‘Azure ile bu değişmeyecek ‘dedi. ‘partner ekosistemi çok kritik bir bileşendir.Onlar önceden beri müşterilerle ilişkiyi kurmuş bulunmakta.’

Partnerlar, Azure içeren Dynamics ürünlerini , temeli SaaS modeline dayanan ücretlendirme üzerinden abonelik ile satabilecekler.Ancak hala bu ayrıntıların üzerinden geçiliyor,Studer, ’Beta versiyonlara geçişte (NAV için) ,bu işlemleri yönetmede en iyi yolu tespit edeceğiz. Bu işlemi yapabileceğimiz en basit şekilde yapacağız.’ dedi.

Constellation Research CEO’su, analist Ray Wang, , Dynamics abonelik ücretlemesinin, tamamlandığında ‘ Mevcut modellere öncülük etmesi muhtemel’ diye belirtti.

Azure’ye geçişten sonra ,tüm Dynamics ERP ürünleri , gelişme formunda ve geleneksel hosting partnerlarında yer almaya devam edecek.

Turner konuşmasında, özellikle , ‘Tüm Dynamics kullanıcılarına, Office 365 üretkenlik sürümü ya da Windows 8 OS gibi gelecek teknolojileri gibi  Microsoft’un bulut yazılımdaki geniş portföyü sayesinde kazanacakları avantajları satmayı hedeflediklerini vurguladı.

Turner, ayrıca, Windows 8’in chip mimari desteği cihazlarda çeşitilk ve Metro kullanıcı arayüzü, farkı cihaz tipleri arasında daimi bir kullanım deneyimi sunacaktır ve kullanıcı,  tüm bunlara ilave olarak Microsoft’un Dynamics ürünlerini de içeren tüm yazılım portföyünden de yararlanabileceğini belirtti.

Wang, konuşmasında ‘Dynamics büyüyor, Microsoft’un içindeki sinerji farkedilmeye başlandı.’ Dedi.

Turner ayrıca Microsoft’u agresif bir şekilde karlı işlere yatırım yapan bir şirket olarak tanımlamak istiyor.

‘Microsoft bu sene araştırma ve geliştirmeye 9 billion dolar yatıracak ve bunun toplamda 3 billion doları yakın gelecek teknolojileri üzerine olacak.’dedi. Paranın tam olarak nelerin üzerine yatıralacağını açıklamasa da ‘temel olarak her ürünün’ önümüzdeki 12-16 ay içinde ‘yenileneceğini’ söyledi.

Pazartesi günü açıklanan diğer haberler;

-Dynamics CRM ile ilgili yeni geliştirme , on-demand ve on-premise verisyonlarında kullanılan aynı kod temeli, dördüncü çeyrekte açıklanacak. Microsoftun açıklamasına göre yeni özellikler ‘sosyal müşteri ilgisi ve bulut-temelli data güçlendirme hizmetleri’ üzerine odaklanacak.

Accenture, McLane Logistics Technology ve Bull’un da dahil olduğu sistem integratörleri AX ekosistemine dahil oldular ve çeşitli dikey çözümler için yerelleştirme çalışmalarına başladılar.  

-Microsoft, InsideView ile kurduğu ortaklık ile tedareikçilerin ‘satış zekası’ yazılımını Dynamics CRM ile birleştirecek.