7 Ekim 2012 Pazar

Gartner bulut bilişimin ne olmadığını açıkladı

Gartner, şirketlerin bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerini silebilmek amacıyla beş madde yayınladı.
Teknoloji dünyası aslında bulut bilişim kavramının anlam ve çerçevesi üzerinde hem fikir olmuş durumda. Ancak teknolojiyi almak isteyen şirketler açısından bakıldığında bazı noktalar üzerinde hala yanlış ön kabuller söz konusu.
Araştırma şirketi Gartner bu yanlış ön kabulleri ortadan kaldırabilmek amacıyla bulut bilişimin sadece “ne olmadığını” beş madde ile sıraladı.
İşte Gartner’ın madde ve açıklamalarıyla bulut bilişim “Ne değildir?”:
Bulut bilişim sadece sanallaştırma değildir
Sanallaştırma bulut bilişimin sadece bir bileşenidir. Bulut bilişimin kendisi değildir. Sanallaştırma teknolojisi şirketlere verilerini birleştirme ve dağıtma imkanı sağlar. Ayrıca verilerin bir sunucu üzerindeki “hypervisor”a aktarılması da tek başına özel bir bulut yaratıldığı anlamına gelmez.
Bulut bilişim sadece para tasarrufu değildir
Bulut bilişimle ilgili yanlış ön kabullerden birisi de şirketlerin bulut bilişimle hemen para tasarruf edebileceklerini düşünmeleridir. Elbette şirketler bulut bilişimin önemli bir parçası olan otomasyon teknolojisi sayesinde kaynaklarını daha verimli kullanabilir ve bu sayede giderlerini önemli ölçüde azaltabilirler. Ancak bu bulut bilişimin temelinde para tasarrufu olduğu anlamına gelmez. Gartner, şirketler tarafından bulut bilişimin tercih edilme nedeninin para tasarrufu değil, hızla çapının genişletilebilir olması ve dinamik yapısı olması gerektiğini söylüyor.
Özel bulut, şirket içinde olmak zorunda değildir
Birçok şirket özel bulut denilince şirket içindeki veri merkezinde özel bir bulut alanı yaratılmasını anlıyor. Ancak her zaman öyle olmak zorunda değil. Ortak bir bulut alanında şirketlere özel bir bulut alanı tahsis edilebiliyor. Bu da sahip olma ve yönetim sorumlulukları açısından özel ancak paylaşılabilir bir kaynak alanının yaratılmasını sağlıyor.
Özel bulut sadece altyapı alanında değildir
Bulut bilişim denilince genellikle akla gelen sanal altyapı hizmetleri oluyor. Ancak bu alanın aynı zamanda yazılım ve platform yapılarının olduğu da unutulmamalı. Gartner bu açıdan “Hizmet olarak Altyapı – Infrastructure as a Service” alanın hızla büyüdüğüne dikkati çekiyor.
Bulut her zaman özel değildir
Özel bulut alanı, şirketlerin bulut ağına geçişlerinde genellikle ilk adım oluyor. Şirketlere bir yandan bulut bilişimin faydalarını gösterirken diğer yandan şirketin bu alandaki endişelerini de dindiriyor. Ancak Gartner gelecekte özel bulut alanlarının yerlerini ortak kullanılabilen hibrid bulut alanlarına bırakacağını söylüyor. Bu sayede kaynaklar daha etkin kullanılabilecek.
 
 

ERP sizi Excel'e zorladığında


İş kullanıcılarının kurumsal yazılımlarını Excel’le “atlatmaya” çalışma maceralarını takip etmek eğlenceli. Gelişmiş ERP uygulama paketi geliştiricisi IFS tarafından Ekim ayında gerçekleştirilen bir ankette, katılımcılar kurumsal yazılımların hantal doğalarının onları işten ayrılmaya sürükleyebileceğini belirttiler. 281 üretim müdürünün (yüzde 65’inden fazlası 35 ve daha genç olan kişiler) katıldığı ankete göre ERP gibi kurumsal yazılımların kullanımından kaynaklanan olumsuz deneyim yerine en azından pozisyon değiştirme eğiliminde olabileceklerini açıkladılar.

İş değiştirmek mi? Eğer teknolojiye yatkın bir neslin üyeleri güç kazanılmış bir işi terk edebileceklerini söylüyorlarsa (kurumsal bir uygulama yüzünden) bir şeyler çok yanlış demektir.

Kullanıcılar sıkıntılarını nasıl yatıştırıyor? Çalışmaya göre, tabloları kullanarak. Kullanıcıların büyük bir bölümü bunaltıcı uygulamalardan kaçmak için Excel ve diğer benzer yazılımları kullandığını kabul ediyor. Onlar aynı zamanda Google Docs gibi ücretsiz ve düşük maliyetli Web tabanlı uygulamalara da yöneliyorlar.Karmaşık uygulamalar yüzünden kullanıcıları geçici çözümler için başka yerlere bakmaya zorlamak, sadece finans yöneticilerini sıkıntıya sokmuyor, aynı zamanda verilerin güvenliğini de tehlikeye atıyor. IFS Kuzey Amerika CTO’su Rick Veague, firmasının çalışmasında benzer bir açıklama yapıyor. “Çalışanlar ERP’nin dışında çalıştıklarında onlar kurumsal görüş mesafesini düşürüyor, kurumsal riski arttırıyor ve kurumsal yazılım yatırımının değerine zarar veriyorlar,” şeklinde konuşuyor. Kullanıcıları tabloların kollarına sürükleyen diğer uygulamalar: müşteri ilişkileri yönetimi ve tedarik zinciri yönetimi. CFO’lar ve diğer yöneticiler konuşlandırmadan önce bu gibi çekirdek uygulamaların kullanılabilirliklerini incelemeliler. Onlar eğitime zaman ve bütçe ayırmalı ya da kullanıcıların çalışma alışkanlıklarına göre uygulamayı ayarlamalı. Kullanıcı ile uygulama arasında zorlayıcı bir ilişki oluşturmaya çalışmak ne çalışan ne de işletme için bir amaca hizmet etmez ve kaçınılmaz olarak genel bir olumsuz deneyime yöneltir.   

www.erpgazetesi.com
           

İnşaat Sektörü ve ERP

İnşaat sektörü çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesini kapsar: proje mühendisliği, imalat, ve evler, hastaneler, otoyollar, binalar, alışveriş merkezleri, ve daha fazlasının yapımı için özel hizmetler. Tipik inşaat sektörü işletmeleri, konut inşaatı şirketleri, ticari ve idari (konut olmayan) yapı şirketleri, kamu müteahhitleri (yollar, köprüler, elektrik, su ve diğer projeler), inşaat mühendisliği şirketleri, rehabilitasyon ve bakım şirketleri, yapı ve inşaat ekipmanları firmalarını içermektedir.
Genel olarak, bu endüstri, her ölçekte, mülkiyet tipinde ve işalanındaki firmalardan oluşur. Ancak, her şeyden önce sektörün doğası gereği türeyen bazı benzerlikler vardır:
Her proje benzersiz olduğundan ve proje yönetimi yöntemlerinin kullanılmasını gerektirdiğinden, inşaat şirketleri tamamen proje yönetimi odaklıdırlar.
İnşaat şirketleri yüksek düzeyde uzmanlıkla karakterize edilirler, ister vertical (dikey) (çalışan becerileri, araçlar ve kullanılan malzemelere bağlı,örneğin sıhhi tesisat, çatı) ister horizantal (yatay) (proje tiplerine bağlı,örneğin köprüler, konutlar, yollar gibi).
Diğer endüstri segmentleri gibi, inşaat kuruluşları da küresel ve bölgesel ekonomik koşullar, yoğun pazar rekabeti, ve standartlara uyumdan kaynaklanan bazı genel sorunlar ile uğraşmak durumundadırlar. İnşaat sektörü bazı çok özel sorunlarla da karşı karşıya gelmek zorundadır:
Yerel inşaat şirketleri küresel şirketler ile rekabet halindedirler ve bu nedenle küresel şirketlerde olmayan rekabetçi avantajlar göstermeleri gerekir-ve tersi.
İnşaat firmalarının, pahalı ve hem müşteriler hem de müteahhitlerden uzun vadeli yatırım kaynaklarını gerektiren projeleri yönetmeleri gerekir.
İnşaat sektöründeki organizasyonlar birçok alanda (inşaat süreçleri, sağlık ve güvenlik konularında, ihale, vb) birtakım ulusal bina mevzuatı ve yönetmeliklerine uymak zorundadırlar.
İnşaat şirketlerinin, daha fazla enerji-verimli binalar, daha sağlıklıkapalı ortamlar ve inşaat kalitesi geliştirmeleri için piyasa talebi ile uğraşmaları gerekir.
Malzeme ve parça fiyat artması, ulaşım kısıtlamaları ve yakıt fiyat dalgalanmaları, inşaat sektörünü önemli ölçüde etkileyen mikro ve makro-ekonomik faktörlerin örnekleridir.
İnşaat şirketleri sabit kıymetlerin (demirbaşların) düzgün bir şekilde yönetilmesi ihtiyacını ele almalıdırlar
İnşaat sektörü sermaye-ağırlıklı olduğundan, inşaat şirketleri, kalite ve iş modeli geliştirmeyi teşvik ederken, bir yandan da kar artırmak için tüm kaynakların doğru bir şekilde yönetilmesini sağlayabilmelidirler. İnşaat sektöründekişirketler, diğer işlemlerin yanı sıra spesifik inşaat proje portföy yönetimi (PPM) ve arka ofis işlemlerini de desteklemek için hizmet sunumu üzerinde uzmanlaşmışkurumsal kaynak planlama (ERP) sistemlerinden yararlanabilirler.
İnşaat Sektörü için Yazılım Çözümleri Kullanmanın Avantajları
Hizmet şirketleri için ERP sistemleri, finans, insan kaynakları, tedarik yönetimi, ve diğer önemli operasyonel görevler için arka-ofis süreçleri gibi temel operasyonel görevleri yönetmek için inşaat sektöründeki kuruluşlara yardımcı olabilir.
İnşaat sektörünün çoğu proje bazlı olduğundan, inşaat şirketleri, riskleri, proje iş akışlarını, bilgi, vb yönetmek için PPM fonksiyonundan yararlanabilirler. Doğru proje bütçeleme ve kurumsal stratejilere uyum kadar, zamanında proje teslimi sağlamak için proje zaman çizelgelerini de kontrol edebilirler.
ERP sistemleri, aynı zamanda sabit sermaye ve kaynakları yönetmek için belirli işlevlere sahip olabilir.
Bu endüstri için tasarlanmış ERP çözümleri, muhasebe ve bordro sistemleri ve özel proje yönetim sistemleri gibi inşaat sektörüne spesifik (özel) ihtiyaçları karşılamak üzere diğer birçok uygulamayı entegre edebilir. Bu, özel inşaat yazılım fonksiyonu gerektiren kuruluşlara ihtiyaç duyulan esnekliği getirebilir.
İNŞAAT SEKTÖRÜ İÇİN HATALI BİR YAZILIM SEÇİMİSÜRECİNİN RİSKLERİ
Bir ERP sistemi olmayan İnşaat şirketlerinin temel arka ofis görevlerini yönetmesi mümkün olmayabilir, bu da temel bir operasyonel kontrol eksikliğine yol açar.
Yatırım portföyleri ve projelerin, bu tür bir işlev ile tasarlanmış bir yazılım çözümü olmadan kontrol edilmeleri daha zordur. Yatırım ve projeleri doğru bir şekilde yönetmekteki yetersizlik, proje kaynaklarının boşa kullanılmasına olduğu kadar proje teslimindeki gecikmelere de yol açabilir. Buna karşılık, kurumun genel yatırım stratejilerinde karlılığın azalmasına ve ciddi sapmalara neden olabilir. Ve inşaat sektörü çok sermaye-ağırlıklı olduğu için, doğru yatırım yönetimi iş başarısı için çok önemlidir.
Hizmet kuruluşları için tasarlanmış ERP sistemleri olmadan, inşaat sektöründeki şirketler, varlık, maliyet ve sözleşmelerin düzgün bir şekilde yönetilmesi için gerekli olan yazılım fonksiyonuna sahip olmayabilirler. Bu, tekrarlanan görevler veya verimsizlik yüzünden zaman ve para kaybına götüren birçok kontrol problemine neden olabilir.

İnşaat sektörü için ERP zamanı

İnşaat sektörünün bugünkü ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz önüne alıp, ERP yazılımlarının da geldiği noktayı düşündüğümüzde aslında ERP yazılımlarının inşaat ve taahhüt sektöründe çok daha etkin bir rolü olabileceğini görüyoruz. Bu yazıda temel olarak aşağıdaki soruya beraber cevap arıyor olacağız;
Sizce de inşaat sektörü için ERP yatırımının vakti gelmedi mi?
İnşaat Sektörü Dinamikleri
Her şeyden önce inşaat sektörü proje tabanlı çalışan bir endüstridir ve bu nedenle diğer üretim endüstrilerinden çok farklı iş süreçlerine sahiptir. Alınan her iş aslında yeni bir projedir. Kimi zaman aynı kimi zaman farklı kaynaklar ile planlanabilen, bazı noktalarda standartlaşabilen ancak birçok noktada proje bazlı özelleşen iş süreçlerine sahip bir yapı içermektedir.
Farklı coğrafyalarda yer alabilen şantiyeler, depolar ve merkezi birimler ile çok lokasyonlu bir yapıya sahip olan sektörde tüm bu birimlerin koordinasyonu da ciddi bir önem taşımaktadır. Üstelik birçok projede çok sayıda alt yüklenici ile çalışılmaktadır. Bu da sadece birimler arası koordinasyon değil aynı zamanda müşteri, ana yüklenici ve alt yükleniciler arasında da bir koordinasyonun sağlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu karmaşık yapı da iş programının oluşturulması ve daha önemlisi takibi konusunda sıkıntılara yol açmaktadır.
Çoğu kez uzun proje süreleri (özellikle değişken ekonomik yapılarda) bütçeleme ve maliyet takibinde isabetli tahminlerin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bununla beraber birçok firma farklı büyüklüklerde makina parklarına sahiptir ve bu makinaların bakım&onarım süreçleri, yakıt giderleri ve sigorta, amortisman gibi giderlerinin takibi birçok sektörden çok daha kritik bir önem taşımaktadır.
Sektörün bu yapısal özellikleri nedeni ile mevcut yazılımlar kapasitelerini doldurmuş, bahsedilen süreçlerin planlanmasında ve takibinde oluşmaya başlamıştır.

IT'cilerin 12 alışkanlığı

Miskinlikten kurtulun ve verilerle ilgili pis işlere atılın; işte IT içerisinde ileriye dönük bir iş hayatı bu şekilde elde edilir.
Yeni işe alımların dondurulduğu ve bütçelerin giderek kısıldığı bir dönemde işinizi nasıl korursunuz (ya da daha iyisini nasıl kaparsınız)? Buradaki 12 düsturu izleyerek bunu öğrenebilirsiniz.
Buradaki fikirlerin bazıları muhtemelen daha önce işittiğiniz (ve göz ardı ettiğiniz) tavsiyeler. İş hedeflerinin farkında olmak ve teknolojinin kâr zarar tablosunu nasıl geliştireceğini bilmek her zamankinden daha önemli bir hal aldı. Ancak IT yetenek portföyünüzü genişletmek de aynı derecede ehemmiyet taşıyor. Bulut servislerine veya veri yönetimine hâkim olmak hızla değişmekte olan iş ortamına uyum sağlamanıza yardımcı olacaktır. Aynı zamanda organizasyon çapında iş arkadaşlarınıza erişmek ve onlarla iletişim kurmak isteyecek, hiç kimsenin arzu etmediği pis işleri üstlenmek isteyeceksiniz. Sonuç olarak bu büyük bir organizasyonun rahatlığını terk edip kendi işinizi kurmanız anlamına gelebilir.
Ancak şunu unutmayın: “Vazgeçilmez” olmak iki kenarı keskin bir bıçak halini alabilir. Aşırı derecede vazgeçilmez olmak sizi daha öteye gidemez hale getirebilir.

İş tarafına eğilin
Organizasyonunuzdaki en yetenekli geliştiricisi veya atanmış sistemler yöneticisi olabilirsiniz. Fakat işletmenizin ne sattığını ya da ne gibi servisler sağladığını bilmezseniz, işsizlik istatistikleri içerisinde yer almaya adaysınız demektir.
İlk adım: İş hakkında mümkün olduğunca fazla şey öğrenin, önerisinde bulunuyor stratejik danışmanlık firması Wired Integrations’ın kurucusu ve başkanı Mark A. Gilmore.
“’Firma nasıl para kazanıyor? Güçlü ve zayıf olduğu yanları neler?’ sorularını kendinize sorun, diye konuşuyor Gilmore. “Firmanın nasıl işlediğini bir kez anladınız mı, onu iyileştirmek üzere IT bilginizi kullanabilirsiniz. Bu da sizi daha değerli ve daha vazgeçilmez yapar.”
Organizasyonun kritik altyapılarını derinlemesine anlamak ve teknoloji trendlerini yakından takip etmek buna yardımcı olur, diye ekliyor Gilmore. Ancak bu aynı zamanda daha geniş bir dünya görüşünü gerektirebilir.
“Meselelere katı bir biçimde IT perspektifinden bakmayın,” diyor Gilmore. “Konuların etrafınızı çevreleyen iş dünyasıyla olan ilgisini görmek için vizyonunuzu genişletin. İşte bu size 20 tane teknik sertifika ve master derecesinden daha değerlisini katar.”

Gözünüz kâr zarar tablosunda olsun
Sizin işiniz sadece ışıkları açık tutmak ve veri merkezinin çalışmasını sağlamak değil. Aynı zamanda işleri geliştirmek için organizasyonunuzun teknolojiyi kullanmasında yardımcı olmaktır; bilhassa maliyetleri aşağı çekerek ve verimliliği arttırarak.
Sunucular kapasitelerinin küçük bir kısmını mı kullanıyor? Eğer veri merkezinizi henüz sanallaştırmadıysanız işte şimdi tam zamanı. Yazılım lisansları bütçenizi zorluyor mu? Sadece kullandıklarınız için ve kullandığınız süre kadar ödeme yapmanıza imkân tanıyan düşük maliyetli bulut tabanlı uygulamaların çeşitliliği giderek artıyor. Bu belirgin bir biçimde öne çıkıyor.
“IT profesyonellerinin sanallaştırma, bulut bilgiişlem ve tümleşik ağlar gibi maliyetleri aşağı çeken alanlara odaklanması gerekiyor. Bununla birlikte sosyal medya, mobil pazarlama ve SEO (arama motoru optimizasyonu) gibi alanların yardımıyla gelirleri arttırmaya odaklanmalılar,” şeklinde konuşuyor Cloud Computing Concepts’den Rick Mancinelli. “Sonuç olarak kâr zarar tablosu üzerinde pozitif bir etki bırakan IT profesyonelleri işverenleri nezdinde en değerli kişiler olacaklar.”

Başınızı buluta kaldırın
Çok sayıda geleneksel IT fonksiyonu bulut ortamına taşındığından (herhangi bir iş kullanıcısı bir telefon aramasıyla ya da kredi kartı üzerinden bunu yapabiliyor) firmanız artık switch değiştirme, kabloları birleştirme veya makinelerdeki sorunları giderme gereksinimi duymuyor. Ancak yine de hangi servislerin mevcut olduğunu, hangilerinin incelemeye değer olduğunu ve hangilerinden uzak durulması gerektiğini onlara söyleyecek birilerine ihtiyaçları var.
“Eğer organizasyonunuz daha çok genel bulut sağlayıcılarına dayanmayı planlıyorsa (özellikle temel altyapı gereksinimleri için) firma içinde sistemleri yönetecek, yamalayacak ve terfi edecek daha az sayıda dahili çalışana gereksinim duyabilirsiniz,” diye konuşuyor Deloitte Consulting’in teknoloji uygulamaları bölümünden Mark White. “Fakat yine de bulut servisleri katalogunu yönetme, üyeleri kontrol etme, bulut sağlayıcılarıyla anlaşmalar yapma ve problemler ortaya çıktığında müdahale etme deneyimine sahip kişilere gereksinim duyacaksınız.”
“Bulut, teknik yetenekleriniz üzerinde daha fazla talep oluşturuyor. Eğer CIO iseniz, yapabileceklerinizi bir sonraki seviyeye çıkarmak için bu bir fırsat.”

Teknoloji ufkunuzu genişletin
Kendi alanlarını kontrol etmenin yanı sıra, uzman IT profesyonelleri diğer uzmanlık alanlarındaki deneyimlere sahip olmak için yetenek takımlarını genişletiyor. Söz konusu alanlardan birinde kriz oluştuğunda (ve bu durumu kontrol etmesi gereken insanlar ortada yokken) ortaya çıkıp günü kurtarabilirsiniz.
“Bu, işverenlerin bu tip çalışanları diğer işleri kolaylıkla kontrol edebilecek değerli takım oyuncuları olarak görmesine yardımcı olur,” şeklinde konuşuyor Touro Üniversitesi Teknoloji Bölümü dekanı Dr. Issac Herskowitz. “Ayrıca, birden fazla uzmanlık alanına sahip bir çalışan, bir departman küçüldüğü esnada daha değerlidir.”
Yeni yetenekler geliştirmenin (ve patronunuzu etkilemenin) en kolay yolu IT’nin diğer alanlarında hizmet vermeye istekli olmak ve gelecek vaat eden teknoloji trendlerini yakından takip etmektir, diye ekliyor Herskowitz. En son ve büyük teknolojiler hakkında ne kadar fazla bilgi sahibi olursanız, söz konusu teknolojilerin benimsenmesi düşünüldüğünde bunu görüşmeye davet edilmeniz o kadar olası.

İş arkadaşlarınızla teknolojiyi konuşturun
IT ve iş tarafı arasındaki duvarları yıkmak, aynı zamanda süreç içerisinde biraz saygınlık kazanmak ister misiniz? En son teknolojiler hakkında daha az uzman olan çalışanlar için bir dizi eğitim oturumları tertip edin, önerisinde bulunuyor teknolojinin askeri taraftaki satışına yardımcı olan danışmanlık firması Sixthree Technology Marketing’in kurucusu Ben Dunnay. Ayrıca yolunuz boyunca işle ilgili olarak bir ya da iki şeyi de öğrenmelisiniz.
“Ufak ufak gayrı resmi küçük seminerlerle başlasanız dahi, bu normalin dışına çıkmak ve kariyerinizi ilerletmek için oldukça iyi bir yoldur,” şeklinde sürdürüyor konuşmasını. “Teknik tanımları iş tarafında bulunanların anlamasını sağlayarak ve iş tanımlarının da teknik personel tarafından anlaşılır olmasını sağlayarak, hızla patronunuzun gözdesi olabilirsiniz. Teknik bir şeyin açıklanmasına ihtiyaç duyduğunda günü kurtaracak kişi olarak size yönelecektir,” diyor Dunnay.
Bunun aksi de doğru. İş tarafındakilerle bir araya gelerek onların ihtiyaç ve endişelerini daha iyi anlayacak, onların nasıl iletişim kurduğunu göreceksiniz, diyor Microsoft SQL Server veritabanları için talebe bağlı destek sağlayan DBA in a Box’ın CEO’su Jay McVinney.
“Teknik insanların en yaygın hatası iş tarafını yeterince anlayamamalarıdır,” diye konuşuyor. “Gelecekte efektif olmak için teknik bir kişi önemli iş konseptlerini öğrenmeli, iş birimleri tarafından konuşulan endüstri dilini öğrenmeli, teknik ve iş birimleri arasında akıcı bir biçimde tercüme yapabilmelidir.”

Miskinlerden uzak durun, bir kılavuz bulun
Uzun öğle tatilleri vermeyi ve akşam beşten önce (ya da daha erken) işten çıkmayı sevenlerle mi takılıyorsunuz? Kariyeriniz için iyi bir şey yapmıyorsunuz, diyor “Her şeyi değiştirin: Kişisel Başarının Yeni Bilimi,” kitabının (kariyerleri kısıtlayan alışkanlıkları değiştirmeye yönelik bir çalışma) yazarı David Maxfield.
“Sizi geride tutan alışkanlıklar muhtemelen başkaları yüzünden ortaya çıkıyor, göz yumuluyor ya da cesaretlendiriliyor,” diye konuşuyor. “Sizinle aynı kariyer hedeflerine sahip, sıkı çalışan arkadaşlarınızı çevrenizde tutarak pozitif bir arkadaş baskısı oluşturun. Diğer ofis tembelleriyle aranızda mesafe bırakın.”
Maxwell, kariyerinizi pozitif bir yöne doğrultmak için daha deneyimli bir kişi aramanızı tavsiye ediyor. “Güvenilir bir kılavuz bulun,” diyor Maxwell. “Bu size organizasyon içerisinde var olan kariyer geliştirme fırsatlarını bulmanızda yardımcı olacaktır.”

Verileri kontrol edin
İş kullanıcılarınız halihazırda bilgi içerisinde boğulmuyorlarsa, çok yakında bu gerçekleşecek. Veri baskınını ehlileştirmek tüm organizasyonlarda sizi çok değerli yapacak.
“İş verilerine anlam kazandıran, bunları güvenli bir biçimde saklayan, kategorilere ayıran, bunlara tekrar erişen ve bilhassa analiz eden IT insanları fazlasıyla değerliler,” şeklinde konuşuyor PA Consulting Group’tan Scott Lever. “Bunlar iş kararlarının verilmesine yardımcı olmak için müşteri verilerini kullanan kişiler.”
İş analitiği platformu sağlayıcısı Alteryx’in başkanı ve COO’su George Mathew, önümüzdeki beş yıl içerisinde teknoloji alanındaki en gözde mesleklerden birisinin “veri sanatkârı” olacağını öngörüyor. Bu, veri analizini iş tarafındaki uzmanlıkla birleştiren melez bir rol; pazar anlayışını, rekabet bilgilerini ve müşteri verilerini ortaya çıkartarak iş zekâsı sistemleri içerisine yerleştiren bir rol.
“Veri sanatkârlarından, organizasyon içerisindeki en önemli kararlarda (bir sonraki perakende noktasının nerede olması gerektiği, yeni bir pazarın aranıp aranmayacağı ve hangi ürünlerin öne çıkartılacağı gibi konularda) etkili olmak üzere, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerden faydalanmaları istenecek,” şeklinde konuşuyor Mathew.

Hiç kimsenin istemediği işleri üstlenin
Sağlam, tahmin edilebilir işler sizi tehlikeye atmayacak fakat onlar aynı zamanda sizin zafer kazanmanızı da sağlamayacak. Değerinizi ortaya koyabileceğiniz yerler zorlu işlerdir, diye konuşuyor butik yönetim danışmanlığı firması Knowledge Capital Consulting’in başkanı John Paul Engel.
“Şu ana dek aldığım en iyi kariyer tavsiyesi Citibank Kaliforniya’nın o zamanki başkanındandı; bana ‘En büyük probleme bak ve onu çöz çünkü işte orada en büyük fırsatın yatıyor’ demişti,” diyor Engel. İyi gitmekte olan bir projeyi aldığınızda, umabileceğinizin en iyisi iyi gitmeyi sürdürmesidir. Çok kötü giden bir şeyi üstlendiğinizde ve onu terse çevirdiğinizde (ya da sadece biraz daha iyiye) işleri tamamlayan birisinin ününü elde edersiniz, diye ekliyor Engel. “Eğer bir problemi azcık da olsa iyileştirebilirseniz, ilerleme kaydediyorsunuz demektir.”

Can sıkıcı olmayın
Dünyadaki en parlak kod yazarı ya da endüstrinin kullanıcı arayüzü tasarımındaki önde gelen uzmanı olabilirsiniz. Fakat hiç kimse sizi sevmiyorsa, baltanın ucundasınız demektir. Bu durum bilhassa IT için doğrudur.
“Bir organizasyonda küçülme söz konusu olduğunda, kişilik oldukça önem taşıyor,” diyor PC güç yönetimi yazılımı üreticisi PowerWise USA’in pazarlama direktörü Nathan Letourneau. “İşletmeler pozitif davranışlara ve iyi bir iş ahlakına sahip insanları tercih eder; diğerleri kadar çok yetenekli olmasalar dahi. Problemli ya da aşırı olumsuz birisi olmayın. Bu demek değildir ki beyninizi konuşturmayacaksınız. Ancak bunu yaparken sadece saygılı olduğunuzdan emin olun.”
Sonuç itibariyle, yöneticiler ilk olarak problemli ve hoşnutsuz kişilerden kurtulmayı sever, diyor Engel. “Günün sonunda, çalışma ortamını diğer iş arkadaşları için daha iyi bir hale getiren kişi terfiyi alır ve o işten çıkartılacak en son kişidir.”

Halka açılın
Bu kişisel bilgilerinizi yayınlamanız anlamına gelmiyor. Ne kadar fazla insan sizi tanır ve size güvenirse (özellikle departmanın ya da organizasyonun dışında) işten atılmanız o kadar zorlaşır, diyor Engel.
Eğer müşteriye dönük bir işiniz varsa, baltayı ensenizde hissetme ihtimaliniz daha düşüktür çünkü işletmeler genellikle anahtar hesaplarla ilişkilere sahip olan insanları işten atmaz. Tabi 9 nolu kuralı işlettiğiniz taktirde.
Eğer işiniz müşterilerle düzenli irtibatı sağlamıyorsa, farklı departmanlar çapında iyi bilinmek için çaba sarf edebilirsiniz. Özellikle daha büyük organizasyonlarda.
“Farklı departmanların dahil olduğu proje ve fırsatları araştırın çünkü bu sizin iç ağınızı inşa eder; dolayısıyla firma tarafında sizi daha değerli kılar,” şeklinde konuşuyor Engel.

Tam anlamıya “Vazgeçilmez” olmayın
Vazgeçilmez olarak etiketlenmekle ilgili problem bunun bir tuzak olabilmesidir. Yetenekleriniz bir organizasyonun hayatta kalması için çok kritik olabilir ve bu yüzden firma içerisinde hiçbir zaman yeni bir pozisyona geçemezsiniz, diyor danışmanlık ve özel yazılım geliştirme firması Innovator LLC’nin CEO’su Steven A. Lowe.
“Bir arkadaşım çalıştığı firma için birkaç kritik yazılım geliştiren mükemmel bir geliştirici,” diyor Lowe. “Onun yaptığını kimse yapamıyor ve firması da ona daha kıdemli bir pozisyona terfi etmeyi ya da daha fazla para vermeyi ‘karşılaşamıyor’. Bu yüzden canı sıkkın ve mutsuz; ama o kesinlikle vazgeçilmez!”
Bu tuzaktan kurtulmanın yolu: Bilgi ve uzmanlığı istiflemeyin. Sorumluluğu dağıtın. Şimdiden yerinize geçecek kişiyi eğitmeye başlayın ya da mevcut sorumluluklarınızı dışkaynağa aktarmanın yollarını arayın ki bu şekilde daha mücadeleli görevleri üstlenebilesiniz.
“Hem vazgeçilmez hem de vazgeçilebilir olduğum zamanlar oldu. Vazgeçilebilir olduğum dönemlerde işim daha güvendeydi ve daha mutluydum,” şeklinde konuşuyor “Mutluluğa İnsancıl Yaklaşım: Pratik Hikmetler.” kitabının yazarı Jen Hancock.
Hancock şunları söylüyor; “Vazgeçilmez olduğumda, işler güçleşti. Uzun bir haftasonu tatili yapmaya çalıştığımda, geri döndüğümde temizlemek zorunda olduğum karmaşayla karşılaştım. Ne kadar uzun süre uzak kalırsam, karmaşa o kadar kötüleşiyordu. Ne zaman yetki paylaşımına yönelip düzgün bir biçimde yönettiğimde, her şey akıcı bir biçimde çalışmaya başladı.”

Kendinizi ne zaman kovacağınızı bilin
Bir IT profesyoneli olarak bazen vazgeçilmez olmanın en iyi yolu, boğucu kariyer yörüngesinden uzaklaşmaktır; kendi işinize yönelmeniz anlamına gelse bile.
“Ben kariyerimi kendi firmamı faaliyete sokarak hızlandırdım,” şeklinde konuşuyor Innovator LLC’den Lowe. “İkramiyelerimi ikiye katladım, çalışma saatlerimi kendim belirledim ve motivasyonu yüksek insanlarla gerçekten ilginç şeyler üzerinde çalışmaya başladım.”
“Başarılı bir kariyer” kavramı, bir firma veya endüstri içerisinde daha fazla ücret ödenen işlere doğru istikrarlı bir ilerleyiş anlamına geliyor,” diyor Lowe.
“Bugün ise başarılı bir kariyer, keşifler yaptığınız ve yaptığınız şeyi sevdiğiniz bir yolculuktur,” şeklinde konuşuyor Lowe. “Eğer bu işlerine üretkenlik ve verimliliğin yeni seviyelerini kazandırmak üzere yeni yolları vaat ediyorsa, harika bir şey.”
Kendi başınıza olduğunuzda, vazgeçilmez olmak problemleri çözüp diğerlerinin bunun meyvelerini toplamasına izin vermek anlamına gelir, diye konuşuyor Lowe. “Benim danışmanlık kariyerimin esası bu. Ben yenilik sağlıyorum, onlar başarılı oluyor ve her ikimiz de kazanıyoruz. Müşteri karşılaştığı bir sonraki zorlukta, ilk önce beni arıyor.”

Kaynak : www.cio.com.tr

Hizmette farklılaşan kazanıyor

Hizmette farklılaşan kazanıyor

















Bir ekonomik düzende paranın karşılığında iki şey var; ürün ve hizmet. Elle tutulan, gözle görülen malların yanında hizmet de ekonomide önemli bir yer tutuyor. Ekonomide hizmetin ağırlığının artması, ekonomik gelişim açısından da iyi bir gösterge sayılıyor. Hizmeti, elle tutulamayan ancak insan ihtiyaçlarını gidermek üzere organize edilen faaliyetlerin tamamı olarak tanımlamak mümkün. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Dünya Ticaret Örgütü’nün de kullandığı sınıflandırma listesine (Central Product Classification-CPC) göre hizmet sektörü 12 ana başlığa ayrılıyor.

- Mesleki hizmetler (Hukuk, tıp, mühendislik, emlakçılık, temizlikçilik vs.)
- Haberleşme hizmetleri (Posta, kurye, telekomünikasyon vs.)
- Müteahhitlik ve ilgili mühendislik işleri (Müteahhitlik, tesisat işlemleri vs.)
- Dağıtım hizmetleri (Ticaret, komisyonculuk, franchising vs.)
- Eğitim hizmetleri (Çocuk eğitimi, genel eğitim vs.)
- Çevre hizmetleri (Çevre temizliği vs.)
- Mali hizmetler ( Bankacılık, sigortacılık vs.)
- Sağlıkla ilgili ve sosyal hizmetler (Hastaneler vs.),
- Turizm ve seyahat ile ilgili hizmetler (Otel, lokanta, rehberlik vs)
- Eğlence, kültür ve spor hizmetleri (Eğlence, haber, tiyatro)
- Ulaştırma hizmetleri (Denizyolu, havayolu, boru hattı taşımacılığı vs)
- Başka yere dahil edilmemiş diğer hizmetler

Türkiye ekonomisinin yüzde 62’sini hizmet sektörü oluşturuyor. Sanayinin payı ekonomide yüzde 30 iken tarımın payı yüzde 8’lerde kalıyor. Gelişmiş ülkelerde hizmet sektörünün ağırlığı daha da fazla. Bu nedenle inovasyon türleri arasında “hizmet inovasyonu” da son derece önemli. Bilindiği gibi inovasyon 4 ana başlık altında inceleniyor: Ürün inovasyonu, Hizmet inovasyonu, Süreç inovasyonu ve Teknolojik olmayan inovasyon (örgütsel
inovasyon, toplumsal inovasyon). Bu inovasyon türleri hepsi kendi açısından önemli, ancak hizmetin ekonomideki yerine bakınca, hizmet inovasyonunun ne kadar kritik olduğu ortaya çıkıyor.

Türkiye’de hizmet inovasyonu ölçülmüyor

Bir işletmenin yeni, farklı bir hizmet sunmasını “hizmet inovasyonu” olarak tanımlamak mümkün. Hizmet sektöründe inovasyon, ürünlerde yapılan inovasyona göre daha çok yönlü bir yapıya sahip. Yeni bir hizmet, yeni bir hizmet yaklaşımı, hizmetin farklı bir sunumu, bir ürünün hizmet açısından farklı şekilde kullanılması, hizmetin dağıtımda yapılan değişiklikler hizmet inovasyonu tanımı içine giriyor. Hizmet inovasyonu için teknolojik ve organizasyonel yeteneklerin yanında, insan kaynakları ve yapılanmada değişikliklere ihtiyaç duyuluyor. Ürün ve hizmetleri pazarlamak için geliştirilen pazarlama inovasyonu da aslında hizmet inovasyonu tanımı içine dahil edilebiliyor. Bazen de bir tek uygulama, aynı anda birkaç inovasyon türünün tanımı içine girebiliyor. Avrupa Komisyonu ve Eurostat tarafından da temel alınan Oslo Manual’e göre hizmet inovasyonunu tanımlama konusunda yaşanabilecek karışıklıklar için şöyle bir ifade var: “Hizmetlerdeki inovasyon faaliyetleri, ürünlerde ve süreçlerde artan değişimlerin olduğu sürekli bir süreç olarak eğilim gösteriyor. Bu, hizmetlerde inovasyonun tanımlanmasında karmaşa yaratabiliyor. Örneğin; bir üründe, süreçte ya da başka yöntemlerde belirgin bir değişikliğin uygulaması hizmet inovasyonu kapsamına giriyor.”
Türkiye’de hizmet inovasyonunu ölçen herhangi bir çalışma yok. Avrupa’da 2009 yılının Şubat ayında, 2006 yılı verilerine göre PRO INNO tarafından oluşturulan bir raporda, Türkiye, hizmet inovasyonu açısından 27 AB ülkesi arasında 20. sırada yer alıyor. Avrupa İnovasyon İstatistiği (EIS) ile hizmet inovasyonu istatistiklerinin 2008 yılı karşılaştırmasında ise Türkiye’nin, genel inovasyon endeksinde alt sıralardayken, hizmet inovasyonunda ilerleme gösterdiği ortaya çıkıyor. Bu raporlar dışında tek tek örnekler dışında resmi veri yok. Ancak Türkiye’de hizmet inovasyonuna çok önemli örnekler var.
Türkiye’de özellikle bankacılık sektörü, hizmet inovasyonunun en iyi yapıldığı alanlardan biri. Kredi kartı, taksit, ATM, kredi seçenekleri, ödeme koşulları gibi pek çok konuda bankalar, müşterilerine yenilikçi seçenekler sunuyorlar. Bankacılıkta, cep telefonu ve internet kullanımı en büyük inovasyonlar olarak öne çıkıyor. Son derece güvenli kullanım şekilleri sunan yazılımlarla desteklenen bu hizmetler sayesinde, müşteriler neredeyse bütün bankacılık işlemlerini masalarından bile kalkmadan tamamlayabiliyorlar.
Türkiye’de bireysel bankacılığın gelişmesinde, kredi kartının ortaya çıkışı çok etkili oldu. Kredi kartı, kendi başına büyük bir hizmet inovasyonu olduğu kadar, onun sayesinde pek çok hizmet inovasyonu geliştirildi ve büyük bir değer yarattı. Şu anda kredi kartları etrafında oluşmuş çok büyük bir pazar var ve hemen her banka kendi kredi kartı için her gün yeni bir hizmet projesi üretiyor. İlk taksitli kredi kartını Boyner Holding 1984’te Beymen Kart olarak piyasa sürmüştü. 1998’de Advantage, faizsiz taksitli kart ve ödüllü kart olarak uygulamaya geçti. Böylece Türkiye’de kredi kartı ve taksitle alışveriş dönemi başlamış oldu. Bu sayede pek çok kişi istediği ürüne sahip olmaya, daha çok kişi tatile çıkmaya başladı, tüketim kat kat artmış oldu.

Yemeksepeti.com uygulaması dünyaya açılacak

İnternet yine pek çok hizmet inovasyonuna kapı açan bir platform oldu. Bu alanda Google’ın hizmet yaklaşımı en iyi örnek. Google, pek çok bilgiyi barındıran internette, kişilerin aradıklarını bulabilmeleri için son derece inovatif bir hizmet sundu. Bu hizmeti her geçen yıl geliştiren firma, bu sayede dünyanın en büyük ve en çok bilinen firmalarından biri haline geldi. 1996 yılı Ocak ayında Larry Page ve Sergey Brin isimli iki üniversite öğrencisi “BackRub” adlı arama motoru ürettiler. Bu arama motoru, sitelerden geriye dönük bağlantıların analiz edilmesi fikri üzerine kuruluydu. Bu fikri, milyonlarca veri arasından aranılan şeyin bulunmasını sağlayan dev bir hizmete dönüştürdüler. Böylece dünyadaki en iyi inovasyon örneklerinden birine de imza atmış oldular.
Türkiye’de Gittigidiyor, birbirini tanımayan pek çok alıcı ve satıcıyı bir araya getirerek, açık arttırma mantığını internete uyguladı. Böylece bugün çok büyük bir internet platformu oluştu. 2001 yılında Serkan Borançılı ve Burak Divanlıoğlu tarafından kurulan site, insanlara evlerinden alıp satma olanağı verdi. Üstelik, açık arttırma mantığını da birleştirerek internette ticaret konusunda oldukça yenilikçi bir yaklaşım geliştirmiş oldular.
Yemeksepeti de, Türk internet dünyasının en inovatif projelerinden biri olarak bugün 1 milyon kullanıcıya hitap ediyor. Türkiye’nin ilk paket yemek servis portalı Yemeksepeti.com, kullanıcıdan hizmet karşılığı ücret almayıp sadece siparişi karşılayan firmadan komisyon alıyor. Pek çok firmayı aynı çatı altında toplayan ve yemek siparişini son derece kolaylaştıran site, hem müşterilerine rekabet avantajı sağlıyor hem de kullanıcılarına tek tıkla yüzlerce restoran ve yemek seçeneği sunuyor. Nevzat Aydın tarafından kurulan site, aynı zamanda kullanıcıların restoranlarla yaşadıkları sorunların çözümü için de hemen müdahale ediyor. Site şu anda Ankara, Adana, Antalya, İzmir, Bursa gibi 12 ilde ve Kıbrıs’ta hizmet veriyor. Kurucu Aydın, son dönemlerde bu hizmet modelini dünyanın değişik ülkelerinde uygulamak için girişimlerde bulunmakla meşgul.

Ucuz bilet, yolcu sayısını arttırdı

Ulaştırma konusunda son yıllarda yapılan en önemli hizmet inovasyonu örnekleri ucuza bilet satan havayolu firmaları. EasyJet, Yunanlı girişimci Stelios Haji-Ioannou tarafından 1995’de İngiltere'de kuruldu. Firma, ilk defa ucuz uçak bileti ile havayolunu tercih edenlerin sayısını arttırdı. Bu uçuşların ekonomik olmasının ana sebebi, bilet fiyatlarına uçuş sırasında yolculara sunulan içecek ve yiyeceklerin dahil olmaması. Bilet fiyatlarının düşük olmasındaki bir diğer önemli etken ise, bilet satışlarının aracı kurum kullanılmadan, doğrudan havaalanlarındaki şubelerden veya internet üzerinden yapılması. Bu sayede yolcular aracı bir kuruma komisyon vermiyor. Ayrıca firma, dönüş sürelerini ortalama 30 dakika ile sınırlı tutarak havaalanı vergilerinden de önemli ölçüde tasarruf ediyor. İki tip uçak kullanan firma, uçuş sürelerini de uzun tutuyor. EasyJet, artık pazarlama ve hizmet inovasyonu açısından örnek bir vaka olarak tarihe geçti. Türkiye’de ise Pegasus, Easyjet’e benzer bir strateji izleyerek, kısa sürede Türk hava taşımacılığında kendisini kabul ettirdi. Pegasus sayesinde Türkiye’de uçak, otobüse bir alternatif oldu ve hayatlarında hiç uçağa binmemiş pek çok insan Pegasus sayesinde uçak yolcusu haline geldi.
Bir cafe zinciri olan Starbucks da hizmet inovasyonuyla dünyaya yayılan firmalardan biri. Sadece kahve satarak, dünyanın marka değeri algısı en iyi firmalarından biri haline gelen Starbucks’in sırrı kahvede “Al ve Çık” konseptini ilk defa uygulamış olması. Aynı zamanda oturup, sohbet edilecek, ders çalışılacak veya internete girilecek sıcak bir cafe ortamı yaratan firma, pek çok çeşit kahveyi, müşterilerine aynı anda sunabiliyor. Elbette, sadece konsept değil, kaliteli kahvelerle her zaman aynı seviyede hizmet sunmak da firmanın bu kadar yaygınlaşmasında önemli bir etken. Firma satın aldığı kahveleri, Starbucks Roast denilen özel bir teknikle kendisi kavuruyor. Ayrıca 30’u aşkın kahve çeşidi ile hemen her damak tadına hitap edecek çeşitliliğe sahip. 1980’li yıllarda Howard Schultz tarafından kurulan Starbucks, bugün dünyada 49 ülkede 13 bin civarında mağaza ve 130 bine yakın çalışanıyla lezzetli kahveler sunmaya devam ediyor.
Tekstilde mağazalar, firmanın yüzü. Bu nedenle, mağazalarda hizmet konusunda farklılaşan firmaların öne çıkması daha kolay oluyor. Bu farklılaşma, özellikle insan kaynağı ve mağaza ile ilgili düzenlemelerden kaynaklanıyor. Bu nedenle mağazalar çok değişti, içeride daha uzun zaman geçirtmek üzere tasarlanıyor. Örneğin, Koton Mağazası bunu çok iyi uygulayan firmalardan biri. Koton yaptığı araştırmalardan sonra özellikle eşleriyle alışverişe çıkan erkeklerin mağazada tutulması gerektiği sonucuna varıyor. Çünkü kadınlar uzun uzun alışveriş yapmak isterken erkekler çok kısa bir sürede bu işten sıkılıyor ve mağazadan ayrılmak istiyor. Ancak mağazada ortalama 25 dakika zaman geçiren bir müşteri büyük oranda alışveriş yaparak ayrılıyor. Bu nedenle mağaza konseptini değiştirmeye karar veren Koton, mağazalarına Amerikan barlar açtı. Erkekler, burada ücretsiz birkaç kadeh içki içebiliyorlar. Ayrıca mağazalara kurulan internet köşelerinden internete girilebiliyor. Bunun yanında sadece oturup dinlenmek isteyenler için koltuklar ve günlük gazeteler de bir köşede hazır bekliyor. Çocukların da oyalanabilmesi için oyun masaları bulunuyor.

Turkcell Mobil Ödeme, internette alışverişe yaradı

Telekomünikasyon sektörü de bankacılık gibi her gün yeni bir hizmetin hayata geçtiği bir alan. Telekomünikasyon firmaları ellerindeki imkanları kullanarak, hem son kullanıcılar hem de kurumsal müşterilerine çok yenilikçi hizmetler sunuyorlar. Turkcell, sürekli geliştirdiği hizmetlerle, bu konuda öncü firmalardan bir tanesi. Turkcell Görüntülü Çağrı Merkezi, Turkcell Teknoloji’nin geliştirdiği, dünyada ilk kez uygulanan bir Turkcell servisi. Çağrı merkezlerinin görüntülü konuşma ile aranmalarını; yani çağrı merkezlerinin ses dışında görsel içeriklerle de müşterilerine hizmet vermesini sağlıyor. İşitme engelli müşteriler de Çağrı Merkezi hizmetlerinden faydalanabiliyor. Ayrıca Turkcell’in, Turkcell Global Bilgi işbirliğiyle hayata geçirdiği ve Türkiye’de bir ilk olan Turkcell 3G Videocom uygulaması, çağrı merkezi hizmetlerinde yepyeni bir dönem başlattı. Önceden hazırlanan video mesajın, müşterilerin 3G görüntülü konuşmayı destekleyen cep telefonlarına, otomatik olarak aktarılmasını sağlayan Turkcell 3G Videocom, firmalara ileri teknoloji destekli sıra dışı bir iletişim mecrası sunuyor.
Turkcell’in bir şirketi olan Turkcell Teknoloji kendinden başlayarak, müşterisinin işinde fark yaratan ürünleri ile son kullanıcılara kadar uzanan çok büyük bir değerin yaratılmasında rol alıyor. Turkcell Teknoloji bugüne kadar Kontör Transfer, Avans Kontör, Mobil İmza, Mobil Eğitim, Mobil Anket, Mobil Ödeme, MMS Fatura, GrupMesaj Cell, e-Devlet uygulamaları, KampusCell, Konbara, EvTurkcell, Konuşan Poster gibi pek çok ürün ve servisi bireysel ve kurumsal müşterilerin kullanımına sundu. SIM teknolojileri alanında inovatif yaklaşımlarla gerçekleştirilen önemli altyapı çalışmalarına imza atan Turkcell Teknoloji, esnek SIM ürünü vasıtasıyla SIM kart yönetiminde önemli ölçüde müşteri memnuniyeti, operasyonel ve lojistik maliyet iyileştirilmesini gerçekleştirdi.
Turkcell’in Mobil Ödeme uygulaması, alışverişte büyük kolaylıklar sağlayan bir uygulama. Mobil Ödeme servisi ile şirketler müşterilerinden SMS yoluyla ödeme alabiliyorlar. Belirlenen 4 haneli numaraya müşteri tarafından gönderilen ürün/hizmet kodu ile şirket tarafından belirlenen bedel Turkcell abonesinin faturasına yansıyor veya kontörlerinden düşürülüyor. Daha sonra Turkcell firmaya ödeme yapıyor. Şu anda en fazla 20 TL’ye kadar yapılan harcamalarda kullanılan bu servis, fatura bedeline göre 150 TL’ye kadar çıkarılabiliyor. Bu ödeme biçimini pek çok şirket kullanabiliyor. Özellikle internet siteleri bu ödeme şeklinden son derece memnun çünkü müşterilere cep telefonundan ödeme yapmak, internette kredi kartı kullanmaktan daha güvenli geliyor. Ancak internet dışında bu ödemeyi kullananlar da var. Örneğin Türkiye’nin ilk masaj cihazları üreticisi Egenova, bozuk para ile çalışan cihazlara Turkcell Telemetri ve Mobil Ödeme Çözümlerini entegre etti. SMS ile çalışan masaj cihazlarında hasılat anlık olarak yapılıyor. Böylece insan müdahalesinden kaynaklanan arızalar sıfıra iniyor. Egenova aynı zamanda Turkcell Telemetri Çözümünü de kullanıyor. Bu hizmet, bir uzaktan haberleşme sistemi. Cihazlar ve bilgi sistemleri arasında “uzak mesafeden haberleşme” sayesinde toplanan verilerle ölçümleme, izleme, takip ve uzaktan müdahale olanağı sağlanıyor. Egenova, aynı zamanda bu hizmeti de kullanıyor, yani Uzaktan Ödeme Çözümü ile Telemetri hizmetini aynı anda masaj, tartı, oyun cihazları gibi ürünlerine entegre ediyor. Böylece de bozuk para yerine, SMS ile ödeme yolunu kullanabiliyor.
Turkcell Telemetri Çözümü, tarımsal alanda da kullanılmaya başlanılan bir hizmet. Örneğin, seracılıkta telemetri çözümleri ile toprak ve havadaki ısı, nem, ışık, Ph, CO2 gibi değerler, sera içerisine yerleştirilmiş birçok algılayıcı aracılığı ile uzaktan izlenebiliyor. Kümeslerde ısı, nem, karbondioksit gibi bilgiler ölçülerek, tavuk ve piliçlerin doğru koşullarda yetiştirilmesi sağlanıyor, yemleme ve sulama sistemleri uzaktan kontrol ediliyor. Dondurulmuş gıdaların soğuk zincir takibi yapılıyor ve belirlenen değerlerin aksi bir durumu oluştuğunda merkez anında haberdar oluyor. Balık çiftliklerinde azot değerleri sürekli kontrol altında tutuluyor. Araç takip çözümleri ile firmalar, araçlarını merkezden yönetip, anlık bilgilendirmeleri alıyorlar. Kalp, diyabet, tansiyon gibi kronik hastaların ölçümlerinin anlık veya periyodik olarak uzaktan takibi yapılabiliyor.

Back up “bir tanıdık” gibi hizmet veriyor

Vodafone da, 3G sonrasında da son derece yenilikçi hizmetlere imza attı. Firma, Mobil Cingöz ismini verdiği bir çözüm ile oldukça yenilikçi ve kullanışlı bir hizmet sunuyor. Mobil Cingöz sayesinde tatile gidenler, evde bebeklerini bakıcıya emanet edenler veya kendisi yokken işyerindeki durumu merak edenler bu çözümden faydalanabiliyor. 3G ve görüntülü konuşma destekli bir cep telefonu olan herkes Cingöz’ün hattı ile bağlantı kurarak evini veya işyerini istediği zaman kontrol edebiliyor. Sistemin çalışması için Vodafone Cingöz, 3G ve görüntülü konuşma destekli cep telefonu yeterli. Bu ikisine sahip olan herkes Cingöz’ün hattı ile bağlantı kurarak evini veya işyerini istediği zaman kontrol edebiliyor. Bu cihazdan görüntü almak için yapılması gereken ise sadece Cingöz’e yerleştirilecek hattın görüntülü konuşma için aranması. Otomatik olarak görüntülü çağrı alma yeteneğine sahip olan Vodafone Cingöz, en son 3G teknolojisiyle donatıldı. Bu sayede Vodafone’un sunduğu 3G+ farkı, anında hizmete yansıtılabiliyor. Cep telefonuyla cihaz arasında bağlantı sağlandıktan sonra nümerik tuş takımı kullanılarak kamera farklı yönlere döndürülebiliyor, görüntüye zum yapılabiliyor, 180 derece çevrilebiliyor, parlaklık ayarı değiştirilebiliyor ve hoparlör sesi ayarlanabiliyor.
Boyner Grubu tarafından hayata geçirilen kişisel asistanlık firması Back up da son dönemlerde yenilikçi hizmeti ile ön plana çıkan firmalardan birisi. Telefon ve insan kaynaklarını birleştirerek çok yönlü bir hizmet sunan firma, müşterileri herhangi bir sorun yaşadığında onların yanında oluyor ve adeta “bir tanıdık” gibi yardım ediyor. Back up üyeleri, yolda kaldıkları zaman bu hizmeti arayarak, yardım çağırabiliyorlar. Gece yarısı, herhangi bir şeye ihtiyaç duyulduğunda, ihtiyaç duyulan şeyi ayağa kadar getiren firma, aynı zaman da hediye gönderme, tesisatçı çağırma gibi pek çok hizmeti yerine getiriyor.
Girişimci Haluk Okutur’un kurduğu Simit Sarayı, var olan bir ürünün sunumunu değiştirerek yapılan ve başarıya ulaşan hizmet inovasyonuna en iyi örneklerden bir tanesi. Tezgahta satılan simit için özel mekanlar açan ve çayla birlikte, farklı çeşitleri müşteriye sunan Okutur, kısa zamanda pek çok şube açtı. Özellikle kriz döneminde tercih edilen menüleri ile pek çok müşteri kazandı. Bunun yanı sıra simitin pek çok çeşidini üreten Simit Sarayı, örneği çok az olan bir başarı öyküsü oldu. Aslında ürünü daha ucuza satmamasına rağmen fiyat açısından da tercih edilen Simit Sarayı, bir sokak ürününe özel bir mekan açarak, gerçek bir hizmet inovasyonu yapıyor. 10 milyon dolarlık bir fabrika da açan Simit Sarayı, yakında ABD’de franchising vererek, yurtdışındaki fast food seçeneklerine rakip olmaya hazırlanıyor.
Çağrı merkezi hizmeti veren Callpex, verdiği hizmette etkileşim sürecini modelleyip, nasıl olması gerektiği konusu üzerine çalışan bir firma. Modelleme tarafında müşteri bilgi ve danışma hattı hizmetinin yanı sıra birlikte çalıştığı kurumlara ciddi bir danışmanlık hizmeti de sunuyor. Hizmet dahilinde çok detaylı çağrı analizleri yaparak, çağrı hiyerarşisi denilen bir yapı oluşturuyor. Bu süreçte, “Müşteri neden çağrı merkezini arar, müşterilerin çözüm ya da bilgi istediği veya işlem yaptırmak istediği noktalar neler” gibi sorularla buradaki süreçleri tanımlıyor. Tüm bunların sonucunda da kurumlar için tüketicinin memnuniyetini ve kuruma karşı sadakatini artırmaya yönelik modeller oluşturuyor. Bu çözümlerden biri de FCR (First Call Resolution) denilen bir uygulama yani birinci çağrıda çözüm. Müşteri çağrı merkezini aradığında, şikayet ya da istek bildirmenin yanı sıra çözüme de ilk aramada erişebilmesi sağlanıyor. Birinci çağrıda çözüm, hem müşteri memnuniyetini arttırıyor hem de maliyetlerde önemli bir tasarruf sağlıyor. Bu uygulama özellikle üretim, dayanıklı tüketim malları, perakende, telekomünikasyon, finans ve bilişim gibi alanlarda hizmet sunan kurumlar için önemli bir farklılık yaratıyor.

Hizmet inovasyonu, Türkiye için bir rekabet avantajı

Callpex’in bir başka inovatif uygulaması ise özellikle ilaç, sigorta ve bankacılık gibi dönemsel olarak işe alım yapan firmalar için, hayata geçirilen bir model. Bu uygulama ile kurumların tüm işe alım süreçleri kısaltılarak verimlilik sağlanıyor. Toplu işe alım gerçekleştiren kurumlara yönelik, aday havuzları hazırlama, doğru adayı belirleme, telefonla mülakat ve profil analizi yapma, yetkinliğine ve hedefe göre kişileri belirleme, adayları e-learning platformlarından sınava tabi tutarak doğru adayı doğru zamanda kuruma yönlendirmeye yönelik yeni bir uygulama geliştirilmiş. Callpex’in teknoloji konusunda da hayata geçirdiği yenilikler var, bunlar arasında en dikkat çekici olan ise ses tanıma teknolojisi. Bu teknoloji, standart bilgi üretmeyi ya da standart işlemleri gerektiren noktalarda, insanı aradan çıkararak müşterilerin çok daha ekonomik bir şekilde etkileşim sağladığı bir ortam sağlıyor. Bu uygulama bilgi verme ve bilgi alma projesinde standart bir hizmet olarak sunuluyor. Örneğin havacılık sektöründe uçuş hatlarıyla ilgili bilgi verme, mağazacılık ve perakende sektörlerinde mağaza adres bilgileri paylaşımı, servis hizmetleri alanında ilgili servis noktalarına yönlendirme gibi hizmetlerde bu teknolojiden faydalanılabiliyor.
Türkiye’de ve dünyada hizmet inovasyonu konusunda örnekler çoğaltılabilir. Ancak asıl önemli olan, Türkiye’nin bu yenilikleri daha sistematik bir hale getirmesi ve hizmet inovasyonu için özel bir politika oluşturması. Hizmet inovasyonun ele alınış biçimi de en az ürün inovasyonu kadar metodolojik olmalı. Bu sayede ürün inovasyonunun oluşturduğu ekonomik katma değerden kat kat fazlası hizmet inovasyonu ile elde edilebilir. Özellikle, Türkiye gibi hizmet sektöründe rekabet avantajı fazla olan bir ülke için, bu avantajları kullanmanın en önemli yollarından biri hizmet sektöründe yapılacak inovasyonların sayısını ve uygulamasını arttırmak olacak.

Kaynak : www.bilgicagi.com

20 Eylül 2012 Perşembe

How to Upgrade Reports to NAV 2013


I am sorry to inform you, but your NAV 2009 Reports will not just “Run” in NAV 2013. You must first Upgrade your Report and make any necessary adjustments in the NAV 2013 Report Designer. The good news: “It’s Easy”.
Here are the steps:
1. Copy or Backup your Report
2. Export from 2009 and Import into 2013
3. Run the Upgrade Report Tool
4. Test
5. Adjust if needed.
This Video will show the entire process:

Share and Enjoy:
 
By Rick Baxter on July 11, 2012

Ad Hoc Reporting with Microsoft Dynamics NAV 2013: Microsoft Office Excel Add-in, Microsoft PowerPivot for Excel, and Jet Reports Express

To make a difference in this competitive world, users of today’s ERP solutions want to easily perform analysis and produce reports based on their ERP data to make informed business decisions. They need an easy to use, intuitive environment to help them perform the necessary analysis on their ERP data. In some cases, they also need the ability to enhance the analysis with data from multiple sources or the ability to share the insight of the analysis.
The most popular tool for performing data analysis is Microsoft Excel. Excel is rich with built-in analysis capabilities, such as pivot tables, array formulas, charting, and filtering, all familiar mechanisms to the Excel user.
Microsoft Dynamics NAV 2013 offers simple and advanced ad hoc reporting options.
Simple Ad Hoc Reporting
Microsoft Dynamics NAV Excel Add-in
The Microsoft Dynamics NAV Excel Add-in is the solution for those users who want a simple user-friendly ad hoc reporting experience. You simply choose the information you want to analyze and report from predefined lists in Microsoft Dynamics NAV. The add-in ties into and expands the existing integrated Send to Excel functionality. It enables you to work with data and format a report and then to keep the data updated. You can share the report, but it is important to note that a user can refresh the report only if the user has access rights to the given area of the application.
The following is a short introduction to the new Microsoft Dynamics NAV Excel Add-in.
1. You can begin analysis from a list in Microsoft Dynamics NAV, for example, Customer Ledger Entries. When you choose Send to Microsoft Excel, the export to Excel will reflect your filtering and choice of columns. In this case, all customer ledger entries are exported, but only the columns chosen by the user.

2. The exported data is formatted in a data region that you can easily use for pivot analysis. For example, you can use pivot formatting capabilities to see an aggregated view of the ledger entries by month. You can use filtering to view analysis only on open customer ledger entries. So, in this example, you can display expected receivables over time formatted nicely, as well as show the details per transaction.

It is very easy to create this kind of report – it only requires that you know where to find the data in Microsoft Dynamics NAV and have skills in formatting data in Microsoft Excel. To ensure better access to data, all relevant ledger entry pages have been added to navigation in the role centers.
Jet Reports Express for Microsoft Dynamics NAV
In some cases, you may need more than working from list pages provides. You may need to perform many business calculations to get to the correct data – this is typically true when you work on “By Period” data that needs to calculate balances.
Through the powerful Jet Reports Express for Microsoft Dynamics NAV reporting solution, you have a simple way to create these types of self-service reports. You can use the intuitive interface of Jet Reports Express and simple formulas in Excel to create high-impact reports.
Jet Reports Express comes with multiple report templates out-of-the-box and presents findings in a single, well-formatted report.

Advanced Ad Hoc Reporting
For more advanced analysis scenarios, you may need to access more data than what is shown on pages in Microsoft Dynamics NAV. In some cases, this is easily solved by simply adding fields to the list pages. In fact, this has been done by many of our partners.
But in some scenarios, this is not sufficient. Your report may require calculations and dimensions for your analysis, which are typically not relevant for the users of the ERP system. In other cases, adding a field can impact application performance, which you probably do not want to do if it’s only for reporting purposes. So consider using the new query object combined with PowerPivot for Microsoft Excel, which can solve this quite efficiently.
One of the strengths of the new query object is its capabilities in retrieving and aggregating data. In scenarios where data is stored in a variety of tables and databases, it is very important to be able to store, manage, and retrieve this data easily and quickly.
Building on the example from above, suppose that you wanted to add information about the customer name, dimensions, or territory. This is possible through query integration to PowerPivot:
1. Creation of a query requires access to the Microsoft Dynamics NAV development environment, but once the query has been defined and exposed through web services, it is very easy for an end user to manipulate the data in Excel. For those interested in the query definition and design, see other posts on using the Query object for reporting and BI on the Microsoft Dynamics NAV Team blog.
2. PowerPivot connects to the Microsoft Dynamics NAV database through OData web services. The link to the correct web service needs to be provided to the user, but after that, the user has access to the data quite easily. When you connect, it is possible to see all queries that are available, from which you can pick and choose.

Conclusion
Microsoft Dynamics NAV 2013 provides you with two approaches to data analysis, a simple and an advanced reporting scenario:
  • The Microsoft Dynamics NAV Microsoft Excel Add-in and Jet Reports Express are designed to be used in end-user scenarios. There are no development requirements involved. Data available from any table and on list pages can easily be accessed and used for analysis.
  • The definition and creation of the query does require knowledge of how to combine tables and how to get the right data. But when the query has been created and made available through a web service, the data is easy to access and use through PowerPivot for Microsoft Excel.
Microsoft Dynamics NAV 2013 provides a great set of opportunities for doing ad hoc reporting in Microsoft Excel.

-Rikke Lassen

Background Posting and Job Queue in Microsoft Dynamics NAV 2013

Microsoft

13,913 Points322
Recent Achievements
Blog Party StarterNew Blog RaterBlog Conversation Starter
Do you or your customers have peak hours when all the sales orders and invoices need to be posted at the same time? Or do you have large batches of postings that need to be run without blocking other users? I bet the answer is yes. If so, then you may also have experienced your screen “freezing up” for several seconds –minutes even -- until the order is processed. “Try again later” is also a well-known option.
To provide a better user experience and control of the posting, we have added the ability to post sales and purchase documents in the background. The user experience resembles that of printing of a document; the document to be printed is sent to the printer server and when the printer is ready, the document is processed. Typically, there is very little wait time – and the same goes for background posting.
It is important to note that when the posting is happening in the background, it uses a dedicated user session to ensure that the posted document is posted as being posted by the user. So it is still possible to track who did the posting.
The status of the posting can be identified in a few ways:
  1. Errors with the posting will always notify the user who initiated the posting. This is done through notifications. It is also possible to turn on notifications for successful jobs.
  2. For orders and invoices, we have introduced a job queue status column on the list pages. The same information can be found on the individual order and invoice pages.
  3. A new job queue part can be added to the role centers and it enables an overview of the job queue entries in progress.
Background posting uses the job queue, which has been enhanced in many ways in this version. In Microsoft Dynamics NAV 2013 the job queue can run either directly in the user session or it can be run through a dedicated NAS Service. Additional flexibility in the way the job queue can be set up has also been the focus of the release. Now, the job queue has the following capabilities:
  • It is possible to run many job queues with selection criteria per company.
  • You can have more than one job queue running on the same server at the same time.
  • The user’s jobs will run with the user’s permissions, so no special security setup is required.
We hope that these enhancements to the job queue combined with the background posting will open up more flexible usage of Microsoft Dynamics NAV and will lead to more efficient users and a better experience in peak hours.

Set up and Use Background Posting with Job Queue

In order to set up background posting, there are several areas that are worth highlighting:
  1. Background posting covers both the sales and the purchase side and has been implemented for the following areas: Sales Order, Sales Invoice, Sales Credit Memos, Sales Return Order, Purchase Order, Purchase Invoices, Purchase Credit Memos and Purchase Return Order.
  2. The sales and the purchase sides are set up separately.
  3. Background posting covers the Post as well as the Post and Print scenarios. But remember to set up printers and NAS Service on the server correctly if Post and Print is activated.
  4. We recommend that you set up the job queue to run on a dedicated NAS Service, but for demoing purposes, it is easier to start the job queue on the existing session. This blog post will focus on the job queue run and not the NAS Service setup; see the product Help for considerations around the NAS service setup.

Set Up Background Posting

The first step is to set up the background posting, in this case, the sales side.
On the Sales & Receivables Setup page, a new FastTab has been added: Background Posting.
You activate background posting for sales documents by selecting the Post with Job Queue check box. To ensure that you have a dedicated job queue, you can provide a Job Queue Category Code. This routes the posting to the correct job queue.
The same applies for Post & Print – it is also set up if you select the check box.
The posting will create a job queue entry with the priority 1000. The priority field is used to determine the order of processing the job queue entries. By setting this to 1000, it is easier to allow other jobs to get in front of the queue.
Activate the Notify On Success check box if you want the user that posted the document to notified about the state of posting. There will be a notification attached to the posted document as well as a notification in the My Notifications part on the role center.
You can apply the same steps to the Purchases & Payables Setup page.

Set Up Job Queue

The next step is to set up a job queue to run the background posting.
In the job queue card, you create a new dedicated job queue. The Job Queue Category Filter resembles the filter set on the background posting setup. So this job queue will only run the job queue entries with the category Sales Post. The remaining fields in the General FastTab show the status of the job queue. In this case, the job has been started from the same session by the Start Job Queue action.
In the NAS Settings FastTab, it is possible to choose which NAS service the job queue must run on.
Note: The NAS Service needs to be restarted to pick up a new job queue.

Now, the application has been configured and it is possible to start posting.

Running Background Posting

Posting a sales order will create a job queue entry to be run on the dedicated job queue. This will execute the posting routine and if required, it will be sent to a printer. There is a visible difference in the posting routine, since the background posting will notify the user that the order has been sent for posting instead of showing the actual posting steps.
In the sales order list, it is possible to see the state of the posting. Showing the job queue status column on the list page will show the state of the posting.
If notification is turned on in the set up, it is very useful to add the Notes FactBox to the list page as well. This is really valuable in cases where the posting for some reason doesn’t finish.
In the case below, there is nothing to post which can be seen by the job queue status and the notification. Opening up the note shows the error message “There is nothing to post.”

It is also possible to see that there is something wrong in the posting on the role center. The My Notifications part shows any errors related to the posting. The same error can be found in the My Job Queue part.
The My Job Queue part also shows the progress of the jobs. Any job queue errors will be readable from the entry in the job queue. Failing job queue entries are displayed in red, while the job queue entries in line are displayed in black.


-Rikke Lassen